1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. Sözüm Kurbanlık Tosunlaradır
Sözüm Kurbanlık Tosunlaradır

Sözüm Kurbanlık Tosunlaradır

Kurban olma ile telef olma arasındaki mesafe, tetik ile parmak arasındaki mesafe kadardır.

A+A-

SEDAT MEMİLİ

Haddini bilmez bazı tosunların, güzel güzel kurban olmak yerine, sefil hayatı seçerek kaçtıklarına şahit olmaktayız.

Onurla kurban edilmek yerine, sefil bir özgürlükle yaşamı seçen bu tosunlara, tarihin her döneminde olduğu gibi gereken dersler verilmiştir.

Ama gelin görün ki hala kaderlerini reddeden ve başlarına gelecekleri uslu uslu kabul etmeyen asi ruhlu tosunlara rast gelinmektedir.

İşte bu olaylardan biri 1956 yılının Ocak aynın ilk haftasında muhterem Adana kamuoyu önünde cereyan etmiştir.

İbret alınacak olay şöyle gelişmiştir.

Kurban edilecek en iyi danaların Adana'da bulunduğunu duyan Elbistanlı İbrahim G. adlı bir şahıs, trenle Adana'ya gelir. Hayvan Pazarı'na gidip Mezarcı olarak bilinen celepten bir tosun satın alır. Tosunun yularından tutup, İstasyona doğru götürmeye başlar.

(Bu arada celebe neden “Mezarcı” dendiği tarihin karanlık sayfalarına gömülüdür. )

Elbistanlı İbrahim Ağa'nın kötü bir niyeti yoktur; tek amacı, tosunu Elbistan'da bir ağacın altında kesip, görevini yerine getirmek. Ama hain tosun, kesilmek ve kavurma olmak gibi masum bir eylemi reddederek, yaşamak gibi anlamsız ve gereksiz bir yolu seçerek, ipinden boşanmış ve kaçmaya başlamıştır.

1956-01-04-kuduran-kurbanlik-tosun-ocak-1.jpg

"VURMAYALIM DA BESLEYELİM Mİ?"

Tosun, Tren Garından Karasoku Mahallesine kadar kaçmış, ardından da Hayırsever Adanalılar, ellerinde sopa değnek ne buldularsa peşinden koşmuşlardır. Hani kovboy filmlerinde “asalım… asalım…” diye bağıran kasabalılar var ya, ellerinde sopalarda dananın peşinden koşanlar da onların bu coğrafyadaki versiyonunudur.

Kendini , Bizans Kal'asına  tek başına dalmış Malkoçoğlu olarak gören Tosun, kahramanca savaşmış,  nihayetinde Karasoku Mahallesi'nde Doktor Necmettin A.'nın evine girmiştir.

Tosun belki de, canlıların hayatını kutsal sayan bir doktorun evine bilerek girmişti.

Bunu asla bilemeyeceğiz. Olayın bu muammalı yanı sonsuza kadar da tarihin karanlığında kalacaktır. Celebe neden Mezarcı dendiği gibi…

Tosun'un yanıldığı şey şuydu, Doktor, onun yaşamasına değer verebilir; ama eşi ve çocukları doktor değil ki... Başlıyor evde bir panik ve feryat.

Konu Emniyet Güçlerine intikal ediyor...

Olay mahalline yetişen polisler, gelecekteki torunlarından “Netekim Paşa’ya” ilham olacak şekilde:

"Vurmayalım da besleyelim mi?" diyerek silaha sarılıp... Pat... Pat... Pat... 7 El ateş… Tosunu beslemeyip vuruyorlar.  

Uslu olsaydı, kurban olacak tosun, asi olduğu için telef oluyor.

Kurban olma ile telef olma arasındaki mesafenin, tetik ile parmak arasındaki mesafe kadar olduğu bir kez daha kanıtlanıyor.

 

VE KURBAN DEYİNCE...

Bu olay üzerine koca koca adamlar televizyonlarca günlerce konuşmadılar; çünkü adına yalakalık ve toplum mühendisliği denilen erdemle boyanmış meslekler henüz icat edilmemişti. Ayrıca televizyon her eve girmemişti.

Gazeteler bunu manşetten vermediler;

Radyo her acansta (!) söylemedi...

Çünkü kültürü kurban üzerine kurulu bir toplumda yaşıyoruz.

Anne çocuğunu "Kurban olayım" diye sever. Tanımadığımız birine “Hey kurban…” diye hitap ederiz. Birine nazımız geçsin diye "Kurban olayım" deriz: "Kurbanlık Koyun", "Kurban Hakkı", "Kurban Payı"... Daha çok var da aklıma gelen.

Dinimizin buyruğudur: Kurban keselim.. Eyvallah… Allah, adanan kurbanları kabul etsin…

Amma velâkin:

Biz inandığımız dava için yaşamak yerine, neden ölerek çözüm bulmayı sever olduk?

“Uğruna ölürüm!”, kardeşim uğruna neden ölüyorsun? Uğruna yaşa…

Adam tuttuğu futbol takımına “Ölürüm.. Ölürüm” diye sevinç gösterisinde bulunuyor… Kardeşim neden ölüyorsun?  Yaşamayı kendine layık görmüyor musun?

 

VE SONUÇ

Ey kurban edilecek, koyun, tosun, dana, koç, keçi ve bilumum hayvanlar.

Aklınızı başınıza devşirin. Her halükarda adına "ölüm" denen son sizi bekliyor.

Ya kasabın elinde mübarek bir kurban ya da polisin kurşununda telef...

Tercih sizin gari...

Bu mübarek bayramınızı kutlarım. Bayram size huzur ve saadet versin.

Hak yiyenler, kamu malını inancının namusu olarak görmeyenler, adaleti rehber edinmeyenler ve kul hakkı yiyenler hariç…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum