" Yeni Ekonomik Program "

Vedat kahyalar yazdı...

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın üç yıllık Yeni Ekonomi Programı (YEP) açıkladığı toplantı sırasında bir soru-cevap bölümü olmadı.
Ancak Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Yazarı Hakan Güldağ, toplantı çıkışında döviz kurlarındaki durumu sorduğunu, Sayın Albayrak'ın “Kur benim için hiç önemli değil. Ben hiç işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam. Kur meselesinden, göreceksiniz, en kârlı çıkan biz olacağız. Çünkü artık kurun kontrolü bizim elimizde” dediğini Tv yayınında aktardı.

Bu konuşma sonrasında sanayici dostları aradım,sordum : 
Dövizle işiniz var mı?  diye.

Cevap bakan beyi doğrulamıyordu! Hammaddelerin büyük kısmı dövize bağlıydı, makina, doğalgaz, ve akaryakıt başta olmak üzere dövize bağımlılık had safhadaydı!

Çiftçilere sordum:
Burada da mazot, gübre, ilaç dövize endekslemişti.

Özel bir hastane sahibini aradım, sordum :
Aldığımız, ilaç,medikal malzeme, teknik malzemeler tamamen dövize bağlıydı.Hiç bir fiyat listesi öteki ayda aynı değildi.

Ama sanayi ürünlerinin çoğu aynı fiyattan satılıyordu, tarım ürünleri de öyle ... Süt üreticileri, domates, pamuk üreticileri perişandı. Ürunleri para etmiyordu, zirâ insanların alım gücü her ay ,her gün geriliyordu.
Ülkede geliri değişmeyen tuzu kuru az sayıda müteahhit, madenci, finansçı vardı. Bunlar çok zeki insanlardı. Lehinde olan bağlantılarını hep dövizle ve uluslararası yaparlardı.
Bütün anlaşmalarda "önemli süreçler için MÜCBİR SEBEP bölümleri olurken bizim yap-işlet-devret müteahhitleri bunu devreden çıkarabilmişlerdi! 
Dünya çapında salgın var...
Bundan daha etkili mücbir sebep mi olur aslında ?

Köprüler, yollar, havaalanları aylarca kullanılmadı, şimdi de az kullanılıyor. Mücbir sebep "dünya çapındaki salgın, pandemi " hiç önemli değil onlar için!

Köprü ve otoyollar için taahhüt edilen garanti ödemelerinin ertelenememesinin nedeninin, sözleşmede Türkiye hukuku yerine Londra hukukunun kullanılması aslında.

Kanun var ama....

Yap-İşlet-Devret uygulama sözleşmeleri ile ilgili Türk hukuku uygulanabilse idi; tam bu durumu düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 138. maddesi konuyu çözüme kavuşturacaktı. Yani, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı “aşırı ifa güçlüğü” hali kapsamında uyarlanma talebinde bulunacak ve bütün dünyayı etkisi altında bırakan Covid-19 salgınının taraflarca öngörülmesi beklenemeyecek ve şartları bir taraf aleyhine dürüstlük kuralına aykırı düşecek derecede etkileyen olağanüstü bir hal olduğunu izah etmekte zorluk çekmeyecekti.
Bu sözleşmelerde uyuşmazlık halinde İngiliz yasaları ve Londra Tahkim Kurulu'nun yetkili kılındığını dolayısıyla Türk kanunlarının uygulanamadığını satır aralarından çıkardığımıza göre, şimdi ne olacak?

Yerli ve milli olmanın önemine en çok vurgu yapılan şu zor günlerimizde, kendimize gelme zamanı gelmedi mi ?
Bu anlaşmalar derhal yeniden gözden geçirilmeli ve 83 milyonun geleceği için, 83 milyonun mutluluğu ve selameti  için güncellenmeli.
Devlete aşırı derecede fazla iş yapan bu müteahhitlerin bu anlaşmaların revizyonuna hayır deme lüksü olduğunu düşünemiyorum.

Bence Türkiye siyasetinin rotasını bu bakış açısı yönlendirecek. 

Tüm dünyadaki yeni normal şu:
Bundan sonra, halkına en iyi yaşam standartlarını sunan, yoksullara, mağdurlara sahip çıkan, sosyal devlet anlayışını, devlet gelirlerinin adil paylaşımını öne çıkaran ve uygulayan hükümetler, siyasetçiler yönetimlerde kalmaya devam edebilecek. Siyaset ben merkezlilikten "biz merkezli" bir sürece evrilecek.
Kapitalist canavarların laboratuarlarda üretikleri corona illetinin tek olumlu tarafı da bu olacak.
Vedat Kahyalar.

YAŞAM Haberleri

Polislere küfür edip sosyal medyadan "Erkekseniz beni alın" diyen kişi tutuklandı
Adana’da uyuşturucu partisine operasyon: 6 gözaltı
Seyhan Rotary’den eğitime önemli destek
Dağ köylerindeki eli öpülesi öğretmenler
Anıl Tanburoğlu: “Kalkınma Eğitimle Başlar”