Ya Yeşil Çağ’a uyacağız ya da yok olacağız…
Dünyada Akdeniz Bölgesi hem yanan hem de yakan için en kolay şart ve özellikleri taşıyan bölge olarak kabul edilir. Son yıllarda en önemli sorunlarımızdan biri olan iklim krizi de bu bölgede yangın olasılığını daha da artırmıştır.
İklim krizinin en önemli belirtisi su kıtlığı olduğuna göre yangında hem söndürme hem soğutma çalışmalarında giderek zorluklar daha fazla artmaktadır ve artacaktır. Özellikle su kaynak ve yüzeylerine uzak olan bölgeler de bu durum çok açık bir şekilde yaşanmaktadır. Bu durumu görenler ve anlayanlar suni yağmurlama araştırmaları içersindeler ve epey bir yolda alınmış durumdadır.
Zaten yangının zararlarını, nedenlerini vb… ilgili yangın konularını anlayan ve önemseyenler YANGIN EKOLOJİSİ adı altında araştırmalara yıllar önce başlamışlardı. Çalışmalarını sürdürüyor ve sonuçlarını topluma ve ilgililere iletmeye çalışıyorlar.
Bu çabaları, her yangında “Ciğerimiz yanıyor!”, “Ciğerimizi söküyorlar” diye yükselen çığları dindirmek amacıyla yapıyorlar; ciğerimiz yanmasın, sökülmesin diye.
DOĞADA HER VARLIĞIN GÖREVİ VARDIR
Herkes ağacın, ormanın önemini biliyor ama biz yinede tekrar edelim: Ekosistemdeki her canlı ve cansız varlığın, ekosistemin işlevlerinde ve dengesinde görevi veya görevleri vardır. Hiç biri orda yalnız güzelliği, kokusu vb. özellikleri için varlığını sürdürmez. Ağacın ve ormanın önemli varlık nedenlerin biri de yaşamı boyunca havayı temizlemektir. Yani kirli havayı alıp temiz hava vermek...
Bunun ne demek olduğunu daha iyi anlamak için dünyada canlıların yaşaması için suya ihtiyacı olduğu kadar oksijene yani temiz havaya da ihtiyacı olduğunu hatırlamak gerekir. Tabii ağaç ve ormanın su akışını düzenlemek, suyun özelliklerini etkilemek, toprağa sahip çıkmak pek çok canlıya altında ve üstünde ev sahipliği gibi pek çok özelliği var ama bu an konumuz yangın olduğu için yine ona dönelim.
YANGIN OLAYI
Yangına biraz bilimsel taraftan bakmamızda yarar var zannediyorum:
Yangın olayın iki temel unsuru vardır; birincisi yanan, diğeri de yakandır.
Yanacak olanın veya yananın yakacakla ilişkisi son derece önemli. Yanan ve yanacak olanın sahip olduğu doğal özellikleri ve bulunduğu ortam yani biz bu özelliklere ‘genotip’, ‘ekotip’ ve ‘fenotip’ özellikler diyebiliriz.
Yakana veya yakacağa gelince her şeyden önce bu olay doğal olabilir veya yapay olabilir. Nasıl olursa olsun burada yangının ısısı yani şiddeti, alevin yüksekliği ve yayılma hızı önemli. İşte bu iki varlık ve etken bir araya geldiğinde kim yanar kim nasıl yakar belli olur.
Yangın Öncesi Tedbirler
İsterseniz ben size hem yurt dışında “YANĞIN EKOLOJİSİ GURUBUNDA” bulunduğum ve Ülkende Prof. Dr. Neceattin TÜRKMEN ile Amanos Dağlarında yaptırdığım doktora araştırmasından ve de beraber yaptığımız yangın sonrası araştırmalarından kısaca bahis edeyim: Bir kere ben yurt dışı araştırmalarında ormanların insanların yaşama alanları ile dip dibe olduğunu hiç görmedim. Yasak.
Yerleşim bölgesi ile orman arasında güvenlik koridoru vardır.
Her ormanın yangına karşı bir planı vardır.
Ormanda bırakın ateş yakmayı yemek yapmak bile yasak.
Herkesin, her zaman, ormanın her yerine girmesi bile yasak.
Bu araştırmalar önce suni yapılıyor. Yani ateşin şiddeti belli, alev yüksekliği belli, rüzgarın hareket hızı belli, yakılacak alandaki canlı ve cansızlarda tüm özellikleri belli. Sonuç da kim böyle bir yangında nasıl ne kadar etkileniyor bilgileri elde ediliyor. Elde edilen bilgilerde toplum ve yetkililerle paylaşılıyor. Ardından en önemlisi uygulamaya geçiliyor ve gerekirse yeni yasal tedbirler alınıyor. Bunların içinde bence en önemlisi böyle bir yangında o bölge özelliklerine göre hangi canlı türlerin daha dirençli olduğunun ortaya konulması…
Yangın Sonrası Yapılacaklar
Kısaca birde yangın sonrası araştırmalardan bahsedeyim:
Yanan ve yanmayan alanlar örnekleniyor, belli dönemlerde alandaki canlı ve cansızlar kontrol ediliyor, varsa deyişimler saptanıyor ve sonuç da yanan alan kendi haline bırakılırsa kaç yıl sonra hangi değişim ve oluşumları yaşadıktan sonra eski haline geliyor?
Daha söyleyecek çok şey varda neyse…….
Artık ben bir şey yazmayayım sizler bizdeki ağaç kesmeye direnenlerin, yangına yardım etmek isteyenlerin ağacın ormanın yanında ve yakınında yaşayanların nelerle karşılaştığını benden daha iyi biliyorsunuz. Bakın en son yangınlara her türlü müdahale var ama rüzgara karşı konulamıyor. Ama RÜZGAR EKOLOJİSİ, ŞEHİR EKOLOJİSİ vb. bilim dalları var.
Son sözümde şu olsun: Bu gün için su yüzeylerimiz var ama böyle giderse onlarda azalacak ve gittikçe yok olacak. Dünya artık yanmayacak kaynamaya başladı başlayacak. 6. yok oluşun ayak sesleri duyulmaya başladı. Endüstri aldı başını 7.0’lara doğru gidiyor. Biz insanlar nereye gidiyoruz gideceğiz? Ya YEŞİL ÇAĞ’a uyacağız ya da yok olacağız.
Unutmayalım; dünya yok olmayacak evrim devam edecek ama bizim kalmamız böyle giderse şüpheli.
Bence tek çare var: Dünyayı kurtaracak konu ve konuları saptamak.araştırmak ve sonuçları acilen uygulama yani bilgi bilim…..