Ya Gençlik parkı?
Çocukluktan gençliğe bahar ve yaz akşamlarının unutulmaz mekânı... Denize hasret Ankaralıların buluştuğu, nadir su kenarlarına okuduklarımı hatırdan en önde geleni.
Kim bilir, bugün nasıl orası?
GENÇLİK PARKI
Genelde memur şehri olan Ankara'da, hafta sonları biz çocuklar sabahın köründe yola çıkardık, havuz kenarındaki çay bahçelerinde yer kapabilmek için. Sonra ailelerimiz gelirdi, börekler, zeytinyağlı dolmalar, salata ve meyvelerle. Biraz atıştırınca o, annelerimizin ellerinden çıkan leziz yemeklerden, soluğu Lunapark'ta alırdık hemen. Sonra da, sıra bulabilirsek, küçük kayıklarla havuzda bir akşam turu atardık. Herkesin güle oynaya vakit geçirdiği huzur dolu günlerin yaşandığı bir dönemdi.
YİNE KIZILAY
Hadi yine Kızılay a dönelim, ister misiniz? Orada daha anlatacak o kadar çok şey ve yer var ki. Örneğin, bir Piknik Restoran vardı. Zengin şarküteri çeşitleri, leziz yemekleri ile hemen herkesin uğrak yeriydi. İstanbullular çok imrenirdi buraya, daha sonra İstanbul'da açılacak olan bir çok mekanın öncüsüdür Piknik. Hele kızarmış sosis ve patates yanında buz gibi Arjantin biranın tadına doyulmazdı. O damak tadı ve o sohbetler unutulmaz, unutulamaz. Piknik arkasında, merdivenlerle aşağı inilen bir Sanat Severler Kulübü vardı. Resim, Heykel sergilerinin açıldığı, sanat söyleşilerinin yapıldığı; bu kulübe sık sık gider ve etkinlikleri izlemeye çalışırdım. En önemli anımda, büyük şairimiz rahmetli Attila İlhan ile tanışıp kitaplarını imzalattığım gündür. Atatürk Bulvarının karşı kaldırımında köşede bir Özen Pastanesi vardı, Girişteki tarçın, vanilya kokusunu ve ünlü piramit pastasının lezzetini unutamam. Bir daha Türkiye'nin hiç bir yerinde o lezzette piramit pastası yemedim.
GİRİP ÇIKILMAYAN BİLGİ KİTAPEVİ
Yüz metre ileride, Kocabeyoğlu Pasajı'nın cicili bicili mağazalarını şöyle bir dolaşıp, yine karşıya, Selanik Caddesi'ne doğru uzanalım mı sizlerle? Köşede yine ponçik ve pastalarıyla, dondurması ile ünlü Sergen pastanesi, hemen bitişiğinde aynı zamanda yabancı dergi, gazete ve kitapların da satıldığı Tarhan kitap evi. Onların karşısında, Ali Nazmi pasajı girişine yakın lezzet ötesi tost ve turşu suları ile ünlü Goralı sandviççisi. Tam karşıda, içine girip de kolay çıkılamayan Bilgi kitap evi. Sıra sıra balıkçılar. ( Türkiye'de en taze balığı Ankaralıların yediği rivayet edilirdi.) Ara sokaklarda, akşamları bir iki kadeh atıp, güzel yemeklerin yendiği ve koyu dostlukların yaşandığı lokanta ve birahaneler. Caddenin sonuna doğru, hayatımda yediğim en güzel peynir çeşitlerini bulduğum Besi çiftliği ve bitişinde, her zaman hürmet ve sevgiyle karşılandığım en güzel etleri satın alabildiğim İstanbul Kasabı.
GÜVEN PARKI VE ŞAH RIZA PEHLEVİ'NİN ZİYARETİ
Güven Parkı, "Türk, Öğün Çalış, Güven" anıtıyla, önünde ve arkasındaki küçük havuzlarıyla, süs bitkileri ve bakımlı çiçekleriyle, beyaz mermerden oturma yerleriyle her yaştan insanın dinlenme ve buluşma mekânı. Yine akşam serinliğinde adı gibi güven içinde dinlenebileceğiniz, soluklanabileceğiniz önemli bir park. Üstelik nice tarihi olaylara tanıklık etmiştir Güven parkı. Yabancı devlet adamlarının Ankara ziyaretinde sabahtan dolmaya başlardı Güven Parkı. İki önemli olay hatırlıyorum, birincisi ABD başkanı İKE'ın ( Eisenhover ) ziyareti ve diğeri de Şah Rıza Pehlevi ile Kraliçe Süreyya'nın ziyareti. Her ikisinde de oradaydım ve bu tarihi anları yaşadım. Özellikle, Rıza Şah ve Kraliçe Süreyya, üstü açık arabayla önümüzden geçerek halkı selamlarken onları bekleyen hazin sonu bilemezlerdi elbet. Güven Parkı karşısında, gökdelen hizasında bir biri ardına sıralanmış ünlü giyim mağazaları, butikler.
ZEKİ MÜREN'İN MEKANI
Ve yine bir zamanların ünlü buluşma yerleri olan Angora ve Milka pastaneleri. Akşamüzerleri buralarda bir çay, kahve molası ile geleni geçeni seyretmek gerçekten büyük bir keyifti. Ankara'da bulunduğu zamanlarda rahmetli Zeki Müren mutlaka Milka'ya uğrar, etraftaki masalarla şakalaşır bir yandan da küçük cep radyosu ile kendi reklam saatlerini dinlerdi. Kuğulu Park, yeşillikler içinde tenis kortlarına kadar uzanan kocaman bahçesi, her yerde bakımlı güzel çiçekler, gölde kuğular. Okuldan kaçıp kaçıp ilk şiir denemelerimi yazdığım bir rüya alemi. Şimdi ortasından yol geçmiş, kuşa dönmüş güzelim park. Atatürk'ün özene bezene kurduğu ve üstüne titrediği, Atatürk Orman Çiftliği. Yemyeşil geniş bir alanda hayvanat bahçesi, piknik alanları, ama ille de Orman Çiftliği sütü, yoğurdu ve dondurması. Çok içten söylüyorum, bu lezzetleri öyle arıyorum ki, anlatamam sizlere. Bugün hala sahnelerde olan onlarca, yüzerce sanatçının dinlendiği Güneypark ve Beyaz Saray, ailece gidilebilen içkisiz gazinolar. Ne kadar nezih bir ortamda dinlerdik o bir birinden güzel şarkıları. Kavaklıdere, mağazaları, restoranları güzel binalarıyla Gazi Osman Paşa ve Çankaya'ya uzanan Ankara'nın gözde semti… Aynı zamanda, birçok yabancı Büyükelçilik de burada bulunurdu. Yukarıda Gazi Osman Paşada "papazın bağı" diye bilinen inişli çıkışlı geniş bir alana yayılan yeşillikler içinde, daha çok sevgililerin mekân tuttuğu şirin çay bahçesi, adeta bir Saklıkent.
SİNEMALAR
O kadar çok yer ve olay var ki daha anlatabileceğim. Örneğin, Ulus, Gölbaşı, Ankara sinemaları, sonradan bunlara eklenen Kızılırmak, Akün, Çankaya sinemaları… Bahçelievler de yanarak yok olan şirinlik muskası Renkli sinema. Sonraları TRT Arı stüdyosu olarak hizmet verecek olan Arı Sineması. Ankara Sanat Tiyatrosu ( 72. koğuş / Bir delinin hatıra defteri ( Genco Erkal'dan) oyunları ve diğerleri; Meydan Sahnesi ( Mavi Ay oyunu ve diğerleri) ; Yeni Sahne ( Lorca'nın Bernarda Alba’nın evi / Trentonla Camdene mutlu yolculuk oyunu ve diğerleri.). Müzeler, 19 Mayıs stadyumu ve unutulmaz lig maçları, milli maçlar. Hipodrom, Çubuk barajı, Gölbaşı ve daha bir yığın anı dolu mekânlar, nasıl unutulur ki?
3. ve Son Bölüm: Anıtkabir
Prof.Dr.Atabay Düzenli
Doğa ve Yaşam Bilimci
E_Posta atabayduzenli@gmail.com