Türk Sineması'nın Adana'daki yaşayan hafızası

Adana ve sinema deyince aklımıza çok kişi gelir.Bunlardan bir tanesi de Serdar Kürkbaba.
Yarım asırdır biriktirdikleri,fotoğrafları,imzalı resimler,sinema afişleri…
Küçücük bir eve sığdırmış.
Sinema dışında ilginç bir bilgi.Serdar abinin atölyesini gözüm bir yerlerden ısırıyor.
Çok kısa süre içerisinde zamana yolculuk başlıyor.
Çocukluğumuzun terzisi Recep Kürkbabaoğlu, Serdar abinin amcası,sohbet ettiğimiz evin girişindeki küçük dükkan ölçümüzün alındığı terzi dükkanı çıkıyor.
Bu faslı kapatıyoruz.
Yeşilçam film afişleri arasında yolculuk başlıyor.Çok keyifli bir saat geçiriyoruz.Hüzünle ayrılıyorum.
Devasa bir arşiv layıkıyla değerlendirilmiyor.
Adana Sinema Müzesi layıkıyla istenilen seviyeye gelmiş değil.
Serdar abi gibi birçok Adanalı sinema aşığının elinde binlerce eser gerekli çalışmaların yapılmasını bekliyor.
Bu şehirde Altın Koza Film Festivali yapılıyor.
Serdar Kürbaba,Sabri Şenevi arşivleri depoda bekliyor.
Sinemayla ilgili belediye başkanlarımız var,biliyorum.
Peki eksik olan ne…?

Mevcut kanunlarımıza göre,insan sağlığı ile alakalı mesleklerin reklam çalışması yapması yasak.Bu gruba eczanelerde dahil.
Çoğu zaman bu yasağı yadırgamışımdır.
Bir hizmet veren,bir hizmet alan varsa,bunların arasında da ekonomik bir ilişki mevcutsa reklam mübahtır.
Böyle düşünüyordum,hata etmişim.
Kötü reklam kötü tasarım her sektörü ilgilendiren bir sıkıntı.
Ancak Osmaniye’de çektiğim bu fotoğrafta;sunum,görsel,grafik,tasarım,portre sıkıntısının yanında başka bir sıkıntı var.
Kötü bir reklam sunumundan bağımsız olmamakla birlikte,hekimlik mesleğinin kötü reklam içerisindeki duruşu,diğer mesleklerden daha kötü duruyor.
Yani, bu tasarımla market ya da emlakcı reklamı yapılsa,bu kadar kötü durmayacak gibi.
Öngörüleri nedeniyle,insan sağlığını ilgilendiren mesleklere reklam yasağını koyan kanun koyucuyu yürekten tebrik ediyor,saygı duyuyorum.