1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. Ukrayna Savaşı Neden Bitmiyor?
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

Ukrayna Savaşı Neden Bitmiyor?

A+A-

24 Şubat'ta başlayan Ukrayna Savaşı ikinci ayını doldurdu. Savaşın başlamasından dört gün sonra hem savaşı sona erdirmek hem de sivillere yönelik zararların en aza indirilmesi için taraflar arasında görüşmeler başlamıştı. Daha çok teknik ekiplerin yürüttüğü bu temaslar savaşın sona erdirilmesine yönelik iyimserliği canlı tutuyordu. Antalya'da yapılan Dışişleri Bakanları buluşması görüşmelere siyasi bir mahiyet kazandırdı. En son 8 Nisan'da Erdoğan'ın açılış konuşması ile taraflar Dışişleri bakanları düzeyinde tekrar bir araya geldi. Bu görüşme bugüne kadar yapılan en nitelikli görüşme oldu.  Dışarı yansıyan görüntü tarafların bir taslak üzerinde ciddi mesafe aldığı yönündeydi. İstanbul buluşması taraflar arasındaki son buluşma olarak kaldı. Savaş ikinci ayını doldurmuş olmasına rağmen  o günden beri temaslar durmuş vaziyette. 

Bu iki aylık süre zarfında tarafların barışa çok yaklaştığı anlar oldu. Ukrayna tarafı bizzat Zelenskiy'in ağzından Nato'ya girmek niyetini geri çekeceklerini, ülkelerini Rusya'yı tehdit edecek silahlardan arındıracaklarını taahhüt etti. Bu sözler savaştan önce verilmiş olsa idi bunca yıkıma , tahribata ve can kaybına gerek kalmayacaktı. Bu taahhütlere rağmen Ruslar işgal yönünde adımlar attığında dünya halklarının savaş karşısındaki tepkisi çok daha büyük olacaktı. Soyut olarak savaşa karşı olan çevrelerin bu soruların üzerinde iyi düşünmesi gerekiyor. Neden Irak'ın işgali karşısında ayağa kalkan savaş karşıtı hareket Ukrayna Savaşı'nda o boyutlara ulaşamadı. Sesler çok cılız kaldı. Bunun nedeni işgale uğrayan tarafın arkasında çok dolaysız biçimde Nato'nun ve emperyalist güçlerin bulunması olmasın? İşgalci güç kadar işgale maruz kalan tarafında iyi niyetten yoksunluğunun fark edilmesi bulunmasın? 

Ukrayna tarafından gelen bu adımlar karşısında Ruslar psikolojik üstünlüğü kaybedeceklerini anladıklarından kuvvetlerini ülkenin batısından güneyine ve doğusuna kaydırmak zorunda kaldı. Taraflardan birinin samimi adımlar atmaya başladığı yerde diğer tarafta bununla uyumlu adımlar atmıyorsa kamuoyları çok çabuk harekete geçebiliyordu. Vietnam Savaşı sınırlı bir gerilla gücünün kamuoyundan aldığı destekle dünyanın en büyük askeri gücünü yenilgiye uğratabileceğini göstermişti. Irak işgali sırasında da benzer hadiseler yaşandı. BM'den onay almadan yürütülen savaş kısa bir sürede bütün dünya tarafından haksız savaş olarak değerlendirildi, milyonlarca insan günlerce savaşı sokaklarda protesto etti. Tarihin o güne kadar gördüğü en büyük kitle gösterileri yapıldı. Irak'taki direnişe de güç veren savaş karşıtı hareket ABD'nin meşruiyetini sıfıra indirdi.

Ukrayna Savaşı başından bu yana ne Vietnam savaşına ne de Irak işgaline benziyor. Ukrayna Savaşında batı yanlısı güçler uzun bir süredir kışkırtma içerisindeydi. Ukrayna'nın geleceği ile ilgili kararlar sadece Kiev'de verilmiyordu. Ülkenin Nato üyeliği konusunda halk arasında tam bir oydaşma sağlanabilmiş değildi. Nato üyeliği Ukrayna'nın kendi güvenliği ile ilgili bir karar olmanın ötesinde anlamlar taşıyordu. Rus tehdidi söz konusu olmakla birlikte Ukrayna egemen bir ülke gibi davranabilmiş olsaydı Ruslar böylesi bir adımı atmaya cesaret dahi  edemezdi. Rus işgalinin haksızlığı konusunda ileri sürülen gerekçelerden en önemlisi Ukrayna'nın bağımsız ve egemen bir devlet olduğudur. Egemenlik öncelikle teritoryaldir. Yani bir devletin sınırları çizilmiş bir toprak parçasındaki hükümranlığı anlamına gelir. Kaynaklarına özgürce tasarruf edebilmesi demektir. Ukrayna'nın verili halde egemen ve bağımsız süje olmadığı yeterince açık. Ukrayna Batı için Rusya'yı kuşatmaya yönelik bir ileri karakol ise Ruslar içinde Batı yayılmacılığının göğüsleneceği bir ileri mevzidir. 

Soyut bir savaş karşıtlığının dışında meselelere bu tür jeopolitik mülahazalarla yaklaşanlara bugüne kadar en hafifinden 'yumuşak Putinseverler' denildi. Emperyalist bir dünyada yaşamıyorduk, ülkeler arasındaki ilişkiler eşitsiz ve hiyerarşik değildi, emperyalizm bir hegemonya bunalımından da geçmiyordu.(!)  Sanki Birleşmiş Milletlere üye ülkeler arasındaki ilişkiler eşit ve denkti. Devletler 1648 Westfalya Barışı'ndaki gibi egemen ve bağımsızdı. Eğer böyle bir dünyada yaşıyor olsaydık savaşa amasız, lakinsiz, fakatsız hayır demek gerekiyordu. Küresel çapta etkiler doğuran, uluslararası ilişkilerde tektonik kaymalara sebebiyet veren, etkileri on yıllarca sürecek olan bir savaşa soru sorulmadan, sorgulanmaksızın karşı çıkılması isteniyordu. Jeopolitik rekabetten, emperyalist ilişkilerden bahsetmeye başladığınızda 'Sovyet saplantılı, Rus fanatiği, Putinci' biri oluyordunuz. 

Yalıtılmayı, tecrit edilmeyi göze alarak hep şunu söyledik: Ukrayna Savaşı emperyalist çelişkilerin ürettiği bir savaştır. Savaşın haklı tarafını saptama telaşına düşmeden evvel bu savaşın jeopolitik hırsların ve emperyalist çelişkilerin ürettiği bir savaş olduğunu tespit edelim. Ukrayna soyut savaş karşıtlarının iddia ettiği gibi egemen bir devlet olabilseydi bu savaş çıkmazdı. Dünya tam da devletler egemen olamadığı için savaşa sürükleniyor. Çünkü emperyalizm devletlerin egemenliğine izin vermiyor, tahammül edemiyor. 

Görüşmeler sonuç vermeye yaklaşmışken, taraflar bir taslak üzerinde anlaşmaya varmak üzereyken savaşın devam etmesinin nedeni Ukrayna'nın bağımsız ve egemen bir devlet olamamasıdır. Batılı güçler Ukrayna'nın barış yapmasına izin vermemektedir. Silah yardımlarını arttırarak, Zelenskiy'den kahraman çıkartmaya çalışarak, Neonazi taburları Ukrayna ordusuna monte ederek, Avrupa'daki faşistlerin savaşa katılmasını teşvik ederek savaşı uzatmak istemektedirler. Jeopolitik amaçlara ulaşmak için Ukrayna'nın savaşmasına ihtiyaçları vardır. Tahrik ettikleri, kışkırttıkları Ukrayna'nın barış masasında sonuç almasının kendi yenilgileri olacağının pekala farkındalar. 

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu 20 Nisan'da katıldığı bir televizyon programında çok ilginç sözler söyledi. Ahmet Hakan'ın programına katılan Çavuşoğlu ; ' Ama Nato Dışişleri Bakanları toplantısından sonra bir kanaat oluştu; bu savaşın devam etmesini isteyenler de var. Nato'ya bağlı ülkeler içinde savaş devam etsin arzusunda olanlar var. Savaş devam etsin Rusya daha da zayıflasın diye, gerilesin diye, Putin değiştirilir diye.' Bunları söyleyen  Sovyet düzeni özlemcisi, Rusofil veya Avrasyacı biri değil. Nato'nun en sadık ve güvenilir üyelerinden birinin Dışişleri Bakanı. Ukrayna Savaşını kendisi açısından bir fırsata çevirmek isteyen, denge politikaları ile manevra alanını genişletmek çalışan, tarafları barıştırarak belki bir Nobel koparıp bunu da iç politikaya tahvil ederiz diye düşünen iktidarın bakanı. Çavuşoğlu'nun söylediği yalın gerçek tam da meselenin bam teli. Batı Ukrayna üzerinden dünya sistemindeki hakimiyetini uzatmak, Putin'i hırpalayarak takatten düşürmek ve en öncelikli tehdit gördüğü Çin'i bu sayede izole etmek istiyor. Savaşın gerçek nedeni budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar