'Yanındayızın' Meali
Kılıçdaroğlu parti içine ve muhataplarına önceden hazırladığı belli bir konuşma ile ültimatom vermiş oldu. Herkes bu çıkışın adaylığa ilişkin bir el yükseltme olduğunu düşünse de Kılıçdaroğlu adaylığı dahil partinin alacağı her türlü kararda son sözün kendinde olacağını söylüyor. İsmi dillendirilen, bahsi geçen başkanlar ‘yanındayız’ korosuna ilk katılanlar oldu. Şimdi açıklamanın neden ve niçin yapıldığını anlamaya çalışalım.
Memleketin seçim havasına girmesi ve altılı masanın seçim kararı alınmadan adayın açıklanmayacağı konusundaki tutumu spekülasyonların hız kesmeden sürmesine yol açıyor. Kılıçdaroğlu giderek yükselen bir ivme ile adaylık zemini oluşturmaya çalışırken İmamoğlu ve Yavaş isimlerinin gündemde kalması CHP açısından dağınık bir görüntüye yol açıyor. Hem partinin yüksek katlarında hem de tabanında azımsanmayacak bir kesim Kılıçdaroğlu’nun adaylığını riskli buluyor. Genel Başkanı adaylık düşünen bir partinin böylesine farklı eğilimleri içinde barındırması politik açıdan zaafiyetler üretiyor. Üstelik CHP’nin kurduğu masayı dağıtmama gibi bir sorumluluğu da bulunuyor.
İktidar bloku akıl dışı olduğu iddia edilen ekonomik politikalarına ısrarla devam ediyor. Derin yoksulluğa rağmen Erdoğan’ın şapkasından tavşan çıkarma ihtimallerini yabana atmamak gerekiyor. Siyaset umut verme işi olduğundan denize düşen yılana sarılır hesabı Erdoğan’da sahte vaatlerle hem gündemi değiştirebiliyor hem de umutların kendine dönmesi için konut vaadinde olduğu gibi etkili hamlelerde bulunuyor. Konut vaadi karşısında muhalefetin kategorik bir itiraz geliştirememesi Erdoğan’ın umutları tekrar kendine yönlendirebilecek araçlara sahip olduğunu gösteriyor. İktidar blokunun muhalefete yönelik ısrarlı gündemlerinden birini altılı masa bileşenleri arasında gerilimler yaratmak oluşturuyor. Masadaki çatlakları kanırtmak iktidarın öncelikli taktikleri arasında bulunuyor. Bu konuda kafaları karıştırmak için gerekli propaganda araçlarına da fazlasıyla sahipler.
Altılı masanın aday açıklamaktan ısrarla kaçınması, pozitif gündem oluşturmakta yaşadığı handikaplar muhalefet açısından ciddi problemler doğuruyor. CHP’nin kendi içinde yaşadığı sıkıntılar, İyi Parti ile yaşanan polemikler, Deva ile Gelecek Partisini de adaylık konusunda harekete geçiriyor. Dolayısıyla Ekim başında yapılacak liderler toplantısında adaylık meselesine girilmeyecek olması ciddi handikaplar doğuracak. Adaylık konusunda ilerleme sağlanamaması havanda su dövülüyor algısını güçlendirecek.
Adaylığa ilişkin liderler her hangi bir renk vermese de sözcülerin yaptığı açıklamalardan tarafların ellerini okumamız mümkün. Kılıçdaroğlu aday olmayı istiyor ve aylardan beri lehine bir hava yaratmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına doğrudan karşı çıkmayanlar veya kendileri açısından bir pazarlık konusu haline getirmek isteyenler İmamoğlu ve Yavaş’ı öne sürerek ellerini güçlü kılmak istiyor. Dolayısıyla bu isimlerin gündemde tutulması Kılıçdaroğlu’nun kampanyasına zarar verdiği gibi elini de zayıflatıyor. Görünen o ki parti içinde önemli bir kesim de post-Kılıçdaroğlu dönemine kendini hazırlıyor. Bu döneme ilişkin konsantrasyon diğer her türlü önceliğin önüne geçmiş gözüküyor. Bütün bu yaşananlar CHP’yi bütünlüklü bir politika izlemekten alıkoyuyor.
Kılıçdaroğlu daha önce de bu tür uyarılarda bulunmuştu. Yol arkadaşlığı konusunda herkesi açık bir tercihte bulunmaya davet etmişti. Anlaşılan o ki o uyarılar pek etkili olmamış ve kulak arkası edilmiş. Uyarılara rağmen adı geçen başkanlardan kamuoyu önünde bağlayıcı bir söz ve açıklama işitilmemişti. Finale doğru yaklaşılırken Kılıçdaroğlu dünkü çıkışıyla kararlılığını el yükselterek bir kez daha ifade etmiş oldu. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması ciddi iddialarda bulunuyor. Yol arkadaşları içinde halk düşmanı gördüğü çevrelerle iş tutanlar kimdir? Halk düşmanı tabir ettiği çevrelerle arasını bulmak isteyen oğlu dahi olsa reddeceğini söylemişti. Desteğini arkasında göremedikleri kimlerdir? Eşyanın tabiatı gereği bir partinin genel başkanı adaylık için çalıştığında herkes onun arkasında dizilmez mi? Kılıçdaroğlu kastının kim veya kimler olduğu konusunda her hangi bir ip ucu vermiyor. Ama siyaseti iyi takip edenler kim olduklarını silüetlerinden çıkarabilir.
Bu hamle ile Kılıçdaroğlu isimleri geçenlerin manevra alanlarını daralttığı gibi masaya güçlü biçimde oturmanın şartlarını da yarattı. Ayrıca diğer partilere de üstü örtük bir ihtarat da bulunmuş oldu. CHP’nin muhtemel adayı benim ve kamuoyu yoklamalarında bir sıkıntı olmadığı taktirde de masaya ismimi getireceğim demiş oldu. CHP’ye yönelik sondajlar yapmayı, içini karıştırmayı bir tarafa bırakın. Mesaj öncelikle parti içine verilmiş olsa bile masadaki muhataplarda bundan muaf değil. Kendisi dışındaki adaylıklara kapıları kapatmak istiyor. CHP’den kimin aday olacağı konusunda rüçhan hakkının kendinde olduğu hatırlatması yapıyor.
Kılıçdaroğlu’nu bürokratlığı, karizmadan yoksunluğu nedeniyle hafife alanlar çok olmuştu. Kaba eleştirilere burada girmek istemiyoruz. Ama Kılıçdaroğlu’nun çok yanlış yapmakla birlikte yanlışlardan öğrenme melekesinin bulunduğunu kabullenmemiz gerekiyor. Zamanlama konusunda piştiğini, stratejik zekasının ise diğer yeteneklerinden daha parlak olduğunu belirtelim. Kılıçdaroğlu nefsi için seçimi riske atmayacak kadar yurtsever duygularla donanmış biri. Onunla seçim alınamaz yönündeki kanaatlere kulaklarını kapattığını düşünmek büyük bir haksızlık olacak. Şartların kendisi için uygun olmadığını gördüğünde bundan feragat edecek erdemlere sahip. O nedenle adaylığını daha makul, daha geliştirici argümanlarla tartışmak gerekiyor.