Şu halimize bak!
Küresel ısınma diyoruz; tınan yok. Kuraklık var diyoruz; aldıran yok. Korona yayılıyor diyoruz; kimim umurunda. Yiyecek içeceklerimiz sağlıklı değil diyoruz; sanki duvara konuşuyoruz.
Peki ne var? Kaç, kaç var.
Nereye; Köye, yaylaya, denize…
Tamam, kaç ta nereye kadar? Tek çözüm bu mu? Kaçmak işin en kolayı… Bunu herkes yapar. Yapıyor zaten. Çözüm; sorunu çözmek, çözdürmektir.
Klasik deyimdir; Çözümün bir parçası olamıyorsan, sorunun bir parçası olmamaya dikkat et.
Peki, sen ne yaptın? Başladın mızmızlanmaya.
Şunu yapmadılar, bunu yapmadılar, yapmıyorlar vs… vs…
Sen sadece bulunduğun yerden kaçmadın; sorunu çözmekten de kaçtın. Hem de arkana bakmadan.
“HAYAT EVE SIĞAR”
Köyler doldu. Yaylalar, denizler doldu. Neymiş? Üç beş günlük tatil keyfi… Bu tatil keyfi değil, sorunu sırtlayıp çoğaltarak belirli merkezlere dökmektir. Bunun neresi tatil kırk saat park yeri ara,çadır yerine bile korkunç para öde,yemek yemek için kapıda birilerinin masadan kalkmasını bekle(sanki hele hele oralarda yemek yemek yalnız karın doyurmak için bir faliyet imiş gibi…),su kıtlığı oluştur,hastalık kap,hastalan,doktora,ilaca ,geliş gidiş yol masraflarına para ver.Birde oraları terk ettiğinde doğaya ve çevrene verdiğin ve vereceğin zararı düşün.Buralara gidenlere sesleniyorum: Bu gün yaşam koşulları bizden, evimizde oturmayı ve pandemi sürecine olumlu katkı koymamızı bekler. “Hayat Eve Sığar” anlayışı, hepimizin önce kendimize sonra da dünyaya karşı öncelikli görevimizdi.
Sizin hiç ekolojiden, ekosistemden, ekosistemin dengesinden, ekosistemin taşıma kapasitesinden,çevre etki değerlendirmesinden(ÇED) haberiniz yok mu? Siz hep televizyon programlarının saatlerini, nerede ucuzluk var, nerede eğlence bol, onu mu bilirsiniz?
Ben şimdi size gerçek bir doğal olaydan bahsedeyim. Bunu lütfen anlamaya ve uygulamaya çalışın. Allah rızası için.
Allah rızası için göstereceğiniz özen, sizin ve insanlık neslinin sağlıklı devamı için zorunludur.
“DÜNYAMIZIN YAŞAM SEÇENEKLERİ”
Dünyamız bugünkü haline gelmek için nice zamanlar ve olaylar geçirmiş. Yeri gelmiş ölmüş ölmüş dirilmiş. Yeri gelmiş dengesini kaybetmiş ama kendisini toparlayabilmiş. Bunların hepsini kendi ve taşıdığı canlılar için yapmış. Ama bunun da bir ölçüsü ve ayarı var. O ayarı kaybettiğinde tekrar eski haline dönmek için ne çırpınmalar yaşamış.
Anladık değimli? Depremler, volkanlar, fırtına, kasırgalar, seller, tufanlar vs. vs…
Şimdi bunun tercümesini yapalım: Dünyamız oluşurken tüm canlılarımızın yaşayabileceği alanlar (yaşama alanları) oluşturmaya çalışmış ve oluşturmuş. Oluşturamadığı da var tabii. Her canlının yaşayabileceği ve yaşatabileceği istekleri var. Bunun içinde dünyada suyu, taşı, toprağı ve havası farklı yerler var. Bu dünyanın canlılara sunduğu bir seçenek…
Yaşadığımız dünya büyük ve çeşit bakımından zengin market gibidir. Ama bu alanları oluştururken hesabını da iyi yapmış. Yani bu alan, sahip oldukları ile hangi canlı ve canlıları taşır yani onlara yeter diye. Hatta bu düzen bozulursa nasıl, hangi şartlarda, kaç zamanda toparlarım diye hesabını yapmış. İşte bizim bilmediğimiz veya bilip de anlamadığımız konu bu.
“MADEM Kİ DÜNYA EVİMİZ”
İsterseniz biraz daha açık anlatayım: Evimizi düşünelim. Tüm olanakları neler ve ne kadar? Bunun hesabını yapın. Ona göre evinizde konuk olarak kaş kişiyi kaç gün konuk edebileceğinizi düşünün. Bu süre içersinde konukların ve kendinizin rahatını ve sıhhatini düşünün. İşte aynısı. Ama biz bunu zaten yapıyoruz ama anlayamıyoruz. İşte dünyamızda böyle bir şey…
Geçici ve kalıcı yaşam alanlarının doğal kaynaklarının ve özelliklerinin hesaplarının yapılıp kaç canlıyı hangi şartlarda kaç gün bozmadan, bozulsa bile doğanın kendi kendini tamir edebileceği zamanın hesaplaması ve ona göre barınma yaşam koşullarının hesaplanması lazım.Nasıl ki otel ve pansiyonlar kapasitelerine göre doluysak diyorsa iller,ilçeler,köyler,yaylalarda taşıma kapasitesini hesaplayıp sınırlarını kapatması gerekir.Örneğin siz Assos’ un kayma ve heyelan tehlikesinde olduğundan iki yıllığına kale den sonra girişin yasaklandığını ve tüm yerleşim alanlarının faaliyetinin tedbirler alınana kadar kapalı olduğunu biliyor musunuz?Sürdürülebilir yaşam,yavaş hayat(Slow Life) bu işte. Ha şimdiki gibi yapmayıp çalakalem yaşamaya ve yaşatmaya devam edecekseniz. Oturun oturduğunuz yerde hiç şikâyet etmeyin. Yalnız iki eliniz başınızın arasına koyup; ’’Kendim Ettim Kendim Buldum’’ şarkısını mırıldanabilirsiniz. Gelecek neslin vebalini de bu arada düşünseniz iyi olur.
Ben yine sizsiz yapamam sizi seviyorum.
Sizde kendinizi sevin; bu dünyayı anlayarak ve onun diliyle konuşarak ve onun istediğini yaparak…