SEDAT MEMİLİ'NİN HABERİ:
“Adanalı hanımlar özellikle şişmandır; Şöyle eti, budu yerindedir. Hani tabir yerinde ise…
Bunun böyle olmasında, iklimin, Adana’nın yağlı ve baharatlı yiyeceklerinin, meşhur kebapçılarının, lahmacunlarının ve kısırın rolü büyüktür herhalde.
Yağlı kebapları yiyip, doyasıya kana kana su içen hanımlarımızın şöyle güzel bir vücuda sahip olabilmeleri de tabi imkânsız.
Hâlbuki güzel bir vücut ve güzel bir cilt, hanımlarımızı erkeklerin gözünde daha bir hoş gösterir…” .”
Lütfen sinirlenmeyin! Bunu söylemek haddime değil, zinhar bu cümleleri ben kurmadım. Sonra naçizane ben bu işlerden anlamam.
Peki, söyleyeni kıyamete kadar sorumlu tutacak bu tespit nereden çıktı.
Hemen anlatayım:
Efendim, bir güzellik firması Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde araştırma yapmak için uzmanla görevlendirir. Bu kapsamda Adana’ya Asuman Koruca ve Hülya Birkan adında iki güzellik uzmanı gelir.
Uzmanlar, on beş gün şehri dolaşır, kişi ve kurumlarla irtibata geçer, rapor hazırlarla. İşte yukarıdaki tespitler o rapordan alıntıdır.
Nazarınızda aklandıysam, konuya devam edeyim.
Ve gazeteye göre, ‘Kendileri hakikaten çok güzel bir vücuda, göründüğü kadarı ile güzel cilde sahip’ bu güzellik uzmanları şöyle açıklama yapmışlardır.
“Adanalı hanımlarımızı, genç kızlarımızı pek de yabana atmamak gerekir hani. Elbette ki modaya uyuyorlar, mini eteğini, pantolon eteğini, çuvalını, etek döpiyasini giyiyorlar, makyaj yapmasını da iyi beceriyorlar…”
Bu kadar gönül aldıktan sonra uzmanlar bu konuda da eleştiri getiriyorlar:
“Ancak, kimi hanımlarımız öyle göz alıcı renkleri giyimlerinde seçiyorlar ki, görenin gülmekten başka yapacak bir şeyi olmuyor. Bu kadınlarımızın hatasıdır…”
Bu uzmanlar, bir kilo bile şişmanlarsa işlerinden olacaklarını bu yüzden vücutlarına dikkat ettiklerini söylüyorlar.
GÜZELLİK ENSTİTÜSÜ KURULMALI
Uzmanlar, Adana’da henüz bir güzellik enstitüsü olmadığına çok şaşırmışlar ve: “Mutlaka bir güzellik enstitüsü kurulmalı, Adanalı hanımlar güzelleşmeli, şöyle saunalı, parafinli, masajlı, kuaförlü bir güzellik enstitüsü sayesinde…”
“Böyle bir girişimden kadınların memnun olacağını söyleyen uzmanlar, ceplerinden para çıkacağı içi erkeklerin memnun olmayacağını ifade ediyorlar…”
Ve sonuç olarak:
“ Şuna inanıyoruz ki, Adanalı hanımlar bugün, İstanbul, Ankara ve İzmirli hanımlardan sonra gelirler algısını tamamen silip, En güzel kadınlar Adana’da dır, algısının yerleşmesini sağlayacak niteliktedirler. Tabi kendilerine itina gösterirlerse…” (1)
Evet Öyle demiş güzellik uzmanları, henüz Adana’da bir tane bile güzellik enstitüsünün olmadığı 1969’lu yıllarda.
“KADIN İNSANLIĞIN RUHUDUR”
Değerli dostlar, bu haber baştan sonra, kadınları ikini sınıf, edilgen ve insan olarak var olma nedenini erkeğin mutluluğuna adayan bir varlık olarak göstermektedir.
Haber o yıllarda kimlerin ilgisini çekmiş veya çekmemiş bilemiyorum.
Ancak bugün gelinen nokta gerçekten, kadın için trajedidir.
Kadın için trajedi olan, insanlık için trajedidir… Bu böyle biline…
Bu konuda biraz sohbet edelim:
“Kadın insanlığın ruhudur” der bir Hint Veda Metni. Ah, bir de kadınlar bunu fark etse…
Kadının insanlığın ruhu olduğuna inananlardanım. Ama biz ruha hakkettiği değeri vermiyoruz. Peki, kadın kendi ruhuna hak ettiği değeri veriyor mu? Bu sorunu cevabını kendilerine bırakmak kaydıyla birkaç görüşümü paylaşayım:
SAÇA DÖNÜŞEN KADINLAR
Mahallemde güzellik salonları ve kuaförler, fırınlardan önce açılıyor. Kadınlarımız, kendi şahısları ve ruhları için gereken hijyen ve bakımları yapıyorlar ise hiç sorun yok, ama güzelleşirken kafalarında bir erkeğe şirin görünme kaygısı varsa, onlar da kendi ruhlarına saygısızlık yapıyorlardır.
Yolda yürüyen genç kızlarımıza dikkat edin, bir elleri devamlı saçlarındadır. Sistem kadınlarımızı saça dönüştürmüştür. Dikkat edin, bir üretim faaliyetinin içinde olan bir kadının saçları bakımlıdır ama asla kendisi saça dönüşmemiştir.
Ülkem bugünkü koşullarda günlük bir milyon doları, kozmetik ürünlerinin ithalatı için harcamaktadır.
GÖZLERİ BAKIŞ GÜZELLEŞTİRİR
En çok güzel kokmak için para harcamışız. Endemik bitki çeşitliliği açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biriyiz ama her yıl güzel kokmak için milyonlarca dolar para harcamaktayız…
Aynı durum göz makyaj malzemeleri için de geçerlidir.
Güzel bakmak için milyonlarca lira harcamana gerek yok, ruhun temiz olsun yeter. Ruhun temiz olunca kokmak için milyonlarca lira para harcayacağına, yolları, park ve evinin önünü temiz tutarsın…
Gözleri değerli kılan onu süslediğin boyalar değil bakışlardır. Bakışlar, ruhunun güzelliğini yansıtmıyorsa, kozmetiğin boya kazanları fayda etmez.
Küçük bir dertleşme: Bu yazı için günlerce kozmetik harcamalarını araştırdım. Karşıma inanamadığım rakamlar çıktı. Bunları başka bir yazıda anlatacağım. Estetik değerlerimizin nasıl paraya çevrilip sömürüldüğü… Gerçekten inanamadım.
Şahsım olarak kadınların güzellik veya cinsel objeye dönüşmesine karşıyım… Bu durum bir insan olarak beni utandırıyor… Bu nedenle, kadının bilinçlendirilmesi insanlığın görevidir ve bu nedenle insanlığın ruhunun korunması, kadınların bu tuzaklardan korunmasını gerektirir.
- 17 Mayıs 1969 Yeni Adana gazetesi