Yeni otomobillerde yaşanan stok sorunu ne zaman çözülecek?
2019 yılının son çeyreğinden itibaren hareketlenen otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 2020'nin ilk iki ayında da artış göstermeye devam etti.
2019 yılının son çeyreğinden itibaren hareketlenen otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 2020'nin ilk iki ayında da artış göstermeye devam etti. Ancak etraftan yükselen sıfır km otomobil satın almak isteyen tüketicilerin sesleri, yeni otomobil teslimatlarının pek de bizim gördüğümüz ve duyduğumuz şekilde olmadığını söylüyor... Bayiiler teslimatlar için 3-4 ay gibi uzun süreleri müşteriye önerirken, yeni gelecek olan araçların fiyatları da bu sürede değişiyor. Sıfır olmayınca 2. el otomobiller de değere biniyor ve fiyatları fahiş biçimde yükseliyor! Ben de bu stok sorununu sektör yetkililerine sordum...
Geride bıraktığımız 2019 yılında hızlı bir biçimde düşmeye başlayan faizler, finansman maliyetlerini de düşürdü. Buna ek olarak dalgalı bir pozisyondan daha sakin bir ilerleyişe geçen döviz kuru otomobil satın alma planı içinde olan bireysel ve ticari kişileri hareketlendirmeye yetti.
Otomobil satışları 2019 yılının son çeyreğinden itibaren hareketlenmeye başladı öyle ki 2019 yılının ağustos ayından itibaren artışa geçen pazar son 3 ayda da yılın en yüksek adetlerine ulaşmayı başardı, hatta aralık ayındaki satışlar 90 bin 500 adet olarak kayda geçti.
2019 yılı satış adetleri açıklandığında markaların ellerinde daha fazla otomobil olsaydı pazardaki satış adedinin daha yüksek olacağını tüm otomotiv camiası konuştu diyebilirim. Ancak Türkiye’nin hareketli gündemi pazardaki durumun ne olacağını 2019 yılı içerisinde markalara gösteremiyor, markalar da bu durumu göz önünde bulundurarak tedariklerin oluşturdular.
Günümüze geldiğimizde ise pazar yılın ilk 2 ayında da yüzde 100’e yakın yükselişle yoluna devam ediyor. Kredi faizlerinin düşük olması bu durumun seyrindeki en önemli sebep olarak gösteriliyor. Gelecek aylar içinde talebin ve satışların bu şekilde olmasını kimi yöneticiler pazarın yıl sonunda 700 bin adetlere geleceğinin göstergesi olarak yorumluyor. Ancak tüketici tarafından duyduğum ve son zamanlarda oldukça sıklaşan bir konu da var. Bu konu “bayiilerin ellerinde müşteriye teslim edecekleri otomobillerinin olmaması”.
Senenin başında görüşme fırsatı bulduğum Otomotiv Distribütörleri Derneği Başkanı Ali Bilaloğlu bu stok konusuyla alakalı yılın ilk aylarında sorun olur ama şubat veya mart ayında sorun ortadan kalkar diye yorumlamıştı. Ancak Mart ayının içinde bulunduğumuz şu günlerde bazı markalar 3-4 ay sonrasına araç teslimi yapacağını müşterisine açıkça söylüyor.
Arzdaki bu azalma talebi 2. el yani kullanılmış otomobil seçeneğine yönlendiriyor bu yüzden de 2. el otomobil fiyatları da satışları da otomatikman artıyor. Bu durumun yıl sonunda yapılamayan teslimatlar yüzünden toplam pazar satışlarına etki etmeyeceği de belli değil. Çünkü kimi yönetici bu durumun yakın zamanda çözüleceğini belirtirken kimi de konuya “bu şekilde devam edebilir” şeklinde yaklaşıyor. Ben de konuyla alakalı birden fazla yönetici ve dernek başkanıyla durumu konuştum. İşte onların bu soruna yaklaşımları.
TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN ARAÇLARDA STOK SIKINTISI YOK!
Türkiye’de üretilen araçlarda şu anda herhangi bir stok sıkıntısı olmadığını dile getiren Şahsuvaroğlu, “Ama yurt dışından gelen otomobillerde Ocak ayı Noel(Christmas) tatili ertesi, fabrikaların kendi içindeki sayımları gibi nedenlerden dolayı çok fazla üretim olmuyor. Şubatın ilk haftasında otomobillerini üretirler, Avrupa’dan gelenler 3 haftaya buraya gelir, daha uzaktan gelenler ise Mart’ın 15-20’sini bulur.
Ama iç pazarda üretilen araçlarda şu anda benim gördüğüm kadarıyla bir tedarik sorunu yok. Ama talep fazla. Talep üretimin üstünde. Dolayısıyla fabrikalar da kendini buna göre ayarlayacaktır diye düşünüyorum.”
YIL SONUNDA PAZAR 700 BİN OLABİLİR!
Sektörde kimsenin faizlerin bu kadar düşeceğini, talebin bu kadar artacağını ve erkene geleceğini öngörmediğini aktaran Şahsuvaroğlu, “Sene başından beri 600 bin rakamı telaffuz ediliyor.
Bunu OSD, ODD ve OYDER de söylüyor. Ben OYDER başkanı olarak diyorum ki 600-650 bin olur. Ama ocağın temposuna baktığımızda, şubatın temposunu takip ettiğimizde sanki 700 bin de olur gibi hissediyoruz.
600 ile 700 bin arasında yüzde 15 fark var. O zaman demek ki bu hesapta talebin yüzde 15 gerisinde gidiyoruz gibi bir sonuç çıkıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Şahsuvaroğlu, “Bir arabanın banttan inmeden satılması teknik olarak mümkün değil. Faturaya dönüşmeyen arabanın satılma ihtimali yok. Banttan araba satışı diye bir şey yok. Ancak sabit fiyatlı satış sistemi var, bazı markalar yapıyor. ‘Araba bu ay yok ama sabit fiyat üzerinden gelecek ay sana arabayı veririm’ diyor. Bu anlamda çok yoğun talep var. İçeride üretilene de var dışarıdan gelen araca da var.” diye açıklamasını tamamladı.
2. ELDE ARACINI İYİ FİYATA SATANLAR SIFIR KM’YE YÖNELDİ!
Türkiye’de Civic Sedan modelini üreten, Japon marka Honda’nın Genel Müdür Yardımcısı Bülent Kılıçer ise; “2019 yılında daralan pazarla birlikte yapılan pazar öngörüleri de konservatif yapıldı. Ancak yılın son döneminde gelen faiz indirimleri zaten ötelenmiş olan müşteri alım iştahını yukarıya çekti.
Bunun yanında arzda yaşanan limitli adetle 2.el piyasasının da yukarı çıkmasını sağladı. 2. elde aracını iyi fiyata değerlendiren müşteriler de sıfır araca yöneldi.” dedi.
Ayrıca Kılıçer, “Her ne kadar şu anki döviz artışları ile birlikte sıfır araç fiyatlarında bir artış beklense de 2. el fiyatlarının reaksiyon refleksinin artmış olması araç sahiplerinin sıfır araca yönelmesindeki yatırım maliyetlerini aynı oranda tutabilecek. Bununla birlikte ilk alımını yapacak müşteriler için de cazip finans koşullarıyla talep korunacaktır.” dedi.
STOK SORUNU NİSAN AYINDA ÇÖZÜLÜR…
Son olarak Bülent Kılıçer, “Arz talep dengesini sağlayacak aksiyonlarla birlikte Nisan ayından itibaren daha dengelenmiş bir piyasa içerisinde olacağımızı öngörebiliriz. 2020 yılı da alınan bu tedbirlerle bu arz talep dengesi içerisinde devam edecektir.” açıklamasında bulundu.
HURDA TEŞVİKİ VE FAİZLERİN DÜŞMESİ YENİYE OLAN TALEBİ ARTIRDI!
Murat Berkel Hyundai Assan Genel Müdürü; “2018 yılının ikinci yarısında yaşanan döviz kurları ve faizlerdeki yükseliş, 2019 yılına da yansıyarak hem fiyatların artmasına neden oldu hem de satışlarda ciddi oranlarda azalmayı beraberinde getirdi. Otomotiv firmaları da düşen satışlara paralel olarak adetlerini revize etti. Fakat, hurda teşviği ve yılın son çeyreğinde bankaların faiz indirimine gitmesiyle beraber sıfır kilometre araçlara karşı talep hızlı bir şekilde arttı.” dedi.
Berkel, “Artan talep karşısında araç bulunurluğu ve teslimatlarda gecikmeler oluştu. Hâl böyle olunca da ikinci el piyasasındaki fiyatların hızla yükselmesine tanık olduk.” diye ekledi.
Yeni yıldaki pazardan da bahseden Berkel yeni otomobillerin fiyatlarının artışıyla alakalı, “2020 yılının ilk çeyreğinde yaşanılan bu durum, ilerleyen dönemlerde stokların artmasıyla değişim gösterecektir.
Fiyatlardaki artış ise döviz kurlarının yukarı yönlü çıkmasına paralel olarak değişim gösteriyor. Bu süreçte biz de Hyundai markası olarak bu sıkıntıları yaşatmamaktayız. Ayrıca, sektörde yaşanan bu talep artışı karşısında Türkiye’de üretim yapan markaların daha avantajlı bir konumda olduğunu düşünüyorum.
Hyundai olarak Ocak ayının başından itibaren yerli araçlarımızda 2020 model yılı üretimlerine başladık ve müşterilerimize kesintisiz olarak satış hizmeti veriyoruz.” dedi.
ŞU ANKİ POTANSİYELİMİZ 50-55 BİN ADET!
Bir diğer yerli üretici olan Toyota’nın CEO’su Ali Haydar Bozkurt ise, “1 Ekim 2019'da yapılan kamu bankaları teşviki, hemen arkasından Merkez Bankası'nın hızlıca faiz indirimine gitmesi tüm pazarın bir bakıma hazırlıksız yakalanmasına yol açtı. Örnek verecek olursak Toyota Türkiye olarak planımızı Ağustos'ta yaparız ve bir sonraki yılın siparişini en geç Eylül başında vermiş oluruz şeklindeydi.” dedi.
Bozkurt, “Koşullardaki bu değişimi kimse öngöremediği için, hızlıca hedeflerimizi yeniden revize etmek için çalışmaya başladık. Bu doğrultuda bize tahsis edilen araçlar dışında ekstra araç almak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Artan taleplere karşılık daha fazla hibrit otomobil alırsak halihazırda 50-55 bin adet satabilecek potansiyelimiz bulunuyor.” diye ekledi.
FİLOLAR HİBRİT MOTORLU ARAÇLARI TERCİH ETMEYE BAŞLADI
Bozkurt yıl sonu pazar tahminiyle alakalı ise, “Bizdeki bu talep yoğunluğunun yıl sonu adetlerine yansıması durumunda 2020'de 550-600 bin adetlik toplam satış rakamlarından bahsetmek mümkün olacaktır. Faizlerin aşağıda tutulmasıyla birlikte talebin artması ve satışa dönüşmesini kolayca gerçekleşiyor.
Ayrıca pazardaki araçların eskimiş olması da dikkate alındığında, filo şirketleri tarafında büyük talepler söz konusu oluyor.” açıklamasında bulundu.
Filoların hibrit motorlu otomobil tercihleriyle alakalı da açıklamalarda bulunan Bozkurt, “Dövizdeki dalgalanmalar, faiz oranlarının yüksek olması ve sıfır araç fiyatlarındaki artışlar nedeniyle ortalama 3 yıl olan filo pazarındaki yenileme süreci 5 yıla çıktı ve mevcutta bunların büyük bir bölümü artık değiştirilme zamanına ulaştı.
Bu yılki artışın önemli bir bölümünün buradan geleceğini düşünüyoruz. Henüz yılın başında olmamıza rağmen, filo tercihlerinin hibrit araçlara yönelmesinin etkisi ile mevcutta satışa dönüşebilecek, hazırda bekleyen 16 bin adetlik talep var. Bugün itibarıyla hibrit talebimize karşılık bulabilsek, yarın hemen satabileceğimiz siparişlerimiz bulunuyor.” dedi.
BOZKURT, “YILIN 2. YARISINDAN İTİBAREN STOKLARDA RAHATLAMA OLUR.”
2020 model araçların önümüzdeki aylardan itibaren stoklara gelmeye başlamasıyla, yılın ikinci yarısında araç bulunurluğunda nispeten bir rahatlama olacağını tahmin ediyoruz.
FAİZLERDEKİ DÜŞÜŞ EN BÜYÜK MOTİVASYON KAYNAĞI OLDU!
Mercedes-Benz Türk’ün satış ekibiyle yaptığım görüşmede ise, “Ekim ayı başından itibaren uzun bir zamandır ertelenen alımlar, düşen faizlerin de etkisiyle otomobil alım taleplerini arttırdı. Faizlerdeki düşüş çok önemli bir motivasyon kaynağı oldu.” sonucu, pazarın yaşadığı sorunu özetledi.
Stok sorununun çözümüyle alakalı ise, “Bu durumun çözülmesi markadan markaya değişiklik gösterebilir. Türkiye'de üretim yapan firmalar pazardaki değişikliklere daha hızlı tepki verebilirken, ithalat ağırlıklı çalışan markaların daha uzun sürede tepki vermesi doğaldır. Otomobil bulunurluğunun ‘ikinci çeyrek’ itibarıyla yavaş yavaş artmaya başlayacağını öngörebiliriz.” cevabı geldi.
CORONA VİRÜSÜ SEBEBİYLE ÜRETİMDE SIKINTILAR YAŞANDIĞINI DUYUYORUZ
Minoto Genel Müdürü Ferhat Albayrak ise konuyla Corona virüsünün de üretimde oluşturduğu negatif etkiden bahsetti. Albayrak, “Yüklü teslimatların Nisan'a sarktığını, Coronavirus sebebi ile çeşitli üreticilerin de tedarik problemi yaşadığını duyuyoruz. Arz probleminin Haziran'dan sonra kalmayacağını düşünüyorum.” dedi.
Albayrak ülkeye yeni giriş yapacak otomobillerin fiyatları içinse, “Minimum %5. Ama son zamanlardaki kur volativitesi devam ederse markalar kendilerini sağlama almak için %10 üzerinde zam yapabilirler.” dedi.
Özellikle 0 km otomobil stoğuyla alakalı yaşanan sorunun nedeniyle ilgili olarak ise, “Bunun birçok sebebi var. En büyük sebebi küçülen pazarda distribütörlerin az araç siparişi. Uzun zamandır geciken ve gerçekleşmeyen bir talep vardı bu, faiz indirimleri üzerinde yapılan desteklerle satışa dönüştü.
Üzerine, firmaların araç giderlerini vergilendirme prosedürü 2020 başında değişikliğe uğrayacağı için Aralık ayında kurumlar ihtiyaçları olmamasına rağmen son kez bu gideri yazacaklarını düşünerek yüklü araç alımına gittiler. Bana göre en büyük etken bu oldu. Uzun zamandır beklenen güncel yeni modellerin de ithalatı gecikince bu durum ortaya çıktı.
Albayrak distribütörlerin siparişlerinde korumacı şekilde davranmaları durumunda gelecek günlerde tekrar böyle bir sorunla karşılaşılabileceğini de söyledi.
EN BÜYÜK KABUS, TALEP VARKEN ARAÇ OLMAMASI
Sözcü Gazetesi Yazarı Emre Özpeynirci, sıfır araç sıkıntısının mart ayında da devam edeceğini ancak nisan gibi bulunurluğunun artıp, fahiş 2. el fiyatlarının dengelenebileceğini belirtiyor.
Özpeynirci'nin araç bulunamamasına ilişkin saptamaları ise: “Son dönemde hem siyasi hem ekonomik olarak yaşanılanlar ülkemizde öngörü yapmayı matematiksel olarak imkânsız hale getiriyor. İşte bu öngörüsüzlük bir otomotiv yöneticisi için en kötü durum. Çünkü doğru öngörü yapamadığınız zaman, siparişlerinizi doğru veremezsiniz, bu da talep olduğunda elinizde araç olmamasını sağlar. Aynen son 5 aydır yaşadığımız gibi.” şeklinde oldu.
Bir otomotivci için kabus senaryo da işte aynen budur diyen Özpeynirci; “Talep var, araç yok.” Bu doğrultuda geçenlerde bir yöneticiye şu soruyu sordum, “Stokta araç tutup bunun maliyetini üstlenmeyi mi, yoksa talep varken araç olmamasını mı tercih edersiniz?” Cevabı tereddütsüz, stok maliyetini üstlenmek oldu.
Evet yetkililer bu yıl faizlere ve bankaların iştahına bağlı pazarın büyümeyi sürdüreceğini söylüyor ama riskleri de göz ardı etmemeleri gerek. Kurlardaki yukarı hareket iyimser tahminleri yine bir anda değiştirebilir.
2020 için pazar tahminleri 700 bin adetlere çıkarken, eğer kur 7 TL olursa bu yeniden gözden geçirmeyi zorunlu kılar. Kur çıkıp, 2 hafta içinde düşerse etkisi az olacaktır ama sektörün dediğim gibi en büyük sıkıntısı öngörüleri matematiksel modelle yapma yeteneğinin kalmamasından kaynaklanıyor.” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.