"Tencere dibin kara, benimki senden kara"
En az 5, belki 7 kuşağın yaşadığı aşağılık kompleksinin utancını ben de iliklerime kadar yaşadım.
Bütün Partiler, sivil toplumcular, Milliyetçiler, Aleviler, Sünniler, Solcular, Dindarlar, Kürtler, Türkler velhasıl biraz vatan sevgisi, biraz insanlık taşıyan herkes benim yaşadığım utancı yaşadılar.
Neydi bunlar?
Siz otomobil, ticari araç yapmayın, bol bol yol, otoyol, köprü yapın.
Yaptık mı? YAPTIK!
Siz tütün ekmeyin, sigara fabrikalarını, bira ve rakı fabrikalarınızı kapatın. Biz yapar, size satarız.
Yaptık mı? YAPTIK!
Siz şeker pancarı ekmeyin, şeker fabrikalarını kapatın, biz size garantili, çeşit çeşit hasta yapan NBŞ, (glikoz) yedireceğiz dediler.
Yaptık mı? YAPTIK!
Üstelik milyonlarca çocuk ve vatandaşımızı şeker, kalp, tansiyon hastası yaptık mı? Yaptık.
İlacı biz vereceğiz dediler.
Aldık mı? ALDIK!
İlaç, tıbbi makina, cihaz yapmayın biz size âlâsını satarız dediler, siz bolca hastane yapın dediler.
Yaptık mı? YAPTIK!
Kâğıt fabrikalarınızı kapatın biz size kağıt satarız dediler.
Sattık mı? Satıp, KAPATTIK!
Uçak, helikopter yapmayın! Her ile havalimanı yapın yeter dediler.
Yaptık mı? YAPTIK!
Üniversite binaları yapın dediler. İmrendik, yaptık içleri boş kaldı.
Meslek erbabı, uzman yetiştiremedik. Hasbelkader iyi yetişenleri de, gelişmiş (!) ülkelerin kurdukları insan kaynakları şirketleriyle tek tek avlayıp, ülkelerine götürdüler. Son on yılda on bin iyi yetişmiş doktor, yazılım mühendisi, genetik mühendisi, uzman akademisyen ülkeyi terk etti.
Dünyanın en kolay sanayisi olan; yem, gübre, gıda, kâğıt, şeker, tütün, Ayçiçek yağı... Sektörlerini planlayamayıp, berbat ettik elbirliğiyle.
Ege'nin ve Güney'in incisi pamuğu öldürme girişimleri artık sır olmaktan çıktı. Ve pamuk ithalatçısı da olduk sonunda!
Dünyanın, neredeyse tek üreticisi olduğumuz fındık için tehlike çanları çalmaya başladı. Fındık ezmesini bile dışarıdan ithal etmeyi içimize sindirebildik.
Et, süt, tavuk, yumurta ile ilgili yetiştiriciler ve ilgili endüstri kurumları adeta can çekişiyor.
Ancaaak..!
Bankalar, borsalar, finans kurumları, her türden tefeciler, pos cihazıyla para satanlar, insan kaçakçıları, kadın satıcıları, otomobil
Galericileri, emlak piyasaları, dizi sektörü, reklamcılar, siyaset erbabı ve yakın çevreleri gayet başarılı ve mutlu.
Ya orta direk?
Ya esnaflar, köylerden kentlere sürülen mesleksiz kalmış eski çiftçiler?
Emekliler ne durumda?
Sendikasız, sözleşmesiz,
Güvencesiz işçiler?
Ya işsizler?
Öğrenciler?
10 milyondan fazla, çoğu niteliksiz, farklı kültürlerden gelmiş, yurdumuza kaçak yollardan girmiş, bir kısmı gizli terörist, bir kısmı uyuşturucu kuryesi sığınmacılar mutlu mu?
Şimdi bütün bu olumsuz tablolara bakıp ben kime oy vereyim?
Kimlerin suçu yok bu utanç tablosunda?
Kimler masum?
Seçim sürecinde herkese korkunç bir ilham, iyilik, vizyon geliyor. Bütün adayların ağızlarından bal damlıyor adeta.
Seçimler bitiyor, hükümetler kuruluyor...
Sonra değişen bir şey olmuyor. Hep, aynı tas aynı hamam misali sürüp gidiyor.
Bu kader planı mı?
Şu kader bahsinde herkes yeniden göz arsa iyi olacak.
Dilerim ki bu seçimler gerçekten kendimize dönme vesilesi olur.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.