1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Yeni fikirlere karşı taklit fikirler
Yeni fikirlere karşı taklit fikirler

Yeni fikirlere karşı taklit fikirler

Onur Ünlü yazdı

A+A-

Geçtiğimiz gün medyaya GAFAM diye bir haber düştü, habere göre Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, “Google, Apple, Facebook, Amazon, Microsoft gibi teknoloji devlerinin muadillerini geliştirilmesini amaçladıklarını” açıkladı.

Bunu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten Büyüktür” çıkışına atfederek yaptı.

Bu açıklamayı okuyunca konunun neresinden tutacağımı şaşırdım.

Amazon’un sunucu barındırmadan sanal zekaya, jojistikten dijital yayın platformuna kadar olan hizmetlerini sadece alışveriş platformuna indirgenmesine mi?

Whatsapp a alternatif olsun diye Turkcell’e Chat programı, Google’a alternatif olsun diye yerli arama motoru yaptırılma mevzusunu mu yazsam?

Yerli işletim sistemi Pardus’un nasıl yerli olmaktan çıkarıldığını mı ve Linux tabanında çalışacak akıllı telefon versiyonu üzerinde herhangi bir çalışma olup olmadığını mı sorgulasam?

Cari açığın tek sebebi yurt dışından getirilen telefonlarmış gibi gelişmiş hiçbir ülkede benzeri olmayan IMEI kayıt ucubesi ile açık kaynaklı GSM geliştirme kitlerine ve işletim sistemi geliştirmesi yapılabilecek, geliştirmeye açık Pinephone gibi cihazların ülkemizde erişilemez hale getirilmesini mi anlatsam.

Google’a rakip olsun diye Yandex ile yapılan anlaşmaları mı irdelesem?

Yoksa Dünya web serverlarının sadece %15 kadarını oluşturan ve yıllık maliyet açısından her yıl milyonlarca TL’ye mal olan Microsoft IIS serverlarının ve bu platformda geliştirilmiş yazılımların devletimiz tarafından Dünya’nın aksine neden tüm devlet kurumlarının sitelerinde kullanmanın şart koşulduğunu mu sorgulasam?

Bu kadar yüzeysel bir bakış açısı ile ülkemizde bu 5 şirket ile rekabet edecek bir şey yapmak günümüz itibari ile pek de mümkün görünmüyor. Çünkü bu 5 şirket sadece alışveriş yaptıran, sadece arama motoru olan, sadece işletim sistemi veya telefon üreten firmalar değil, bu firmaların ortak özelliği bunların ekosistem diye tabir ettiğimiz şekilde dijital dünyadaki aklınıza gelen hemen her şeyi kendi sistemleri üzerinde toplayan yapılar olması.

Bu tip ütopik hedefleri bir yere bırakıp, teknoloji konusunda ayakları yere basan hedefler oluşturmanın vakti gelmedi mi artık?

Bu işlerle uğraşmanın sonucunda etrafımda bile gerek yurt içi gerek yurt dışı pazarlarda iş yapabilecek projeler üreten birçok kişi mevcut ancak günün sonunda bu konuya bakışımız baştan aşağı yanlış.

Öncelikle Türkiye’de maalesef yatırım/yatırımcı kültürü yok. Yatırım yapacağını söyleyen kişilerin büyük çoğunluğu projenin fiziki giderleri üzerinden şirketin büyük payını alma derdi içerisinde hareket ediyorlar.  Devlet destekleri ise ayrı bir tez konusu.

Haberlere baktığınızda sürekli oyun geliştiricileri için, yazılım geliştiren teknoloji projeleri için devlet desteği haberleri görüyoruz peki madem bu kadar destek var da neden dünyada adı geçen bir teknoloji geliştiremiyoruz?

Cevabı ise maalesef projesi olan kişilerin bu desteklerden faydalanmasının yurt dışına gitmesinden çok daha zor olması.

Teknoloji destekleri ülkemizde iki kurum tarafından sağlanmakta bunlar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı KOSGEB ve TÜBİTAK, kâğıt üzerinde baktığınızda KOSGEB teknoloji firmalarına ileri girişimci desteği altında 400bin TL ye kadar destek, iş geliştirme ve ARGE desteği sunarken TÜBİTAK, ARGE projelerine daha büyük meblağlarda destekler sunuyor. Kâğıt üzerinde çok güzel ama peki ya fiiliyat?

 

Örneğin KOSGEB’den makine teçhizat desteği almak istediğinizde üst meblağ olan 400bin TL’yi almak için cebinizde tam olarak 675bin TL olması ve teçhizatları proje başvuru sonrasında kendinizin almanız gerekiyor.

Hadi paranız var ve bu alımı yapabilecek durumdasınız, teknoloji ile ilgili işiniz konusunda KOSGEB müdürlerinden oluşan 3 kişilik kurulu bu işi gerçekten yapacağınızı ikna etmeniz gerekiyor.

Ancak oradaki sorun, maalesef çok keyfi uygulamalar yüzünden bu destekleri alabilen sayısı gerçekten az olması.

Kendi şirketimi kurarken ben aslen Jeoloji mühendisi olduğum için bana verilen cevap “Eğitim durumunuz ile yapmak istediğiniz iş (yazılım) uyumsuz olduğundan projeniz reddedildi” oldu. Tabi itiraz süreci vs. 7 ay süren bir uğraş ile bu desteği alabildik. Ama 7 ayı bu işlerle harcadık. Youtube’da da incelerseniz bu tip durumları yaşayan birçok kişi benzer hikâyeleri anlatıyor.

Bir diğer sorun NACE kodu ilgili yaşanmakta. Örneğin bir yazılım firmasısınız, görüntü işleme ve drone kontrolü otomasyonu gibi yazılımlar geliştirmek gibi bir hedefiniz var. Alım listesine fotoğraf makinası ve drone eklediğiniz anda bu destekten faydalanma şansınız neredeyse yok. Çünkü bu konuda karşı taraf “ bilgisayar alabilirsin ancak sen video mu çekeceksin bunun NACE kodu ayrı, bu NACE ile bu ürünleri alamazsın” diyerek projeyi ya reddediyor ya revizyon istiyor.

ARGE projelerinde ise durum yine oldukça çetrefilli yazılım projesi için başvurulan bir projede oluşturulan kurulun içerisinde 1 tane yazılımcı olmamasından tutun da “yazılım projesi getirecekseniz ERP tarzı bir yazılım getirmek yerine whatsapp gibi bir yazılım için destek isteseydiniz” gibi tuhaf yönlendirmelere maruz kalmanız çok sık karşılaşılan problemler ve alacağınız destek yine KDV hariç %50 civarında.

Dünya’da en fazla ses getiren ve Türkiye’de yurtdışından en fazla yatırım alan sektör oyun sektörü durumunda. Peki, Türkiye’de oyun geliştirmek isterseniz kâğıt üzerinde duran destekleri nasıl alabiliyorsunuz?

TÜBİTAK oyun projeleri için hiçbir destek sunmuyor yalnızca oyun teknolojileri ilgili ürünler (Oyun motoru, oyun ekipmanları v.b.) destek sunmakta. Yani oyun projesi için bir destek söz konusu değil, Sanayi bakanlığının desteği mevcut, yalnız bu desteği almak istiyorsanız. Başvuru ve kabul sonrasında 1 yıl boyunca tüm harcamaları cebinizden yapmanız ve bunların hepsini istenen standartlarda belgelemeniz gerekiyor. 1 yılın sonunda kabul edilen tüm giderlerinizi belgeleri ile bakanlığa sunmanız gerekiyor bakanlık size bu meblağın %50’sini geri ödeyebiliyor. Ödeyebiliyor çünkü o esnada dahi önünüze engel çıkartılıp çıkartılmayacağı belli değil.

TÜBİTAK destekleri zaten kendi başına bir yazı konusu, haberlere yansıyan TÜBİTAK tarafından değişik gerekçelerle kabul edilmeyip yurt dışında dereceler alan birçok projeyi geçmişte hepimiz medya okuduk, gördük.

Kısacası devlet desteği için cebinde parası olan bir ihtimal bu desteklerden faydalanıp teknoloji konusunda destek alabiliyor. Yetkililer bu konuda savunma halinde, söyledikleri şey ise, bu konuda çok istismar olduğu ve aslında başka işler yapmak isteyenlerin yüksek meblağlı desteklerden faydalanmak için aslında hiç yapmayacakları yazılım işini kullanarak konuyu istismar etmeye çalışmaları.

Peki, bu destekleri vermek için illa ki klasik kurul mantığı kullanılmak zorunda mı?

Geçen yılın başında İngiltere konsolosluğunda girişimciler için yapılan bir etkinliğe katıldım. Organizasyonda İngiltere ve Türkiye’den birçok uzman bir araya toplanmıştı ve bir oyunla katılımcıların projelerini bu insanlara anlatması ve sanal para ile yatırım alması istendi, günün sonunda en fazla yatırımı alan proje İngiltere’ye bir gezi ve bir dizi eğitimler almaya hak kazandı.

Peki, biz projesi olan insanları konudan bağımsız 2 3 kişinin insafına bırakmak yerine benzer organizasyonlar ile değerlendirsek, dereceye girenlere ön ödemeli destekler versek, sonra projelerin takibini sıkı şekilde denetlesek bu topraklardan Dünya’da ses getiren projeler çıkaramaz mıyız

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.