“Kar ve yağmur gönlümüzü, ruhumuzu, göz sevgimizi de okşayarak bize ayrı bir terapi yapar…”
Yağmurlar yağdı beklide yine yağacak, karlar düştü beklide yine düşecek. Kuraklık hiç olmazsa biraz yok oldu. Küremizde biraz soğudu. Kuraklık ve küresel ısınma konusunda bir ikilem var. Çoğunluk kuraklık ve küresel ısınmanın söz konusu ve gerçek olduğundan yana. Azınlık kuraklık ve küresel ısınmanın söz konusu olmadığından yana. Azınlık, Dünyada iklim döngüsünden yana. Otuz üç, altmış altı, doksan dokuz yılda bir iklim verilerinin değişkenliğinden, zaman ve yer kaymalarını savunmakta. Bazıları bunları iklim değişimi diye yorumluyor. Ama bir gerçek var Akdeniz, karasal vb. iklimler değişmiyor bu iklim tiplerinin yerleri ve zamanlarında kaymalar var. Her neyse bu farklı iki görüş tartışmaya ve araştırmalarına devam ediyor ve edecek. Zaman bunu bize gösterecek. Bilinen gerçek doğanın gücü ve bu sayede kendini koruması ve yenilemesi… Doğadaki beklenmedik olaylar çığ, heyelan, su taşkınları vb olayları doğanın dengesini korumaya yönelik çabalar olarak kabul edilebilir. Ben bu konularda azınlıktan yanayım ve doğanın dengesini korumaya çalışacağını sonuna kadar savunuyorum.
YAĞMUR YAĞDI KARLAR DÜŞTÜ
Gelelim, “yağmur yağdı da karlar düştü de ne oldu?” olayına:
Havadaki kirliliği oluşturan parçacıkların hepsini yere indirdi. Topraktan geçti, toprağın susuzluğunu giderdi. Hem de doğal bir süzgeçten geçerek geçirmez bir tabakaya kadar ulaşarak çeşitli su kaynaklarını oluşturdu.
Havanın, suyun, toprağın ve yeryüzündeki tüm canlıların sıcaklığını düşürdü.
Doğadaki tüm varlıkları bir yorgan veya örtü gibi kaplayarak düşük sıcaklıkların olumsuz etkilerinden korudu.
Doğada canlılara zarar veren çok ufak gözle görünmeyen organizmaların yok olmasına böylece de zarar yapmaları engellendi
Doğada çimlenmesi, filizlenmesi ve sürgün vermesi için muhakkak belli bir zaman düşük sıcaklık isteyen organların bu isteğini karşıladı.
Böylece önümüzde temiz bir hava, toprak ve su var. Demek ki yaşanabilecek şimdilik temiz bir ortamımız olacak. Doğal olan ve olmayan canlılar var olma ve nesillerini devam ettirme olanağına daha rahat kavuşacaklar.
Ayrıca kar ve yağmur, biz görsel bir şölen sunar. Adına “kar ve yağmur” dediğimiz bu doğa şaheseri, gönlümüzü, ruhumuzu göz sevgimizi de okşayarak bize ayrı bir terapi yapar…”
Kısacası ‘’Su Hayattır’’,’’Yaşamak için enerjiye ihtiyaç var. Oda yediklerimiz ve içtiklerimiz’’ sözlerini daha rahat doğrulayacak ve yerine getireceğiz.
Şimdilik gerçek durum bu. Gelelim yaşadıklarımıza ve yaşananlara:
YAŞADIKLARIMIZ VE YAŞANANLAR
İlgili kurum ve kuruluşlar yağışların geleceğini duyurdu. Duyurdu da şimdilik teknik ve teknoloji tam olarak nereye, ne zaman, ne kadar, ne kadar süre yağmurun yağacağına karın düşeceğine tam olarak cevap veremiyor. Buna rağmen ilgili kuruluşlar zaman, mekân ve olanakları ölçüsünde tedbirlerini almaya çalışıyorlar. Buraya kadar sorun yok görülüyor. Ama gelelim insanoğluna yani bizlere. Biz ne yapıyoruz? Nasıl bireysel olarak tedbir alıyoruz? Hiç bir şey olmayacak, olmamış gibi yaşamımıza devam etmeye çalışıyoruz. Sen böyle durumlarda nasıl yaşanması gerektiğini bilme, bilsen bile yerine getirme…
Örneğin: Arabanın lastiğine, suyuna, yağına, yakıtına bakma yollara düş… Hem eziyet çeker hem de eziyet çektirirsin. Birde araban yollarda kalır yolun orasına burasına arabanı bırakır terk edersin. Sonrada hizmet bekler yakınırsın. Ne olur sanki sende kendi tedbirini alsan…
Bir iki gün yaşam şeklini değiştirsen…
Mecbur olmadıktan sonra dışarı çıkmasan...
Çıksan da toplu taşımayı kullansan…
Hatta yürüsen ama eller cepte değil Penguen yürüyüşü şeklinde yürüsen…
Bu yağmur ve karların yukarda belirtilen faydalarını da kendin ve insanlık için düşünsen...
Hatta bu yaşananları örnek alıp bundan sonra oluşacak çığları, heyelanları, karın erimesi ve fazla yağışın toprak üzerinde oluşturacağı su kütlelerini ve taşkınlarını düşünüp tedbirlerini alsan…
Ve bu tedbirlerin alınması için elinden geldiği kadarı ve şekliyle uyarsan; OLMAZ MI !