Yüreğinin 'Çağrı'sına kulak veren adam: Mustafa Akkad
“Sinema silahını kuşanmak, Müslümanların son şansıdır” - Mustafa Akkad
Çağrı ve Ömer Muhtar filmlerinin büyük yönetmeni, Maraşlı bir anne ve Halepli bir babanın oğlu Mustafa Akkad. İslam dünyası, onun çektiği Çağrı filminin üzerine hala çıkamadı. Üstad Akkad'ın bahsettiği sinema silahını kuşanmadan da İslam'ı ve Hz.Peygamberi anlatan kaliteli filmlerin çıkması mümkün görünmüyor.
Peki, usta yönetmenin içinde ki "Çağrıya" kulak vermesi nasıl başlamıştı?
Mustafa Akkad Halep'te dünyaya gözlerini açtığında takvimler 1 Temmuz 1930'u gösteriyordu. Akkad ilkokul ve lise öğrenimini Halep'te tamamlar. Çocukluğundan itibaren herkesin tanıdığı bir sinemacı olmak isteyen Akkad, 18 yaşına geldiğinde anne ve babasına Amerika'da sinema eğitimi alma fikrinin olduğunu söyler. Ailesi bu fikre pek sıcak bakmaz. Anne Akkad oğlu Mustafa'nın ısrarları karşısında ikna olur ancak bir şartı vardır "İslam'a hizmet şartıyla sinema yapabilirsin". Mustafa Akkad'ın amcasının oğlu Abdulkerim Akkad'da Mustafa'nın annesinin Mustafa'ya şu sözleri söylediğini aktarır :"Madem sen sanat aşığısın, sanata büyük bir iştiyakla sarılmak istiyorsun. Bu yolda ilerlemek istiyorsan bunu akidene sarılarak, dinine hizmet ederek amacını gerçekleştirebilirsin."
Mustafa Akkad annesini ikna ettikten sonra babasının da ikna olduğunu görür. Babası Mustafa Akkad'ı, Halep’ten Los Angeles'a uğurlarken cebine 200 dolar harçlık koyar ve bir de eline rehberi olacak Kur'an-ı Kerim verir.
Amerika'ya gelen Akkad ilk olarak Kaliforniya Üniversitesi’nde tiyatro eğitimi alır akabinde USC’de tiyatro lisansını tamamlar. Akkad USC'de hayatını tamamen değiştirecek olan yönetmen Sam Peckinpah ile tanışır. Peckinpah onu Hollywood'da ki film yapımcıları ile tanıştırır ve onun Amerika'da ki yol göstericisi olur. Akkad uzun yıllar CBS televizyonunda çalıştıktan sonra artık hayallerini gerçeğe dönüştürmenin zamanının geldiğini düşünür. Akkad'ın hayali İslam'ı ve Hz. Muhammed'i anlatan dünya çapında, biçim ve içerik bakımından kaliteli bir film çekmektir.
Mustafa Akkad, Sefer Turan ile 2002 yılında İstanbul'da yapılan bir röportajda Çağrı filmini çekme fikrinin nasıl oluştuğunu şu cümlelerle anlatır: "Her şey çocuğum doğduğunda başladı. Kafamda şöyle bir fikir oluştu: 'Çocuklarıma dinlerini nasıl öğreteceğim?' Ve o zaman kendi sorumluluğumu hatırladım. Çünkü biz gelenek olarak hep başkalarını eleştirmeye alışkınız. Hükümetleri çocuklarımızın eğitimiyle ilgilenmediği için eleştiririz. Hâlbuki kendi sorumluluğumuz da vardı. İşte Çağrı projesi böyle ortaya çıktı. Hem kendi çocuklarımın, hem de başka çocukların geleceği için yaptım Çağrı’yı. Ama bu hiç kolay olmadı. Hollywood’da Anthony Quinn’in başrolde oynadığı İslamî bir film yapmak gerçekten zordu; çünkü orada İslam’a dair her şey çirkin gösteriliyordu. Bizde de 'Hollywood’daki her şey kötü' şeklinde bir anlayış vardı. Onun için oldukça zor bir işe soyunmuştum."
Akkad, Çağrı filmi için çok iddialı bir oyuncusu kadrosu oluşturmuştu. Bu kadrodan en dikkat çeken isim hiç şüphesiz Hz.Hamza rolünü canlandıracak olan Anthony Quinn'den başkası değildi. Meksika asıllı Amerikalı aktör Quinn ,Elia Kazan'ın 1952 tarihli Viva Zapata filmi ile en iyi yardımcı oyuncu Oscar'ını,1956 yılında da Lust for Life'daki ressam Gauguin rolüyle ikinci kez en iyi yardımcı oyuncu Oscar'ının sahibidir. Akkad, Quinn ile CBS televizyonunda çalıştığı yıllarda tanışmıştı. Quinn gibi bir oyuncunun İslam'ı konu alan bir filmde rol alması, filmin dünya çapında ses getirmesine de katkı sağlayacaktı. Kadronun geri kalanı da kendisi ispatlamış oyunculardan oluşuyordu. Irene Papas, Hind, Ebu Süfyan'ın eşi karakterini, Michael Ansara, Ebu Süfyan’ı, Michael Forest, Halid'i canlandıracaktı. Efsanevi boksör Muhammed Ali, Bilal Habeşi rolünde oynamak istedi. Ancak, yönetmen Mustafa Akkad, Muhammed Ali’ye bu rolü vermesi halinde filmin amacından sapacağı düşüncesi ile ünlü boksörün bu isteğini geri çevirir ve rolü Johnny Sekka'ya verir.
Akkad o dönem teknik ekibini oluşturmak için de dünyanın en iyilerini bir araya getirmişti. Senaryo yazarlığını Harry Craig ve Tewfik El- Hâkim’e, görüntü yönetmenliğini Jack Hilyard'a teslim eder. Filmin müziklerini bestelemesi için de Maurice Jarre'a teklif götürünce film müziklerinin efsane bestecisi teklifi şu şartlarla kabul eder: "Çölün atmosferini ruhumun derinliklerinde hissetmem gerek ve bu itibarla benden başka hiç kimsenin olmayacağı, son derece sessiz bir mekân ayarlanması gerekiyor. İstediğim ortam ayarlandıktan sonra İslâm tarihini anlatan bir takım kitaplar sizden rica edeceğim."
Mustafa Akkad'ın filmi için en büyük soru işareti filmin yüksek maliyetinin ne şekilde karşılanacağıydı. Gerekli maddi desteği bulabilmek adına beş yıl boyunca ülke ülke gezdi. Gittiği her ülke de Çağrı filmimin senaryosunu İslam âlimlerine okuttu. Sonunda Suudi Arabistan devleti filme destek vermeyi kabul etti.
1970'lerin ilk yarısında 28 ülkeden 1000'e yakın oyuncu ile Çağrı filminin çekimlerine Fas çöllerinde başlandı. Dönemin Mekke ve Medine'sine benzetilen setlerin kurulumu, 500'e yakın işçi ile aylarca sürdü. Akkad, Çağrı filmi eş zamanlı olarak Hz. Hamza ve Hz. Bilal gibi önemli karakterlerin daha az kullanıldığı Arap dünyasına hitap edecek, Çağrı ile aynı çekim planlarına sahip El-Risale filmini de çekmekteydi.
Çağrı filminin henüz 15 dakikalık kısmı çekilmişti ki Suudi Arabistan devleti filmin "sahabe sevgisini vurgulamadığını ve Hz.Muhammed'in hiç bir film senaryosunda konu dahi edilemeyeceğini" mazeret göstererek tüm desteğini çekti. Suudlu yöneticiler desteklerini çekmekle kalmayıp Fas yönetimine de baskı yaparak tüm film ekibini Fas'tan kovdurur. Akkad yaşanan bu üzücü hadiselerden yılmayıp filmin çekilen 15 dakikalık bölümünü dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi'ye izletir. Kaddafi izledikleri karşısında kayıtsız kalmaz ve filme tam destek vereceğini açıklar. Akkad yaşanan bu sevindirici gelişme üzerine tüm film ekibi ile birlikte çekimlere kaldıkları yerden devam etmek üzere Libya'ya hareket eder. Çekimler Libya'da çok zor şartlar altında devam eder öyle ki oyuncular ve set ekibi ilk etapta çok eski kerpiç evlerde konaklarlar daha sonra uygun bir otel ayarlanır. Mustafa Akkad film çekimi esnasında yaşanan ilginç bir olayı şöyle anlatır: "Hz. Hamza'yı şehid eden Vahşi rolünü, kaldığım otelde çalışan elektrik teknisyenine verdim. Hz. Hamza'yı öldürecekti. Kameraları yerleştirdik, figüran oyuncular, yani askerler yerlerini aldılar. Rol gereği Vahşi, askerler arasından sıyrılacak ve Hamza'yı öldürecekti. Askerleri oynayanlar, Vahşi'nin aralarından geçmesine izin vermiyorlardı... Hamza'yı öldürecek diye Vahşi'nin aralarından geçmesine izin vermiyorlardı. Sonunda asker oyuncuları zor ikna ettim."
Ve nihayet Çağrı filminin çekimleri 1976 yılında başarı ile sona erer ve filmin Batı ülkelerinde 1977 yılında seyirci ile buluşturulması planlanır. Ancak filmden tek bir kare bile izlemeyen bir topluluk "Hz. Muhammed'in filmde bir oyuncu tarafından canlandırıldığı" gerekçesi ile Washington'da bir sinema salonunu işgal eder. İşgal sırasında silahlı eylemcilerden biri rastgele seçtiği bir seyirciyi rehin alarak filmin gösterime girmesi halinde salonda bulunan tüm seyircileri öldüreceği tehdidinde bulunur. Yaşanan bu olaydan mütevellit Çağrı filminin Washington gösterimi ertelenir. Olaylar bununla da sınırlı kalmamış Yahudi bir gençlik yapılanması Hıristiyan inancına sahip Anhony Quinn'in filmde "Yahudi Düşmanı" bir peygamberi canlandırıyor iddiası ile filmin galasının yapılacağı salonu bomba ile havaya uçuracağı tehdidinde bulunur. Chicago bir grup Müslüman yine filmden tek bir kare dahi izlemeden, kulaktan kulağa yayılan dedikoduların etkisiyle "İslam'ı Ticarete Alet Ettirmeyeceğiz" gibi pankartlar hazırlayarak yürüyüş gerçekleştirirler.
Doğu'nun ve Batı'nın bu büyük yönetmenini bu yaşananlar da yıldırmayacaktı. Akkad El-Ezher üniversitesinden aldığı onay fetvası ile filmi Chicago'da gösterdi. Söz konusu fetva aynı zamanda filmin giriş jeneriğinde de gösterildi. Film gösterime girdiği ülkelerde büyük ses getirir. Çağrı, nihayet 1979 Kasım'ında Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezi'nde Mustafa Akkad'ın katılımıyla Türkiye'de ki ilk gösterimini gerçekleştirir. Film ülkemizde halkın büyük teveccühü ile karşılanır ve kesintisiz 1,5 yıl gösterimde kalır.
Çağrı filmi izleyenleri o kadar etkiler ki Vahşi rolündeki Salem Gedara'nın hayatı çekilmez bir hal alır. Akkad bu durumu şöyle anlatır:"Film çekildikten bir kaç yıl sonra “Vahşi” rolündeki Salem Gedara beni aradı. Ve bana hakaretler etmeye başladı. Ona ne olduğunu sorduğumda bana, Hz. Hamza'yı filmde öldürdüğü için insanların ona sokakta saldırmaya başladığını söyledi. Bu durum bir hayli ilginçti."
İzleyenleri en çok etkileyen karakterlerin başında Hz.Hamza rolü ile olağanüstü bir performans sergileyen Anthony Quinn'dir. Öyle ki filmin gösterime girdiği İslam ülkelerinde Anthony Quinn'in Müslüman olduğu söylentileri kulaktan kulağa yayılmaktaydı. Aslında Quinn İslam dinine geçmemişti. Ancak bir film setinden sonra Akkad'a :"Ben Müslüman olmadım ama İslam dinine artık daha çok saygı duyuyorum” der.
Çağrı filmi yüzlerce insanın Müslüman olmasına vesile olmuştu. Özellikle Amerika'da filmi izleyen siyahiler arasında Müslümanlık hızla yayılmaya başlamıştı. Öte yandan birçok Ortadoğu ülkesi Çağrı filminin gösterim yasağını uzun yıllar sonra kaldıracaktı.
Akkad, Çağrı filmini çektikten 6 yıl sonra Muammer Kaddafi'nin isteği üzerine ve yine Kaddafi'nin desteği ile Libya'nın şanlı halk kahramanı Ömer Muhtar'ı, işgalci İtalyanlara karşı direnişini konu alan Çöl Aslanı:Ömer Muhtar filmini çeker. Filmde Ömer Muhtar'ı, Çağrı filminde Hz.Hamza rolünü izlediğimiz Anthonny Quinn, yine Çağrı Hind rolü ile izlediğimiz Irene Papas ,Mabrouka rolü ile kamera karşısına geçer.
Hollywood camiası Mustafa Akkad'a "Cadılar Bayramı filmlerinin büyükbabası" lakabını takmıştı. Bunun sebebi ise Akkad'ın çekilen Cadılar Bayramı filmlerinin (8 film) yapımcısı olmasıydı.
Mustafa Akkad'ın çekmeyi planladığı, hayallerini süsleyen 3 büyük proje vardı. Bu projeler İstanbul'un Fethi, Selahaddin Eyyubi'nin Hayatı ve Endülüs’ün Altın Dönemi. Akkad özellikle İstanbul'un Fethi filmine maddi destek bulabilme adına defalarca İstanbul'a ziyaretler gerçekleştirir. Bu ziyaretlerin hiç birinde istediği desteği bulamaz.
İslam dünyasının büyük yönetmeni Akkad kızı Rima ile bir akrabasının düğününe katılmak üzere Ürdün'e gider. 9 Kasım 2005'te konakladıkları Hyatt Oteli’nin lobisinde beklerken El-Kaide'nin bombalı saldırısına uğrarlar. Rima Akkad çöken lobinin altında kalarak hayatını kaybeder. Büyük usta, İslam dünyasına Ömer Muhtar ve Çağrı gibi yapıtları kazandıran Mustafa Akkad ağır yaralı bir halde hastaneye kaldırılır. 19 yaşında elinde Kur'an-ı Kerim, cebinde 200 dolar ve annesine verdiği söz olan "İslam'a hizmet etme" şartıyla başlayan yolculuk, " İslam Adına!!! " yapılan bir terör saldırısıyla, hastaneye kaldırıldıktan 2 gün sonra son bulur. Allah ondan razı olsun ve mekânını cennet eylesin.
Ramazan ayının vazgeçilmezi haline gelen, usta Mustafa Akkad'ın Çağrı filmini bu Ramazan'da farklı bir gözle izlemeniz dileği ile...
(*) Bu yazı 2017 Yılında Şiar Dergisi'nde yayımlanmıştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.