Yaşam Tarzı Dayatması Ters Teper!
Objektifa.com editörü Ali Pekmezci'nin makalesi
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan, Adana Kebap ve Şalgam (Rakı) Festivali ile ilgili olarak, "Alkol festivali Adana'ya yakışmaz. Açık alanlarda alkol almak, başkalarının huzurunu bozmak, kabahatler kanununa göre cezalandırılmalı. Anayasamızın 58. Maddesi çiğneniyor" dedi; bir yıl önce kentte ayrımcılığın ve huzursuzluğun temelini attı.
Valilik bu gibi mahalle baskıları yüzünden geçen yıl festivali göreceli olarak yasakladı, ancak bu yıl yasak uygulaması katı ve sert oldu. İşin tadı kaçtı.
Adana Valiliği etkinliğin iptaline gerekçe olarak, "Bazı terör örgütleri ile art niyetli kişi ve gruplarca festivale katılan vatandaşlarımızın can ve mal güvenliklerinin tehlikeye sokulabileceğini ve bu yolla kamu düzeni ve güvenliğini bozmaya yönelik eylemlerde bulunabileceklerini" gösterdi.
Lezzet Festivali ve Portakal Çiçeği etkinliklerinde de alkol tüketildi ama kimsenin burnu dahi kanamamıştı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir gün önce ‘rakının geleneklerimize uygun bir içecek olmadığı’ yönünde görüş belirtince yasağın uygulanmasında dozaj arttı, ipin ucu kaçtı.
Kentin göbeğine TOMA’lar ve bariyerler yerleştirildi, mekanların dışarıya atılı masaları toplandı.
Yoksa savaşta mıydık.!
Şinasi Efendi, Büyük Saat, Turgut Özal ve Süleyman Demirel’deki mekanlarda polisler içeri kadar girdi, masaları denetledi, kimlik sorgulamasını abarttı. Toplu yaşamın gereklerine ve özel hayata adeta sansür uygulandı. Hiç hoş olmayan haber ve fotoğraflara tanıklık ettik.
Özellikle Çukurova Belediyesi zabıtalarının mekanlardaki masa ve sigara kontrolünde gösterdiği olağanüstü performans (!) takdire şayandı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ise “Güvenlik nedeniyle festival ile ilgili önlemler alınması doğrudur, ancak bunun kişisel tercihlere müdahale boyutuna ulaşması yanlıştır. Türkiye’nin Osmanlı, Selçuklu hatta Orta Asya’dan bugüne gelen en köklü değerlerinden biri farklılıklara ve bireysel tercihlere hoşgörülü olmaktır’ diyerek tavrını sergiledi.
Bu arada esnafın aylar öncesinden başlattığı hazırlıklar güme gitti. Rezervasyonlar iptal oldu, restoranlar ve oteller bomboş kaldı. Zaten kötü giden ekonominin tuzu biberi bu anlamsız yasak oldu.
Bilmeyenlere hatırlatalım.
Bizler Türkiye’ye eğlence kültürünü öğreten kentin yerleşik bireyleriyiz. Alkol-sigarayla arası iyi olmayan biri olarak vurguluyorum;
Kendini bilmezler hariç Adanalı adam gibi içer. Efkarlanınca rakısını açar, muhabbet olsun der kadeh tokuştur. Ağzıyla içemeyeni de bir daha masasına oturtmaz.
Aynı Adanalı Ramazan ayında alkolüne ara vermesini de bilir, oruç tutmasa dahi tutanlara saygısından ötürü restoran ve lokantalarda karnını gizli-kapaklı doyurur.
Buna mukabil kendi yaşam tarzına ve tercihlerine de saygı bekler. Dayatma ve zorlamaya hiç gelmez, karşılaştığında da sandıkta cezayı keser. Yakın tarihi geçmiş örneklerle doludur.
Bu nedenle Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın siyaset arenasına daldığı şu günlerde 14 Aralık Cumartesi uygulamasının AK Parti hanesine kocaman bir eksi (-) olarak yazıldığını düşünüyorum.
Belirtmeliyim ki hepsini yakından tanıdığım AK Parti milletvekillerinin tamamı da yasaktan hiç hoşnut olmamıştır. Sorulsaydı aksi yönde görüş belirtirlerdi.
Bu arada Lezzet Festivali’ne gösterilen ilgi hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Kebap-Şalgam (Rakı) Festivali’ne ilgi gösterilmese dahi köstek de olunmamalıydı. Lezzet Festivali’nde yollara masalar kurulup rakılar şaraplar yudumlanmamıştı, bunu da unutmuş değiliz.
Kısaca Adana’nın geçmişi güçlü sosyal yaşamını sözde dindar-muhafazakar küçük bir grup teslim alamaz. Adana’nın kendine özgü dinamikleri vardır. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan neslin mensubu olarak hatırlatırım; Adana’yı ötekilerle bir tutan her kimse ciddi bir hataya düşmüş demektir.
Kentin sosyal barışı, tüm unsurların inançlarına-yaşam tarzlarına karşılıklı saygı, hoşgörü ve tahammül ile sağlanabilir; TOMA’larla değil.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.