SEDAT MEMİLİ
5 Ocak TV Gündem programında Çukurova Belediye Başkan Aday Adayı Ulaş Çetinkaya’yı dinledim. Kentimiz konusunda deneyimli ve birikimli gazeteci arkadaşımız Serden Çevik’in sorularını yanıtlıyordu.
Öylesine kulak vermedim. Elime kâğıdı kalemi alıp, notlar tutarak bir saat bile sürmeyen programı yaklaşık üç saat boyunca dinledim.
İtiraf edeyim, son zamanlarda Adana’nın geleceği hakkında karamsarlığa düşmüştüm. Ancak Sayın Çetinkaya’yı dinledikten sonra umutlarım hızla yeşerdi.
ADANA SİZİ SEVSİN…
Adana hakkında fikir yürüten birçok bilgisiz insanı dinledim. Adana’yı bilmedikleri için ufukları olmayan, hamaset yüklü konuşmalar… Adana sosyal ve ekonomik gerçekliğe yabancı bir çok konuşma…
Adana hakkında bilgisi, Taşköprü’yü geçmeyen, pikniğe gittiğinde tesadüfen gördüğü yerlere bakarak Adana’yı kurtarmaya soyunan çok insan tanıdım.
Adana’yı kavrama ve özümseme merdivenlerinden değil de, siyasetin basamaklarından koşar adım çıkanlar Adana’yı kurtarma sevdasına abonelidirler.
Bence Adana’yı önce “Adana’yı kurtarmak isteyenlerden” kurtarmak lazım…
Adana bu bilgisiz, ufuksuz, Adana kurtarıcıları tarafından işgal edilmiştir.
Akşam uykusu kaçınca, sabah siyasete soyunmaya karar veren insanlarla, değil bir şehir, bakkal dükkânı bile kurtarılamaz.
Ve Adana’yı sevenler…
Kardeşim, Lütfen, rica ediyorum Adana’yı sevmeyin! Adana için öyle şeyler yapın ki, Adana sizi sevsin!
Yeter artık ya, eskimiş mehtap olarak yeniden yıldız olma hevesine kapılmayın. Düşün artık Adana’nın yakasından. Varsa Adana sevginiz, bir köşeye çekilip, ablalık ağabeylik yapın.
Gelelim konuşmalardan edindiğim izlenime…
BELEDİYE AMAÇ MI? ARAÇ MI?
Sayın Çetinkaya, önce yönetim anlayışını açıkladı. Bir hareketin felsefesi, o hareketin omurgasıdır. Felsefesi olmayan bir hareket, ruh ve temelden yoksun kalır.
Mesela Mustafa Kemal Paşa, kurtuluş Savaşı’nın ruhunu, “Misak-i Milli sınırları içinde bağımsız bir ülke” kurma üzerine inşa etmiştir. Bu amaca ulaşmak için maddi ve manevi koşulların gerçekliğinden sapmadan bilimsel metotlar uygulanmıştır.
Mustafa Kemal’in amacı savaşmak ve sonunda ülkeyi yönetmek değildi. Adına bağımsızlık denilen daha ulvi amaç için savaşmayı ve yönetmeyi araç olarak görüyordu.
Onu, halkıyla beraber zafere götüren ruh ve bu inançtı.
“ÇETİNKAYA RUHU”
Zafer, belediyeleri kazanmak değil, halkın, huzur ve güveninin sağlanmasıdır. Eğer siyasetin, iktidara gelerek ülkeyi yönetmek gibi daha büyük bir amacı olsa bile, belediyeleri, halkın refahını inşa eden bir araç olarak görmesi zorunludur.
Ankara ve Eskişehir örnekleri önümüzdedir.
Unutmayalım ki, AK parti’yi iktidara taşıyan yolu, yerel yönetimlerin başarısı açmıştır.
Ben ilk defa Sayın Çetinkaya’nın ağzından, belediyeleri kazanmanın ve yönetmenin bir araç olduğu gerçeğini duydum. (Belki daha önce söyleyenler olmuştur. Ben duymadım)
Sayın Çetinkaya, hareketin felsefesini ruhunu tespit etmiş: “Halkın huzurlu ve güvenli yaşaması…” Amaıcnı bu ilke üzerine inşa etmiş.
İşte bu amaca ulaşmak için yola çıkmış, Kent Vizyonu Belgesi hazırlamış. Kendi deyimi ile:
“Kenti planlamak ve kenti yönetmek bir tek adamın karar vericiliği ile yapmak mümkün değildir. Kent Vizyonu Belgemizde en önemlisi, yaşadığımız deprem olayarı,afetler, öncesinde yaşadığımız salgın hastalıklar, hekiminden, inşaat mühendisine, jeoloji mühendisine, jeofizik mühendisine, sosyolog, arkeolog ve tabiî ki akademisyen dostlarımızla birlikte uzun dönmde birlikte çalışarak hazırladığımız bir çalışmadır. Konunun mali boyutuyla ilgili olarak mali müşavirlerde çalıştı…”
Demek ki neymiş; ben yaptım oldu ile ne belediye ne de devlet yönetilemezmiş.
Bir ekip çalışması olan Belediye kurumu, halkın huzur ve güvenliğine hizmet etmelidir.
AMAÇ BELEDİYE İSE…
Belediyeyi yönetmek amaç olunca, kentin ve halkın ihtiyaçları önceliğini yiyirir.
Kaldırımlar işgal edilir, ulaşım sorunu kangrene döner, imar ve yapılaşma talana dönüşür vs… vs… Bu kez belediyeler, başını cama çarpan sinekler gibi, basit ve gündelik sorunlara boğulur.
Belediyeleri yönetmenin amaç olduğu anlayışlarda, halkın basit ihtiyaçlarını bile ya çözülemiyor, ya da çözmekte zorlanıyor.
Sevgili Adanalı, inanın bugün belediyelerin boğuştuğu sorunlar, 1935, 1960, 1985 yıllarında boğuştuğu sorunlarla üç aşağı beş yukarı aynıdır.
Ulaşım, temizlik, trafik, kaldırım işgali, ihale suiistimalleri ves… vs… Sıfıra sıfır elde var sıfır… Diyeceğim ama, kaybedilmiş yıllar ve değerler ancak hatıra oldu.
Sayın Çetinkaya bu sorunların belediyelerin gündeminden artık çıkması gerekiyor diyerek, ürettiği çözümleri bir kitapçık haline getirmiş.
BELEDİYECİLİK DERSİ
Sayın Çetinkaya, “Her şehrin kendine özgü, fiziki, sosyal, demografik özellikleri vardır. Seyhan’da bir proje güzeldir; Aynı proje Çukurova’ya uymayabilir… Projeler bölgenin yaopısıa göre uygulanmalıdır…” desemiş olsa da, kendisini dinlerken şunları düşündüm.
Evet her bölgenin kendine özgü koşllarına göre projeler değişiklik gösterebilir, ama ortaya koyduğu, “Belediyecilik Ruhu” bence ülkemdeki bütün il ve ilçeler için gereklidir.
Ortaya koyduğu anlayış, “Belediyecilik Ruhu” na yeni br pencere açmıştır ve örnek alınmalıdır.
Konuşma şöyle sona erdi: “…Bu göreve ciddi bir hazırlıkla geldim. İnsan odaklı, çevreci, yenilikçi ve altını çizerek söylüyorum, kamucu bir yerel yönetimler istiyorlarsa Çukurova adayı olarak beni desteklemelerini istiyorum…”
Bence CHP karar vericileri, bazı bölgelerdeki yıpranmışlığını “Çetinkaya Ruhu” ile telafi etme fırsatını değerlendirmelidirler.
Gerçi önseçim yapılsa, zaten halkın tercihi bu yönde olacaktır.
*Ulaş Çetinkaya kimdir? Neler yapmıştır? Adana’da hangi başarılı projelere emek vermiştir? Bu konular hakkında yazılı ve görsel basında çok kaynak vardır.
Ayrıca, Beşocak Tv ve Serden Çevik’e bu program için teşekkür ederim.