"Ağaçlar kurtuldu şimdi insanlar tehlikede..."
Kemal Soner

"Deve deveye, tüfek tüfeğe çatılır ama elektrik direği ağaca çatılmaz" dedim.

Diyeceğime de bin pişman oldum.

Haberi okuyunca yetkililer "Ha!" demiş olacaklar ki, bu normal dışı duruma son vermişler.

Nasıl mı? Anlatayım.

Cuma günü yetkililerin, direği kaldırdığını gördüm. Belediye otobüsünde olduğum için inip bakamadım. Pazartesi günü sabah, koşarak, Öğretmen Evi'nin önüne gittim. (Burada koşmak ile kastedilen fiil değil, mecazi) Karşıya geçtim, boynundan kelepçeli olan ağacın özgür kaldığını görünce çok sevindim.

Çünkü ben, ağacı ve tohumu özgür olmayan bir ülkenin bağımsız olacağına da inanmam.

Direğin söküldüğü yer gözüme çarptı ve sekiz numara miyop gözlerime inanamadım.

Direği söküp kabloyu yerinde bırakmışlar.

Hayal görmüş olmalıyım.

Emin olmak için oradan gelip geçen bir kaç kişiye sordum, "Bunlar elektrik kabloları değil mi?"

"He, niye ki sordun?" dediler.

Ben Enerji-Sa'nın bu kadar sorumsuzluk içeren bir sistem üzerine kurulu olduğuna inanmak istemiyorum. İnanmıyorum da...

Ey, şirketin yetkilisi olarak bir makamı meşgul edenler!

Orası Öğretmen Evi ile Güneyin en hareketli tren garının arasındaki refüjde yer alıyor. Bir kaç hafta sonra büyük bir lise ve büyük bir ortaokul öğrencisi ile birlikte her gün binlerce yayanın gelip geçtiği bir yer...

Orada bir insana bir şey olunca, parasını ödeyeceksiniz ve kurtulacaksınız... Bu kadar mı?

Olmaz.

Anlayışınız bu basit görüşten çok daha yüce bir noktada olmasını diliyorum.

Lütfen,

Şaka yaparak sorunları dile getiriyorum ama mağduriyet ve gözyaşlarının şakası yoktur.

Tepedeki müdür görsün diye resimleri koyuyorum.

Bakın bakalım yaptığınız iş, sizin hoşunuza gitti mi?

Sizlere, elektik direğini ağaca: "Çatma Kurban Olayım" demiştim ama şimdi de;

Elektrik Direğini ağaca: "Yeniden Çat Kurban Olayım" yeter ki kabloları orada sebil gibi bırakmayın.