Adana'da, Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Ali Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi Müdürü Prof. Dr. Halil Çakan, Türkiye’den kaçırılan şifalı bitkilerin daha sonra ilaç haline getirilip satıldığını söyledi. Çakan, "Özellikle yurt dışından gelen insanlar, endemik bitkileri kaçırıp bunların patentini alıp daha sonra bize ilaç olarak satabiliyorlar.
Biz ileride kendi bitkilerimizi para vererek almamak için kendimiz araştırmamız ve korumamız lazım" dedi.
Çukurova bölgesindeki zengin tıbbi bitkiler uzun yıllardır bilim insanlarının araştırmalarına konu oluyor. Çukurova Üniversitesinde 200 dekar alana kurulu olan Ali Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi, yüzlerce bitki çeşidine ve onlarca hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Vatandaşların da gezip bilgilenmesine imkan sağlayan bahçede sergilenen bitkilerin birçoğu tıbbi olarak kullanılan şifalı bitkiler olurken bir kısım da zehirli bitkiler yer alıyor.
“İnsanlara hizmet veriyoruz”
ÇÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ali Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi Müdürü Prof. Dr. Halil Çakan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Adana ve Çukurova bölgesi tıbbi bitkiler bakımından tarihten beri çok bilinen bir yer. Lokman Hekim buralıdır. Bölgemizin tıbbi bitkiler bakımından zengin olduğunu bildiğimiz için bahçemizde zengin bir tıbbi bitkiler koleksiyonu oluşturmaya çalıştık.
Halkımızın burayı ziyaret ettiği zaman hangi bitkiler yararlı, hangileri zararlı onları bilmesini istedik. Bu açıyla da insanlara hizmet veriyoruz” diye konuştu.
“Nadir bitki türlerini koruma altına almaya çalışıyoruz”
Bahçeyi, 'Nuh’un Gemisi' olarak adlandırdığını söyleyen Çakan, “Bu bitkilerin büyük bir kısmı doğada yetişemiyor. Burada korunarak yetişmesi lazım. Tek bitkiler değil, bazı hayvan türleri de burayı doğal olarak gördükleri için geliyorlar. Biz onlara doğa mültecileri diyoruz.
Çünkü normal yaşam alanlarında rahatsız edildiler. Günümüzde tarım alanlarının imara açılması, orman yangınları gibi sebeplerden dolayı yerlerinden oldular. Hayvanların büyük bir çoğunluğu yaşam alanlarını terk edip buraya geldi.
Burada domuz, çakal, tikli, sansar ve oklu kirpi dediğimiz kirpi çeşitleri var. Zengin bir hayvan çeşitliliğimiz var. Burada sadece bitkileri değil, hayvanları da koruyoruz. Bu tip alanların çoğalması, bitkilerin korunması açısından önemli. Aynı zamanda bölgemizde endemik, nadir bitki türlerini de buraya getirip koruma altına almaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Botanik bahçeleri araştırmaların yeridir”
Türkiye’den bitki kaçakçılığının çok yapıldığını da belirten Botanik Bahçesi Müdürü Prof. Dr. Halil Çakan, daha sonra şunları söyledi:
“Bitki kaçakçılığı dediğimiz bir olay var. Türkiye’de özellikle bitki kaçakçılığı yoğun. Yurt dışından gelen insanlar maalesef bölgemizdeki endemik bitkileri kaçırıp bunların patentini alıp daha sonra bize ilaç olarak satabiliyorlar. Doğamızı kıskanmalıyız ve gelen her insana misafirperveriz ama hırsıza misafirperverlik yapılmaz. Bitki kaçakçılığında özellikle endemik, şifalı ve aromatik bitkiler kaçırılıyor.
Çiğdem, adaçayı gibi bitkiler kaçırıldığında başka ülkede patenti alınıp geliştirilebiliyor. Günümüzde bir sürü hastalıklara çare aranıyor, aşı yapmaya çalışılıyor, tedavi yöntemleri aranmaya çalışılıyor.
Aslında yine tedavi de bitkilerde saklı. Bu bitkilerden elde edilen etken maddeler kullanılarak tedaviler yapılıyor. Bu maddeleri saptadığın zaman üretime geçiliyor. Suni ve kimyasal olarak üretilip insanlara satılıyor. O yüzden biz ileride kendi bitkilerimizi para vererek almamak için kendimiz araştırmamız lazım. Bu botanik bahçeleri araştırmaların yeridir.”