1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. Toplumcu Belediyeciliğe Giriş
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

Toplumcu Belediyeciliğe Giriş

A+A-

Uzun yıllardır iktidarda olan AKP 31 Mart 2019 seçimlerinde büyük bir yenilgi aldı. Ankara ve İstanbul'un kaybedilmesi, Bursa'nın neredeyse kıl payı Millet ittifakının adayı tarafından alınamaması siyasi iktidarda tam bir şok etkisi yaratmıştı. Uzun bir suskunluk nöbetine giren Erdoğan ilk demecinde seçim sonucundan parti olarak gerekli dersleri çıkartacaklarını söylemişti.

Erdoğan'ın bu demeci tansiyonu düşürmüş, memleketin önünde bir siyasi yumuşama döneminin açılacağına dair beklentileri arttırmıştı. Akabinde Büyükşehir Belediye Başkanlarının Beştepe'ye davet edilmesi, ilgili Bakanların önünde Erdoğan'a beklentilerini,  yarım kalan projelerle ilgili taleplerini aktarmaları ve whatzap grubunun kurulduğunun açıklanması heyecanı daha da arttırmıştı. Siyasetteki tansiyonun düşmesi çok kısa sürdü. HDP tarafından kazanılan belediyelere kayyum atanması zaten hemen başlamıştı. Öyle ki seçimler daha henüz yapılmadan Devlet kayyum planlarını hazırlamıştı.

Millet ittifakı belediyelerine yönelik kısa balayı devletin stratejik yönelişleriyle tutarlıydı. HDP tarafından alınan belediyelere kayyumlar atanırken karşı ittifakın nötralize edilmesi yani yansızlaştırılması cari devlet aklına uygun bir plandı. Çoğunluk HDP'li belediyelerden sonra Millet ittifakının aldığı İstanbul ve Ankara'ya da kayyum atanacağı beklentisine girmişken başka bir plan hayata geçirildi. Bu plan belediyelerin çalıştırılmaması, bütçelerinin Cumhurbaşkanlığına bağlanması, gelir kalemlerinin eksiltilmesi, kamuya olan borçlarının son kuruşuna kadar tahsili, personel alımlarının zorlaştırılması vs... idi. Siyasi iktidarın elindeki tüm güçleri kullanarak Belediyeleri hem mali hem siyasi hem de hukuki açılardan kuşatması halkla Belediyeleri karşı karşıya getirme planının bir parçasıydı. Genel iktidarın artık yerel iktidardan geçtiğine kanaat getirmiş Türkiye siyaseti açısından yerelde yaşanılacak olası başarısızlıklar muhalefetin iktidar iddiasının akamete uğraması anlamını taşıyacaktı. 

İcraatlarının daha senesi dolmadan pandeminin başlaması muhalif belediyeleri daha büyük sıkıntılarla baş başa bıraktı.  Sosyal yönlerinden neoliberal uygulamalarla tümüyle arınmış olan Devlet vatandaşlarını pandeminin ağır koşullarında yalnız bırakmıştı. Dünyanın her yerinde Devletler para basarak, vergi politikalarını değiştirerek yurttaşlarını koruma altına alırken Türkiye'de insanlar bu korumayı, sahiplenmeyi kısaca sosyal devleti mumla aradı. Devleti mumla arayan yurttaş çaresizce gözünü mahalli yönetimlere yani belediyelere çevirdi. Çünkü yereldeki ' müşterek ihtiyaçların karşılanmasından ' kanunen sorumluydular. Kanun müştereklikten yani aynı mahalde yaşayanların ortaklığından bahsetmiş ise de uygulamada yaşanılan müştereklik değil yerelin sakinlerinin bireyselleştirilmesi olmuştur. Hem merkezi idare hem de yerel yönetimler uygulamada müşterekliğin içini doldurmaktan imtina etmiştir. Neyse...

Pandemi koşulları Belediyeler için fırsat ve riski birlikte taşıyordu. Pandemi kapanma, gelirlerin azalması, ilave sorumluluklar demekti. Devletin sosyal yönünün budanmasının açığa çıkardığı tüm beklentilerin belediyeler tarafından karşılanması anlamına geliyordu. Devlet belediyelerle ilgili işin risk yönüyle daha fazla ilgilendi. Pandeminin yarattığı özgül ihtiyaçların belediyeler tarafından karşılanamaması halkın gözünde yıpranmak, irtifa kaybetmek ve güven erozyonuna uğramaktı. Bu iklimin yaratılması için siyasi iktidar belediyeler üzerindeki kuşatmasını azami noktaya taşıdı. Sahra hastaneleri kurmalarına izin vermedi, bütçelerini kıstı, yardım toplamalarını engelledi ve burada sayma lüzumu duymadığımız bir dizi sorun çıkardı. Belediyeler ise pandeminin yarattığı fırsata odaklandılar. Kendini sosyal olarak örgütleyememiş, vatandaşının en kötü gününde yardım elini geri çekmiş, tipik bir neoliberal sermaye devletine dönüşmüş anlayış karşısında, müşterek ihtiyaçların tedarikinden sorumlu belediyeler süreci müspet atlattıkları taktirde halkın gözünün çevrildiği merkezlere dönüşecekti.

Bu muharebede siyasi iktidar yaşadığı akıl tutulmasını daha da derinleştiren bir tavır takınınca Belediyeler halkın giderek ilgi odağı haline geldi. Siyasi iktidara güvenmeyen yurttaşlar dayanışma duygularını Belediyelerin yaptığı organizasyonlara çevirdi. Her felakette, doğal afette ayaklanan yurttaş dayanışması belediyeler kanalından diğerlerine ulaşacağı mecralar yarattı. Belediyeler yurttaş dayanışmasının, sivil inisiyatiflerin odağı haline geldiler. Askıda fatura bu inisiyatifin en bilindik örneklerindendir.

Muhalefetin elindeki belediyeler çökmüş, hantal, sorumluluktan kaçan siyasi iktidarlar karşısında vatandaşın sığınağı olmaya başlamıştı. Siyaset kurmakta, üretmekte zorlanan siyasi iktidar elinden gelen tüm gayreti artık Belediyeleri çalıştırmamak, iş yaptırmamak üzerine kurgulamıştı. Ancak bu denemelerinden de başarısızlıkla çıkmıştı. İstanbul ve Ankara Belediye başkanları siyasetin yeni figürleri olarak Erdoğan'ın karşısına dikilmeye başladılar. Erdoğan'ın iktidar yürüyüşü neredeyse tersinden yaşanılıyordu. Erdoğan'da 1994'de büyük engellemelere rağmen, halkın desteğini arkasına alarak siyasetin merkezine doğru yürümüştü.  Çevrede birikmiş olan toplumsal enerjiyi ardına alarak siyasetin merkezini kuşatmıştı. Şimdi kendisi bir tek adanma dönüşmüş, kurduğu rejim otokrasiyi fersah fersah aşmış, siyaseten asabiyesi tükenmiş iken iki şehrin başkanları Erdoğan'ın yürüdüğü yoldan yürüyordu. 

Postmodern durumun en bilindik özelliği Harvey'e göre zaman-mekan sıkışması, Jameson'a göre derinlik kaybıdır. Mekanın sıkıştırması altındaki zaman artık özgür değildir. Mekan tarafından yani bugün ve şimdi tarafından esir alınmıştır. Derinlik kaybı ise bizi meta fetişizmi ile büyüler ve ayartır. Geçmiş, tarih derinlik kaybının yaşanıldığı yerde unutuşa bırakılmıştır. Bu yazı dizisinde anlatacağımız belediye sosyalizmi veya bu topraklara mahsus adıyla toplumcu belediyecilik bizi hem derinlik kaybından hem de sıkışmadan kurtaracak ve bir ufuk genişliği edinmemize vesile olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar