Bu günlerde Z Kuşağı,Y Kuşağı muhabbetleri tavan yaptı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ,YKS öncesi,birazda sınavın ertelenmemesi kızgınlığıyla dinleyen gençlerin dislike’ları olay oldu.
Sanki uzaydan gelmiş gibi davranılan bu çocuklar kimler ?
BİZİM ÇOCUKLARIMIZ…
Bakış açıları,beklentileri,hayalleri bizden farklı ,Ama öz be öz bizim çocuklarımız.
Ne istiyorlar ?
Hayalleri ne ?
Onlar için ne yapabiliriz ?
Bu soruları samimiyetle sorup,onları dinlediğinizde umutlanıyor, geleceğe –onlar açısından- daha güvenle bakıyorsunuz.
Nüfusunun neredeyse yarısı, 30 yaşın altında bir ülke olarak Türkiye, AB içerisinde, demografik bir avantaja sahip. Bununla birlikte, kaliteli eğitim ve iş imkanları, tüm vatandaşlar için eşitlik, özgürlük, adalet sağlanmadığı sürece, ülke kayıp bir kuşakla karşı karşıya kalabilir.Ya da bu kuşağın intikamı kötü olabilir.
Çok ta sevmedikleri siyasette belirleyici olabilirler.
Gençlerin yarısından fazlası , gelecek planları içinde yurt dışına gitmeyi, orada okuyup ,orada çalışmayı en güçlü hayalleri arasına almışlar bile.
Gençliğimizle yapılan ; yüzyüze anket,araştırma amaçlı sohbet çalışmalara biraz yakından bakınca neler duyuyoruz,neler görüyoruz ?
SİYASETTE İSTEKSİZLER
Politika belirleme süreçleri üzerinde bir etkileri olabileceğinden şüphe duyan ve siyasete katılmaya isteksiz bir nesil görüyoruz.
EĞİTİM SİSTEMİNİ YETERSİZ BULUYORLAR
Bireysel gelişime yönelik destekten yoksun eğitildiklerine inanıyorlar. Aynı zamanda genel olarak eğitim konusunda da bir hayli kaygılılar. Eğitim sistemi içerisinde ne kadar ilerleme sağlarlarsa, kendi gelecek /kariyer planlarında yükseleceklerini düşünüyorlar.
Gençlerin gözünde iyi bir eğitim tek başına yeterli değil. Türkiye gençliği, yabancı dil yeterliliği, iyi iletişim ve kişisel bağlantılar geliştirme gibi modern becerilere yönelik ihtiyacın da açıkça farkında. Gençlerin çoğu, uluslararası deneyimin paha biçilemez olduğunu düşünüyor ve ufuklarını açmak için kültürel fırsatların ve eğitim imkanlarının peşinde koşuyor.
SORUMSUZ VE ŞIMARIK DEĞİLLER
Türkiye'deki gençliğin, yalnızca kendini düşünen bir nesil olmanın çok ötesinde, ailelerine gelecekte nasıl daha iyi bir hayat sunacağını aktif bir şekilde düşünen bir nesil olduğunu da görüyoruz.
DÜNYA GENÇLİĞİNDEN ÇOK TA FARKLI DEĞİLLER
Dünyadaki akranları gibi Türkiye'deki gençlerin de, geleceklerini inşa etmek için kendilerini daha güçlenmiş hissetmek istediğini görüyoruz. Fakat, bunu başarabilmeleri için gereken desteğin yokluğu, siyasete yönelik hoşnutsuzluklarıyla da birleşince, Türkiye'de siyasetten tamamen uzak bir genç neslin oluşmasına sebep olabilir. Diğer yandan artan eşitsizlik ve yükselen hoşgörüsüzlüğe dair güçlü duygular besleyen gençler, şans verilirse daha güçlü ve kapsayıcı bir toplumun oluşmasına yardımcı olmak istiyorlar.
EVLİLİĞE ÇOK SICAK BAKIYORLAR
Neredeyse tüm gençlerin gelecek planlarında evliliğin önemli bir yeri var. Güvenli ve geleneksel bir gelecek sunmasının yanında evlilik, ailelerden bağımsızlık kazanma anlamına da geliyor.
Gençler, kendi evlerinde yaşamak ve hayatlarını kendi tercihleri doğrultusunda sürdürmek için evlenmek istiyor. Bu şekilde kazanacakları bağımsızlık, ebeveynleriyle aralarında çatışmaya yol açma ihtimalinin en zayıf olduğu seçenek olarak görülüyor. Gençler gelecek konusunda iyimser. Çoğu, yaşam koşullarının gelecekte daha iyi olacağını düşünüyor.
KİMLİKLER,SİYASET,DİN
Gençler bireysel olarak etnik, kültürel ve dini kimliklerine bağlılar ancak görüşmelerimiz, gençlerin çoğunun etnik, siyasi ve kültürel açıdan çeşitlilik gösteren bir sosyal çevreleri olduğuna işaret ediyor. Farklı toplumsal kesimlerden gelen yeni insanlarla tanışmayı ve farklı kimliklere sahip kişilerle iyi ilişkiler kurmayı arzuluyorlar.
Önceki nesillere kıyasla farklılıklara karşı daha açık olsalar da bugünkü gençlerin Türkiye'nin etnik ve kültürel çeşitliliğini tamamıyla kabul etme konusunda aşması gereken hala çok mesafe var.
Gençler ilişkilerinde ilk seçenek olarak en az direnç içeren yolu, yani çatışmaya girmekten kaçınmayı tercih ediyorlar. Bu en çok, sosyal etkileşimlerinde bilinçli bir şekilde siyasetten konuşmamayı tercih etmelerinden belli oluyor.
Eğitim, popüler kültür, spor veya -eğer varsa- hobiler gibi siyasetin yükünü taşımayan diğer konulardan bahsederek sosyalleşmeyi tercih ediyorlar. Bu, Türkiye'de gençlerin resmi siyaset süreçlerine katılım oranlarının düşük olmasının, örneğin, siyasi partilere üye olan gençlerin oranının sadece yüzde 4,8'de kalmasının potansiyel sebeplerinden biri olabilir. Gençlerin %54 ü tepkilerini sosyal medyadan veriyor.
DEVLETİ YÖNETENLERDEN BEKLENTİLERİ
**Eğitim kalitesini, çağın ve işyerlerinin tercih/ beklentilerine uygun ayarlayın
Eğitimde; küresel seviyede kabul gören yeterlilik seviyelerine ulaşılabilmeli. Dünyanın her tarafındaki akranlarıyla işbirliği yapmalarına ve rekabet etmelerine imkan tanıyacak ve iş hayatına hazırlayacak bir eğitim sistemini arzuluyorlar
** Gençlerin yaşadıkları toplumda bağımsız ve aktif vatandaşlar haline gelmeleri ve kendi geleceklerine daha fazla sahip çıkmaları için güçlenmeleri.
geleneksel siyasetten farklı, yeni katılım biçimlerinin araştırılması gerektiğini düşünüyorlar.
Bir şikayetin yerel yönetimlere nasıl iletileceği ve şehir planlamacılarıyla nasıl iletişime geçileceği gibi yerel katılım biçimleri ile başlanabilir ve gençlerin önderlik ettiği katılım alanları açılabilir.Kısaca, ‘’bizi önemseyin,dinleyin,önerilerimizi alın ‘’ diyorlar
** Tüm gençliğe hoşgörüyle bakan ve saygı duyan kapsayıcı bir toplumun desteklenmesi. Gençleri en çok endişelendiren problemlerden biri de bazı kimliklere yönelik uzaklık ve önyargı.
Gençler kendi kimlikleri ve inançlarına sıkı sıkıya bağlılar.Irkçılık,bölgecilik,asıl kaynaklarından koparılmış ,hayatla barışık olmayan din algısı,aile ve devlet büyüklerinin ,gençlere tavsiye ettikleri ; Yüksek ahlak,çalışkanlık,dürüstlük ve tüm iyilikleri ,nasihati verenlerin öncelikle uygulamalarını önemsiyorlar.
Büyük çoğunluğu dürüst ve temiz kişilikli bu çocuklar çok şey istemiyor aslında…