Uyuşturucu ve işsizlik kıskacında yaşamlar

Adana Seyhan’a bağlı Şakirpaşa’daki yoksulluğun arka planında ‘işsizlik’ sorunu yatıyor. Mahalledeki kahvehaneler inşaat sektörünün krize girmesi nedeniyle işsiz kalan yurttaşlarla dolu. Bir diğer sorun ise mahalledeki yoğun uyuşturucu kullanımı

Adana’nın eski yerleşimlerinden olan Şakirpaşa, yoksul bir mahalle… Şakirpaşa, fabrika ve atölyelere yakın konumu nedeniyle emekçilere ‘ev sahipliği’ yapmış durumda. Ancak ülke genelinde olduğu gibi bu mahallede de en büyük problem işsizlik… Buna bir de mahalledeki yoğun uyuşturucu kullanımı eklenince, tablo daha da vahim bir hâl alıyor.

Sık sık, ‘huzur operasyonları’ ile gündeme gelen Şakirpaşa’yı öğlen saatlerinde ziyaret ediyorum. Politik bir mahalle olduğunu düşününce, bu operasyonların yalnızca ‘uyuşturucuya karşı’ olmadığını tahmin etmek zor değil. Şakirpaşa Caddesi’ni yürümeye başladığımda hava oldukça sıcak, bu yüzden sokaklarda insan sayısı az. Duvardaki yazılar dikkatimi çekiyor; ‘Teksas’ yazılı bir duvar da görüyorum, ‘barış’ yazılı bir duvar da…

Bir süre sokaklarda dolaştıktan sonra ilk durağım olan Seyhan Belediyesi’ne ait Sürekli Eğitim ve Uygulama Merkezi’ni (SEYMER) ziyaret ediyorum. Merkezde, bir meslek eğitimi alma imkânı bulamamış ya da herhangi bir nedenle eğitimini yarıda bırakmış olanlar için kurslar düzenleniyor. Burada görüştüğüm kadınların kimisi ‘sıkıntıdan’, kimisi ise ‘meslek sahibi olmak’ için SEYMER’de. Onlara Şakirpaşa’nın sorunlarını ve yaşamlarını soruyorum, oldukça çarpıcı yanıtlar veriyorlar.

1975 yılından beri Şakirpaşa’da yaşayan Erdem Bingöl aslen Erzurum Aşkalelili. Bingöl’ün anlattıklarına göre; Şakirpaşa’nın en büyük sorunu işsizlik… Bingöl’e neden burada eğitim aldığını soruyorum, “Evde zaman geçmiyor, oturmaktan sıkılıyor insan” cevabını veriyor. Devamında da “Hayat önceden burada çok güzeldi, komşuluk güzeldi ama 20 yıldır komşu komşuya selam vermez hale geldik” diyor ve ekliyor: “Sebebi nedir diye söyleyeyim: Uyuşturucu…Mahallemizi zapt etmiş durumda. 50 yaşında bir kadınım, akşam saat 8’de markete bile gidemiyorum. Tamamı çocukluğunu, bebekliğini bildiğim insanlar… Arıyoruz, polis geliyor ama ‘siz de bizimle gelin’ diyor. Nasıl geleyim ben? Nasıl diyeyim, ‘bu’ diye… Diyemezsin. Bugün benim çocuğum kullanmıyor ama yarın kullanmayacağı ne malum? Çünkü bu toplumda yetişiyoruz, bu toplumun çocuğuyuz. 20 yıldır bu problem var ama son 3 yılda aşırı arttı.”

OTOBÜSÜ KAÇIRSAYDIM DOKTORA GİDEMİYORDUM

Bingöl, mahalledeki işsizlik sorununa da değiniyor: “Kadınlar işsiz, kadınların çoğu geçimlerini sağlayabilmek için tarlaya gidip çalışıyor, ben dâhil gitmişimdir. İşsizlik çok… Bir kızım iki, diğer kızım bir üniversiteyi bitirdi ama hiç iş yok.  Mahallede sosyal aktivite yok, sinema yok, tiyatro yok, her gün çarşıya gidecek bütçemiz de yok. Çocuk bir daha sınava girdi, şimdi Çukurova Üniversitesi’nde öğretmenlik okuyor. İş bulamadığı için, ‘bir daha okuyayım’ dedi. Mesela ben geçen gün doktora gittim, otobüsü kaçırsaydım, doktora gidemeyecektim çünkü iki tane biletim vardı. Gidiş ve geliş… Bunu söylemekten de utanmıyorum. Ülkenin genel hali bu. Üstüne hastane çok uzak…”

“Bir kızım iki, diğer kızım bir üniversiteyi bitirdi ama hiç iş yok. Günlük iş bile bulamıyorlar. Uyuşturucu mahallemizi zapt etmiş durumda. Bugün benim çocuğum kullanmıyor ama yarın kullanmayacağı ne malum? Çünkü bu toplumda yetişiyoruz, bu toplumun çocuğuyuz.”

TOZDAN GEÇİLMİYOR…

20 yıldır Şakirpaşa’da yaşayan Suna Koç da mahalledeki en büyük sorunun işsizlik olduğuna vurgu yapıyor. “Zor burası.” diyor ve işsizlik sorununa değinerek şunları dile getiriyor: “İşsizlik ve uyuşturucu çok büyük sorun. Oğlum kamu yönetimi bölümünü bitirdi, 3 yıl oldu ama bir yere yerleşemedi. En son fotoğrafçı açtı ama işi yine yok. Şakirpaşa zaten tozdan geçilmiyor, sokaklar da hep yama. Uyuşturucu olmasa çok iyi olacak, akşam bir yere bile gidemiyoruz.”

Bu esnada Ayşe Hastürk, sohbete katkıda bulunuyor. Kurduğu cümle ise oldukça etkileyici: “Şakirpaşa’da evin içinde olursan hayat kolay, dışarıya çıkarsan zor!”

Devamında bölge sakinlerinden Çiğdem Şen ile konuşuyorum. Şen, 17 yaşında bir oğlu olduğunu aktarıyor. Ancak oğlunun geleceğinden endişeli… Bunun nedeni ise mahalledeki yoğun uyuşturucu kullanımı… Şen, “Çocuğumu gönül rahatlığıyla akşam dışarı bile gönderemiyorum” ifadesini kullanıyor.

EŞİM 1 YILDIR İŞSİZ KİRAMIZI ÖDEYEMİYORUZ

Son olarak 19 yıldır mahallede yaşayan Asya Baran ile sohbet ediyorum. Baran, SEYMER’de olma nedenini, “Ayaklarımın üzerinde durmaya çalışmak, eşime yardımcı olmak istiyorum” diye açıklıyor. Baran’ın aktarımlarına göre; bölgede kiralar 2 kat arttı. Ardından eşinin bir yıldır işsiz olduğu dile getiriyor, “1 ay geçti kiramızı ödeyemedik.” şeklinde konuşuyor: “Eşim inşaat sektöründe çalışıyordu, 1 yıldır işsiz. İki çocuk okutuyoruz, kara kara düşünüyoruz. Elde avuçta bir şey kalmadı. Küçük çocuğum var, kimseye bırakamıyorum. Evde tek çalışan olunca, geçim çok zor. Sigortamız bile yok, sağlığımıza bir şey olsa, hastaneye gidemiyoruz. Yeşil kart da çıkmıyor. Kim ölse, kendi kesesinden ölüyor yani…”

Kahvehane dolu çünkü herkes işsiz

Şakirpaşa’da kahvehane işleten Solmaz, “İnşaat sektörü bitti, o yüzden herkes burada” derken, emekli İlarslan, “Emekli maaşımla geçinemiyorum, mecbur ek iş yapmam gerekiyor. 3-5 ay çalışıyorsun, sonra işten çıkartıyorlar zaten” ifadesini kullanıyor

İNŞAAT İŞİ BİTTİ HERKES BURADA

Kahvedeki yoğunluk nedeniyle sohbetimiz ara sıra bölünse de Solmaz’ın Şakirpaşa’ya dair anlattıkları oldukça çarpıcı: “Gençliğin çoğunluğu uyuşturucu yolunda…Üstüne bir de hırsızlık var. Polis ne kadar gelirse gelsin baş edemiyor. İnsan akşam sokağa çıktığında çekiniyor ne yalan söyleyeyim. İşsizlik nedeniyle kahvehane çok kalabalık oluyor. İnşaat işi bitti, o yüzden herkes burada.”


EMEKLİ MAAŞIYLA GEÇİNEMİYORSUN

Bu esnada Muzaffer Solmaz ile konuşmamıza kulak misafiri olan bir ağabey, yan masadan şöyle sesleniyor: “Misal ben, 4-5 senedir boşum! İş yok, güç yok!”

Devamında Solmaz ile oturduğumuz masaya 1995’ten bu yana Şakirpaşa’da yaşayan Ali İlarslan geliyor. İlarslan, inşaat işinden emekli olmuş, ancak geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalan milyonlarca yurttaştan sadece bir tanesi. En son bölgedeki termik santralların bir tanesinde inşaat işçisi olarak çalışmış, sonra da işten çıkartılmış. Şöyle diyor, İlarslan: “Emekli maaşımla geçinemiyorum, mecbur ek iş yapmam gerekiyor. 3-5 ay çalışıyorsun, sonra işten çıkartıyorlar zaten.”

BURADA YAŞAMAK GÜZEL

Bir süre susuyoruz, sonrasında konu bir anda Şakirpaşa’ya geliyor. “Kafa dinlenebilecek yer değil.” diyor Ali İlarslan. Aktardığına göre Şakirpaşa’nın problemlerinden birisi de imar… İlarslan, “Büyük sorun” ifadesini kullanıyor ve şöyle devam ediyor: “Komşum iki parsel ben bir parsel almıştım. Onun parselini bana dahil etmişler. Mahkemelik olmamak için mecbur satın aldım. Bana zorla arsa satın aldırıldı yani, komşumun da yeri daraldı.”

İlarslan, şöyle sonlandırıyor sözlerini: “Her çeşit insan var, esrarcısı da, berduşu da çok… Ama burada yaşamak güzel bence.”

İŞ YOK, GÜÇ YOK…

Kahvehanenin önünde gazete okuyan iki kişiyi fark ediyorum. İsimlerini ise sonradan öğreniyorum. İkisinin de adı Ali… Birinin soyadı Çelik, diğerinin Demir.

Belediyeden emekli Demir, 1960 yılından beri Şakirpaşa’da hayatını sürdürüyor. “Eskiden daha güzeldi mahalle” diyor ve ekliyor: “Önceden çok iyiydi, arkadaşlarla oturur, konuşurduk. Şimdi mesela ben seninle konuşmaya korkuyorum.”

Demir, kahvehanedeki insanları gösteriyor ve “Bak, iş bulamayan insan çok. Şu gördüğün insanların birçoğu işsiz. Zaten eski işler yok, cılız işler var artık… Bir de uyuşturucu var. Baş edemiyoruz.”

1970 yılında mahalleye yerleşen Çelik ise şöyle konuşuyor: “Burada uyuşturucu sorunu var ama çevre mahallelerin hepsi öyle. İş yok, güç yok…Eskiden sanayi vardı, fabrikalar vardı, şimdi çoğu kapandı.”

Kaynak: birgun.net

GÜNDEM Haberleri

İmam cinayetinde taciz iddiası
Bakanlık karar verdi: Adana'da belediyelerin kreşleri kapatılacak mı?
SASA'dan işçi eylemlerine ilişkin açıklama
Adana'da 3 ilçede taşımalı eğitime 1 gün ara verildi
Adana'da fırtına bir iş yerinin reklam tabelasını söktü