1. HABERLER

  2. Vahiy'den imaja hakikatin yolculuğu - 2. Bölüm
Vahiy'den imaja hakikatin yolculuğu - 2. Bölüm

Vahiy'den imaja hakikatin yolculuğu - 2. Bölüm

Röportaj - Sedat Memili

A+A-

Bu dünyada 7'sinde ki de ergen, 70'indeki de ergendir. Ergenliğin en önemli özelliği kimlik krizidir. Karşı cinsle ilginin yoğunlaşmasıdır. Anlam arayışlarıdır, ideolojilerdir, savrulmalar... İnsan 70 yaşına yaklaşıyor, kimlik krizleri, ideolojik krizleri, inanç krizleri, cinsellik krizleri yaşamaya başlıyor. Yani ergenin yaşadıklarını ileri yaşlardaki insanlarda yaşıyor.

 

Vahiyden imaja hakikatin yolculuğunda " Modern çağa 'Depresyon Çağı' denildi; durun daha Postmodern çağa gelmedik.." cümlesinde kalmıştık. Prof. Dr. Asım Yapıcı'nın konuşmasına kaldığı yerden devam ediyorum:

 

İNSAN HUZUR DIŞINDA HER ŞEYİ BULDU

"Modern çağın diğer adı da Kaygı Çağıdır. Aile kurumu ciddi olarak can çekişmeye başladı ve boşanmalar arttı, çocuk sayısı düştü. Görünürde hayatımız kolaylaştı, uçakla istediğimiz yere çabuk ulaştık, telefon ile uzaklarla hemen haberleştik, televizyonlar ile olayları anında öğrendik ama insan ruhen huzuru bulamadı. Bunun çeşitli nedenleri vardır elbette ama en önemli nedeni şudur: Modern çağ insanı aklı tarafından yakaladı ama hissi tarafından yakalayamadı. İşte kalbin olmadığı bir dünya. İnsanın muazzam bir tarafı olan iç dünyasını yakalayamadı.

Batı bunu fark etti ve 'Duygusal Zeka' diye bir kavram çıkarttı, çünkü insanı kalbinden yakalamanın yolunu öyle bulmaya çalıştı. Çok zeki, çok başarılı, çok üst seviyede okullar okuyor ama hayat mücadelesinde başarısız. Yani sadece IQ başarı getirmiyor.

Modernlik, hayatı kolaylaştırmanın yanı sıra bir takım sorunlarını da beraber getirdi.

Modernizm, kendini sorgulamaya başlıyor. Kendi noksanlıklarını düşünüp, onu tamir etmeye çalışıyor.İşte post modern dediğimiz şey, hataları düzeltilmeye çalışılan modernizmdir.

Fark ettiği hatalardan biri; din konusundadır. Din konusunda hata yaptım, o halde biraz gevşeteyim.

Modern demekle bir modeli değil, anlayışı kastettiğimi hatırlatmak isterim.

Modernite genellikle dini sevmez. Hoşlanmaz. Çünkü, din derki, hakikati ister doğuda ister batıda, Allah, vahiy temsil eder. Modernite de hayır der, hakikati akıl temsil eder, bilim temsil eder. Hakikati temsil yönünden, geleneksel dünya ile modern dünya farklıdır.

Başka? Geleneksel yaşamda din, sembollerle bezelidir. Soyut kavramlarla temsil edilir. Modern anlayış soyutu sevmez. Çünkü bilim soyutu sevmez. Bilimin soyutla alışverişi yoktur; o somut değerler peşindedir. Deney, gözlem, verilerin toplanması, anketlerin yapılması her şey belli olmalıdır.

Dinde ise şu: Ahret diyorsun, belli değil. İspatı yok. Gideni çok, geleni yok ki sorasın. Bilimsel olarak ispatlamak mümkün değil. Esasında burada din ile bilim görüntüsü altında, Modern ile geleneksel dünya çatışıyor.

15.jpg

HAKİKAT İNSANIN KENDİSİ Mİ?

Post modern diyor ki, beni bu tartışmaların dışında tutun. Ben bunlara katılmıyorum. Bilime tam olarak itibar etmiyorum, inanan da istediğine inansın. Post modern dedi ki; bilimi böyle çok abartmayın, bunların hepsi görecelidir. Hakikatin ölçüsü insanın kendisidir.

Hakikatin ölçüsü bir anda insan oldu. Herkes haşa bir tanrı gibi. Bu hale doğru gidiyor insanlık. Hani narsizm artıyor, "narsist çağ" diye kitaplar çıkmaya başladı. İnsanın kendini bu kadar merkeze koyduğu başka bir çağ yoktur.

Her şeyin Haz'a odaklandığı, her şeyin "bana", "ben", "ego" buna odaklandığı bir dünya.

 

İNSAN İLE FERT AYRILDI

Etkileri bizde de yansıyor. Feci derecede bireyselleşmiş bir dünya. İnsanı kaybeden bir dünya.

Şimdi, insanla fert arasında, İslam'da bir ayırım olmaz. İnsan kelimesinin iki anlamı vardır. Bir tanesi "Nisyan"dır. Yani unutmak, bir tanesi de "Ünsiyet"tir. Yani, sıcaklık, yakınlık, kalbi olarak hisseden...

Fert ise, parçalanmaktır. Batı'da her şey ayrılırken, insan ile fert de ayrıldı. Esasında insanla fert ayrılmaz, insanın ferdi tarafı vardır. Maalesef biz de insan ile ferdi ayırmaya başladık. Gittikçe, ünsiyet yani insanı tarafımızdan, fert dediğimiz parçalanmış tarafa doğru ilerlemeye başladık.

Bu serüvenin somut göstergelerinden bir kaç şey söylemek istiyorum:

Postmodern insanın en önemli özelliği, hazcı olmasıdır. (Haz, herkes için önemlidir ama bir kıvamı, bir düzeyi olmalıdır) Postmodern insanda Haz her şeydir.

Batıdaki gelişmesi ve bizdeki yansımasını söyleyeyim:

İlk defa doğum kontrol ilaçlarının ortaya çıkması, iki dünya savaşından sonradır. Daha önce doğal korunma yolları vardı. Bu bir dünya değiştiriyor. Bu da farklı bir cinsel patlamayı getirecektir. Fransa'da yaşandı, ABD'de yaşandı. O güne kadar, cinsellikte haz varsa da genel bakış cinsellik üreme merkezli bir davranıştır.

O günden sonra cinsellik, üreme merkezli olmaktan çıkıp, haz merkezli olmaya doğru bir dönüşüm yaşıyor.

20190525-115727.jpg

BABAYA DEĞİL ÇAĞA BENZEYEN NESİL

70'li yıllarda Tüp Bebek hareketi başlıyor. Orada ne oluyor, üremek için karşı cinse, daha doğrusu hazza ihtiyaç olmadığını gösteriyor. Böyle bir dünya kuruluyor.

Yeni İnsan diyoruz ama, bu konularla birlikte düşünmek lazım.

Şimdi affınıza sığınarak söylüyorum, şimdi seks robotları, seks objeleri var. Ve sürekli reklamları var. Artık zevk için de insan gerekmiyor. Öyle bir dünya kuruluyor.

Egoizm ve Narsizm kavramlarını buraya taşıyalım şimdi. Nedir o? "Ben" diyor, "kahrını çekmem. Hazzımı alırım, sıkıntısını çekmem. Bana ne"

Karşı cinsler, birbirinin sıkıntısını çekmesin diye düşünüyor, "Ben bir defa geldim bu dünyaya, kimsenin sıkıntısını çekmem!"

Tabi yetiştirme biçimlerimizde insanı bu hale gelmesinde etkili olacaktır. ABD'lilerin bir sözü vardır: "Bir insan yaşadığı çağa, babasına benzediğinden daha çok benzer."

Çocuk fiziken anaya babaya benzeyebilir ama ruhu yaşadığı çağa benzer. Hani filmlerde sık sık duyardık: "Bedenime sahip olabilirsin, ama ruhuma asla..." Gençler maalesef yaşadıkları çağa benziyorlar.

ERGENLİK BİTMİYOR

Bu dünyada 7'sinde ki de ergen, 70'indeki de ergendir. Ergenliğin en önemli özelliği kimlik krizidir. Karşı cinsle ilginin yoğunlaşmasıdır. Anlam arayışlarıdır, ideolojilerdir, savrulmalar...

İstatistiklerde ilginç bir şekilde 30 yıllık evliliklerde boşanmaların arttığını görüyoruz. İnsan 70 yaşına yaklaşıyor, kimlik krizleri, ideolojik krizleri, inanç krizleri, cinsellik krizleri yaşamaya başlıyor. Yani ergenin yaşadıklarını ileri yaşlardaki insanlarda yaşıyor.

Postmodern yeni insanda ergenlik hali hiç bitmiyor sanki. Burada krize odaklı bir insan görüyoruz. Çünkü kendine dönük, çünkü bencil, çünkü doğal olarak narsist.

Geleneksel dünyada ölüm doğal bir olgu, cinsellik tabudur.

Bu yeni dünyada cinsellik doğal, ölüm tabudur.

Philippe Aries bir kitap yazdı: Yasaklanan Ölüm. Kitabın adına bakın arkadaş. Bir ara bizde de tartışma oldu. Zincirlikuyu'mu, Karacaahmet mi? Hangi mezarlıkta hatırlamıyorum: "Her canlı ölümü tadacaktır" yazısı kaldırılsın. Moralimizi bozuyor.

Artık ölüm öyle yasaklanan bir kavram haline geliyor ki, onu hatırlatan her şeyden uzaklaştık. Yeni insan haz merkezlidir, ölüm ise hazların bitişi demekti.

Geleneksel dünyada "ihtilafta rahmet, tefrikada zulmet vardır". Yani, farklı düşünmek rahmettir, ama ayrışmak zulümdür. Biz ne kadar farklı düşünüyorsak o kadar iyiyiz. Ama ayrışırsak; sen git yoluna ben de yoluma dersek zulüm başlar.

Şimdi dünyamızda şöyle oldu; "İhtilafta zulmet, tefrikada rahmet vardır." Yani, farklı görüşlerde zulüm, ayrışmada iyilik vardır.

Aman Allahım! En küçük fikir ayrılığına tahammülümüz yok, hemen ayrışmak istiyoruz.

Etnik açılardan ayrılıkları düşünün, din, mezhep açısından, münakaşalarda, siyasi yapılanmalarda, çok çabuk ayrışmalar var.

Farklı düşünmeyeceksin, e, düşünürsen ayrışacaksın, rahmet oradadır. Böyle bir şey olabilir mi? Dünya buna dönüyor.

Çünkü diyoruz ki, ''Hakikati ben temsil ederim. Hakikatin ölçüsü ben'im. hakikati ben temsil ediyorsam, ben bir başkasının benim aksine olan görüşünü, ideolojisini, inancını, mezhebini kabul edemem."

Değerli arkadaşlar bir ders gibi dinlediğim bu konuşma bitmemiştir.

Benim zihnimde bir çok soru işaretinin cevabını buldum. Umarım sizin için de iyi olmuştur.

Asım Yapıcı Hocamıza teşekkür ediyorum. Son bölümünü en kısa zamanda paylaşacağım.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.