Yeşilçam’a ömrünü adayan Adanalı: Serdar Kürkbabaoğlu
‘Sinema’da Adana, Adana’da sinema’nın peşine düşüp Serdar Kürkbabaoğlu’ndan bahsetmemek büyük eksiklik olur. Yeşilçam’a ömrünü adayan bir Adanalıdır Kürkbabaoğlu.
Sinema dünyasının büyüsüne kendisini kaptırmasının üzerinden 50 sene geçmiş Serdar Kürkbabaoğlu’nun. Aradan geçen yıllarda hobisi bir yaşam biçimine dönüşmüş tek kelimeyle.
Kendisi pek açık etmek istemese de üç çocuk babası olduğu evliliğinin bitişinde sinema merakının negatif etkisi olmuş gibi görünüyor. Bir özel sohbetimizde, ayrıldığı eşinin kendisini Türkan Şoray’dan kıskandığını gülümseyerek anlattı.
Hobisi, yaşam biçimine dönüşmüş derken abartılı bir yakıştırma yapmıyorum kesinlikle. İlkokul yıllarında mahallesindeki bir fotoğraf stüdyosunda çırak olarak başladığı fotoğrafçılık asıl mesleği olmasına rağmen, sinemaya olan merakı sayesinde artık kartvizitinde, ‘Sinema Oyuncusu, Yönetmen, Senarist’ yazıyor.
Tabii bu sıfatlarla birlikte ve belki de tümünün üzerinde bir, ‘Yeşilçam Sineması Film Afişi Kolleksiyoneri’ Serdar Kürkbabaoğlu.
Kürkbabaoğlu’nda sinema ateşini körükleyen iki kırılma noktası var. Bunlardan biri Türkan Şoray, diğeri Cüneyt Arkın’a dair. İşte o kırılma noktaları ve sonrasında sinemaya adanan bir ömrün kısa hikâyesi;
İLK AFİŞİN HİKÂYESİ
O ilkokul öğrencisiyken okulunda bir sinema filmi gösterimi yapılır. O film Türkan Şoray’ın hem yönetmen hem oyuncu olarak görev aldığı ‘Dönüş’tür. Bir ilkokul öğrencisinin dünyasında nasıl bir etki yaptığını sonrasında şöyle anlatıyor Serdar Kürkbabaoğlu,
“Okulda o filmi izleyince büyülendim. Âşık oldum Türkan Şoray’a. Hala Türkan Şoray’a dair ne bulursam topluyorum. Türkan Şoray’ın gittiği festivalleri, davetleri, organizasyonları takip ediyorum. Bende olmayan bir afişini koleksiyonuma katabilmek için özel olarak defalarca İstanbul’a gittiğim oldu. Koleksiyonumdaki en değer verdiğim film afişi yine Türkan Şoray’ın ‘Vesikalı Yârim’ filmine ait olandır. Beni çok etkiler o film. Bir film afişini imzalatmak için kendisiyle görüştüğümde bana şöyle dedi, ‘Biz vesikalık fotoğrafımızı bile muhafaza edemezken sen film afişlerini iyi saklıyorsun. Değerlendiriyorsun. Tebrik ederim. Bunları bugünlere kadar saklaman büyük bir başarıdır’ dedi. Bu sözleri beni çok mutlu etti.”
VE CÜNEYT ARKIN’LA İLK BULUŞMA
“1983’te askerlik yaparken dış göreve vermişlerdi. O yıllarda Cüneyt Arkın’ın ‘Erkekçe’ diye bir filmi gösterimdeydi. Otobüste giderken Cüneyt Arkın’ın filmlerinde kavga sahnelerinde oynayan bir oyuncu ağabeyimizi gördüm. Otobüsü durdurup aşağı indim. Üzerimde asker kıyafetim vardı. Gittim tanıştım kendisiyle. ‘Az sonra Cüneyt Arkın gelecek buraya’ dedi. Gerçekten de geldi. Cüneyt Arkın yeni bir filminin bir sahnesini benimde bulunduğum mekânda çekti. Hayranlıkla izledim. Çekim sonrası kendisiyle tanıştım. Çok sevdim. Sonraki yıllarda fırsat buldukça kendisiyle görüştüm.”
BEŞ SİNEMA FİLMİNİ HEM YAZDI, HEM YÖNETTİ VE HEM DE OYNADI
Serdar Kürkbabaoğlu’nun kartvizitinde artık yalnızca geçimini temin etmek için 1973 yılından bu yana sürdürdüğü fotoğrafçılık yok. O şimdi, senarist, yönetmen ve oyuncu. Kürkbabaoğlu bugüne kadar beş ayrı sinema filminin hem senaryosunu yazdı, hem başrolünde oynadı hem de yönetti. Kürkbabaoğlu’nun filmografisi şöyle sıralanıyor; Yaban Gülü (2006), Sevgi Çıkmazı (2006), İki Ruhlu Kadın (2012), Kimsin Lan Sen? (2016) ve Anahtar (2024).
FİLM AFİŞİ KOLLEKSİYONU
Serdar Kürkbabaoğlu’nun ‘ömrünü adadığı’ hobisi hiç kuşkusuz Türk Film Afişleri Koleksiyonu. Bugün net sayısını kendisi de bilmemekle birlikte yaklaşık 5 bin sinema afişine sahip bir kolleksiyoner kendisi. Zaman zaman özel davetle koleksiyonundaki film afişlerini kategorik olarak sergileyen Serdar Kürkbabaoğlu’nun hâlâ peşinde olup sahip olmak istediği pek çok afiş bulunduğunu biliyorum. Ancak buna rağmen, onun koleksiyonunda bulunan ‘o afişi!’ bir şekilde temin etmek için kesesinin ağzını sonuna kadar açacak çok sayıda meraklı olduğunu da yakından takip ediyorum.
Serdar Kürkbabaoğlu’nu anlatmaya başlarken, ‘ömrünü Türk Sineması’na adayan Adanalı’ dememi yabana atmayın. Kendisinden teyitli biyografisini okuduğunuzda o ömrünün kısa hikâyesini bir solukta öğreneceksiniz;
BANKACI BABA, EV KADINI ANNENİN OĞLU
27 Eylül 1963 tarihinde Adana’da Seyhan ilçesine bağlı Hanedan Mahallesi’nde doğdu. Banka tahsildarı Abdulbaki Bey ile ve ev kadını Sıdıka hanımın dört çocuğunun ikincisi olarak dünyaya geldi. Plevne İlkokulunun ardından girdiği İstiklal Ortaokulu’ndan dönemin siyasi çalkantıları nedeniyle mezun olamadan ayrıldı.
Evlerinin bulunduğu mahalledeki Yazlık Şan Sineması, Yeni Sinema, kışlık Nur Sineması’nda teşrifatçılık yaptı. Sinemanın büyüsüne henüz çocuk yaşta yer göstericilik yaparken kapıldı.
O NE HAYAL ETTİ, NE GERÇEKLEŞTİ?
Tıp eğitimi alıp kardiyolog veya jinekolog olma hayali kurmasına rağmen bu düşüncelerini gerçekleştiremedi. Ailesinin ekonomik güçlükleri nedeniyle hayatın yükünü omzuna erken yaşta almak zorunda kaldı. Sinema teşrifatçılığının ardından eczanede çırak olarak çalıştı.
Yaşamı Adana’nın köklü fotoğrafçısı Stüdyo 75’de Mehmet Baltacı’nın yanına çırak olarak girmesiyle değişti. Çocukluk hayali olan sinemaya en yakın sektör olan fotoğrafçılığı meslek olarak seçti. Mehmet Baltacı’nın haricinde kendisi de ses sanatçısı olan merhum Mesut Eray’ın Fotoğraf Stüdyosu ve Foto Sabah’ta fotoğrafçılık çalışmalarını sürdürdü.
1982 yılında İbrahim Tatlıses’in Adana’da çekilen ‘Yalan’ isimli filminde ilk figüranlık denemesi olur Serdar Kürkbabaoğlu’nun. Tren Garı’nda çekilen sahnede küçük bir rol üstlenir. Sonraki yıllarda Adana’da çekilecek hemen tüm dizilerde irili ufaklı roller üstlenecektir.
1983 yılında askerlik yaptığı İzmir’de askeri tesislerin sinema salonunda film makinistliği yaptı. Askerlik görevinin tamamladıktan sonra Adana’ya dönüp fotoğrafçılığa devam etti.
“BİR FOTOĞRAF ÇEKİLEBİLİR MİYİZ?”
Mesut Eray’ın stüdyosunda çalıştığı esnada stüdyoya gelen yönetmen–oyuncu–senarist Mümtaz Alpaslan’la tanıştı. Bu tanışıklık onda yeni bir hobinin oluşmasına neden oldu. Yeşilçam filmlerinin yıldız oyuncuları ve yönetmenleri başta olmak üzere film sektöründe görev almış her branştan insanla dostluklar kurdu ve geliştirdi.
1980’den bu yana başta Türkan Şoray olmak üzere Aytaç Arman, Cüneyt Arkın, Şener Şen, Menderes Samancılar, Bulut Aras, Bahar Öztan, Neslihan Acar, Suzan Avcı, Mine Soley gibi oyuncularla birlikte fotoğraf çektirdi, söyleşiler yaptı. Röportajları Taner Talaş’ın Sahibi ve Yayın Yönetmeni olduğu Adana Medya Gazetesi’nde yazı dizisi olarak yayınlandı.
Sayıları 5 bini geçen Yeşilçam filmlerinin orijinal afişlerinden oluşan bir koleksiyona sahiptir. Pek çoğu oyunculardan imzalı afiş koleksiyonunu Adana Altın Koza Film Festivali, Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi ve Aydın Söke’de çeşitli sergilerde meraklıların beğenisine sundu.
Kürkbabaoğlu, 2006’de Yaban Gülü, 2006 Sevgi Çıkmazı, 2012 İki Ruhlu Kadın, 2016 Kimsin Lan Sen? ve 2024’de Anahtar isimli sinema filmlerinin senaryolarını yazdı, başrollerini üstlendi ve yönetmenliğini yaptı.
Serdar Kürkbabaoğlu ikisi erkek biri kız üç çocuk babasıdır. Halen fotoğraf çekmeye, film senaryosu yazıp, sinema dünyasıyla yakından ilgilenmeye devam etmektedir.
“YILDIZ OYUNCU, FİGÜRAN FARK ETMEZ…”
Serdar Kürkbabaoğlu’nun sinema sektörüne olan ilgisinin en net göstergelerinden birisi de onun sektördeki insanlarla tanışıp, düzenli ziyaretler yapıp birlikte fotoğraf çektirmesi.
“Türkan Şoray, Fatma Girik, Cüneyt Arkın değil yalnızca sinemada görev almış herkes önemli benim için. Onlarla görüştüğüm zaman dünyanın en mutlu insanı oluyorum ben. Hiçbirisini diğerinden ayırt etmiyorum. Ankara’da düzenlenen, ‘Uçan Süpürge Film Festivali’ne Türkan Şoray’ı görmek için gittim. Kendisiyle görüşme fırsatım oldu. ‘Beni görmek için bu kadar benzin parası harcadınız. Benim için bu kadar zahmet etmeyin. Sıcakta, soğukta’ deyince, ‘Ben sizin için dünyaya bile yakarım sorun değil!’ dedim. Bu sözlerim onu çok güldürdü. Ben de onu güldürdüğüm için mutlu oldum.”
KİMSİN LAN SEN? FİLMİNE DAİR TUHAF RASTLANTI
Senarist, Yönetmen ve Oyuncu Serdar Kürkbabaoğlu’nun 2016 tarihli filmi olan ‘Kimsin Lan Sen?’e dair ilginç bir rastlantıyı not etmek isterim. Kürkbabaoğlu, önce tanışıp ardından yaptığı düzenli ziyaretleriyle onlarla dost olduktan sonra ileride çekmeyi planladığı filmlerinde rol almaları içinde oyunculardan ricada bulunur. Kendileriyle özel olarak ilgilenen böylesi bir meraklının ricasını kırmaz pek çoğu. İşte Kürkbabaoğlu’nun ilk filminde oynamaya söz veren pek çok oyuncu o filmin çekilmesinden kısa süre sonra teker teker hayatlarını kaybetti.
‘Kimsin lan sen?’ filminde irili ufaklı rollerde oynayan; Aytaç Arman, Bahar Öztan, Mustafa Dik, Mahmut Hazım Kısakürek, Kadir Mancuhan, Fatoş Koca ve Murat Cankoy farklı tarihlerde yaşlılık ve hastalığa bağlı olarak vefat etti.
Bazı oyuncuların rol aldıkları filmi göremeden vefat etmesine dair düşüncesini sorduğum Serdar Kürkbabaoğlu, “Keşke böyle olmasaydı. Ama bu sayede benim filmim onların sinema ve oyunculuk kariyerlerinde rol aldıkları son film olarak tarihe geçmiş oldu. Şimdi bu vesileyle beni kırmayarak filmimde hiçbir maddi beklentileri olmaksızın rol alan ve yaşlılık ve hastalık nedeniyle vefat eden tüm sanatçı dostlarıma Allahtan rahmet diliyorum” dedi.
1,5 saatlik uzun metrajlı bir film olan ‘Kimsin lan sen?’de karısı tarafından terk edildiği için yalnız yaşayan bir adamın öyküsü anlatılıyor. Yalnız yaşarken kleptomani yani çalma hastalığına yakalanan bir insanın hikâyesinde izleyici kimi zaman gülüp kimi zaman hüzünleniyor ama filmde bol aksiyon sahneleriyle seyirciyi heyecanlandıran sahneler bulunuyor.
‘ANAHTAR’ KASIM’DA GÖSTERİME GİRECEK
Serdar Kürkbabaoğlu’nun Kasım 2024’te gösterime girmeye hazırlanan yeni filminin ismi; Anahtar. Çekimleri 4 ay süren bu yeni filmde de yine bolca aksiyon sahnesi bulunuyor. Kürkbabaoğlu’nun bu aksiyon sahnelerine dair ilginç bir hatırası var. İşte Ekrem Bora’nın da adının geçtiği o anısı;
“EKREM BORA’YA ‘SENDEN DAHA GÜZEL DÜŞERİM!’ DEDİM”
“1970 yılında Ekrem Bora’nın ‘Mazi Kalbimde Bir Yaradır’ filmindeki merdivenden düşme sahnesinden etkilenmiştim. O filmde Ekrem Bora’nın düşüşünü beğenmedim. Ben daha iyisini oynarım diye düşündüm yıllardır. Ekrem Bora’ya anlattım bu düşüncemi. Bana, ‘Senin kafanda ya bir tahta eksik, ya bir kırıklık var. Sakın öyle bir şey yapma’ dedi. Ama sonunda, ‘Sen beni dinlemeyeceksin bunu yapacaksın!’ diyerek bana gülerek parmak sallamıştı rahmetli. Bu hatıramı filmde gerçekleştirdim. Haftalarca havalı bir şekilde düşebileceğim bir merdiven aradım Adana sokaklarında. Sonunda Çakmak Caddesi civarında aradığım mekânı buldum. Ve merdivenden düşme sahnesini Anahtar filmi için çektim. İnanıyorum ki Ekrem Bora’dan daha güzel düştüğüm bu sahneyi izleyiciler de beğenecek.”
RAFTAKİ PROJESİ, ‘ŞEZLONGDAKİ CİNAYET’: Serdar Kürkbabaoğlu’nun dosyaları arasında şüphesiz pek çok film projesi bulunuyor. Ancak bunlardan en dikkat çekeni ‘Şezlongdaki Cinayet’ isimli bir korku filmi. Kaleme aldığı ilk film senaryosu olan bu hikâye bir sahil kasabasında geçiyor. Film henüz senaryo aşamasında olmasına rağmen filmde oynaması için Nuri Alço ve Serpil Çakmaklı’dan ayrı ayrı söz almış Kürkbabaoğlu. “Kendileriyle görüşüp filmimde oynamalarını istediğimde, ‘Size destek veririz’ dediler. Aslında bu filmi ‘Kimsin lan sen?’den de önce çekmeyi düşündüm ancak bir türlü fırsat ve imkan bulamadım” dedi.
‘Adana’da sinema, sinemada Adana’nın peşinden giderken karşılaştığım ömrünü sinemaya adamış böylesi bir insanla tanışmış olmakta benim zenginliğim olsa gerek.