Afganistan toprakları ne Sovyetler Birliği’ne ne de ABD ile Koalisyon güçlerine yar oldu. 1979 yılında Afganistan’da başlayan Sovyet müdahalesi, yıllar sonra Batı’nın kendi eliyle büyüttüğü cihatçı teröristleri dünyanın başına bela edecekti. Sovyetler’e karşı batının desteğini alan cihatçı teröristler ekonomik olarak zaten kırılma noktasında olan SSCB’nin istikrarsızlaşmasında da büyük katkıları olmuştu.
El Kaide’nin 11 Eylül İkiz Kuleler saldırısının ardından ABD ve Koalisyon ortakları tarafından hedefe konulan Afganistan’daki Taliban rejimi kanlı bir savaşın ardından yönetimden uzaklaştırıldı ama yok edilemedi. Amerika’nın iddiasına göre, Taliban’ın yeniden palazlanmasında Pakistan’ın takındığı siyasi tavır etkili oldu. Trump Yönetimi Pakistan’ın defalarca uyarırken verdiği birçok yardımı da kesti.
Yıllar geçse de Taliban gerçeğini Amerika kabul etmek zorunda kaldı. Taliban ile başlatılan barış görüşmeleri tepki çekerken, durumun batılı güçler tarafından ne kadar zor olduğunu da gösteriyordu.
Trump ile birlikte Amerika, dünyanın birçok noktasından asker çekmeye başladı. Irak ve Suriye’den çekilen askerler yeni bir dönemin de habercisiydi. Suriye’deki birlikleri çekeceğini kendi kabinesinden, Kongresi’nden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söyleyen ve ondan güvence alan Trump, Afganistan için de ihaleyi Türkiye’ye bırakmayı düşünüyordu.
Biden ise Trump’ın bıraktığı planı sürdürdü ve Amerika Afganistan’dan çekildi. Şimdi ihale kime kalacak sorusunun yanıtı aranıyor.
TÜRKİYE NEDEN İSTEKLİ
Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesini ardında doğacak güç ve güvenlik boşluğu büyük ölçüde hissedilmeye başlandı. Yüz binlerce Afganlı’nın ülkeden kaçması ve mülteci konumuna düşmesi ortaya çıkan güç boşluğunun ilk yansımaları diyebiliriz. Peki Amerika bölgeden çekildikten sonra Kabil’de “güçlü bir diplomatik mevcudiyeti” nasıl sağlayacak.
Afganistan girdabında dış oyuncu olmak zor ama Amerika’nın askerlerini çekmesinin ardından Türkiye’nin oyunun mu deseniz savaşın mı deseniz merkezine atılması şaşırtıcı görülebilir.
Amerika tamamen bölgeden çekiliyor ama bölgedeki kontrolü uzaktan kontrol edebileceğini düşünüyor. Başkan Biden’dan Dışişleri Bakanlığı’ndan ve Pentagon’dan verilen mesajlar bu yönde.
Washington Post’un haberine göre, Amerika 21-22 Temmuz tarihlerinde Afgan Hava Kuvvetlerine destek vermek amacıyla Taliban güçlerine dört hava saldırısı düzenledi. Sahadaki duruma baktığımızda Amerikan Askerleri’nin yüzde 95’i Afganistan’ın terk etmiş durumda. Sadece Kabil’deki Büyükelçiliği ve Kabil Uluslararası Havalimanı’nı korumak için 650 civarında asker bekletiliyor.
Türkiye’nin bölgede neden bırakılacağı tartışmasına gelince, Müslüman bir ülkenin güçlerinin diğer NATO güçlerinden daha az düşman algılanacak savı Kabil Havalimanının Türkiye’ye bırakılmak istenmesine gerekçe olarak gösterilmesi. Taliban’a baktığımızda bu savın çok kuvvetli olmadığını görüyoruz. Ki Taliban’ın mantığına baktığımızda değişik kökenlerden gelen Müslümanlara karşı tutumu, mezhep ayrımcılığı yapması bu savın ne kadar zayıf temellere dayandığını gösteriyor.
Taliban’ı oluşturan güçlere baktığımızda Suriye ve Irak’ta Arap Baharı’ndan sonra cehennemi yaşatan gruplardan oluştuğunu görüyoruz ve kaynakları Orta Asya devletlerinden gelen cihatçılar. Yani Taliban kendi içinde de bölünme ihtimali yüksek olan bir güçler birliği ve karşımızda belli bir süre sonra güç zafiyetinin hissedilmesinin ardından IŞİD benzeri bir yapılanmanın ön plana çıkabileceği bir yönetime dönme ihtimali yüksek.
TSK’NIN TECRÜBESİ, TEKNOLOJİK YAPISI ÖN PLANDA
Erdoğan yönetimi şimdi Amerika ile Kabil Havalimanına Türk askerlerinin konuşlanması için pazarlık yürütüyor. Tartışılan konular işin finansı, alt yapısı, lojistik ve diplomatik sorunlar. Türk Askerinin sahada var olan tecrübesi Amerika’nın en güvendiği unsurlardan. Zaten Türk Askerleri var olan NATO’nun Afganistan operasyonunda şimdiye kadar başarıyla görev yaptı. Ve Amerika bu vasıftaki Türk Askerlerinin Afganistan’da liderlik yapabileceğine inancını sık sık dile getiriyor
Afgan Askerlerinin eğitimi konusunda Türkiye önemli bir misyona sahip. Değişik etnik gruplarla olan bağlantılar da sağlıklı olarak görülüyor. Yani Türkiye’nin birçok avantajı bulunuyor.
Ama tahmin edilemeyen konu Afganistan girdabının yaratacağı felaket olacak. Bu konuda daha önce Sovyetler ve Amerika’nın yaşadığı Vietnam Sendromunun unutulmaması gerekiyor. Türkiye de bu sendromu yaşar mı, Taliban içindeki daha radikal IŞİD uzantılarının kestirilemeyen durumu alacağı önemli riskler olacak.