SOSYAL MEDYADA TÜRKÇE
"Sinan bey, ben bir ev hanımıyım sizi çok beğenerek aynı zamanda takdir ederek takip ediyoruz
Atatürkü sizden daha iyi anlatan olmadı ben cahil biri olarak çocuklarıma Atatürk sevgisini elimden geldiğince anlattım benim çevrem tutucu sırf bu yüzden hiç dosdum yok benim düşüncem Atatürk'e düşman olan banada düşmandır iyi günler"
Samimi duygularla kaleme alınmış bir yazı. Ancak yazıdaki noktalama ve yazım yanlışları yazının içtenliğini gölgeleyen, karartan, tadını bozan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Yazıda noktalama hiç yok. Cümleler birbirine girmiş. Oysa noktalama yazının trafik işaretidir."Nerede durulacak, cümleye nasıl anlam katılacak, vurgu nerede yapılacak..." sorularının yanıtı noktalamada ve sözcüklerin kusursuz kullanımında gizlidir...
Kuşkusuz iyi niyetle yazılmış ,Atatürk'le ilgili içten,katıksız duygu ve düşüncelerle yoğrulmuş bir yazı..
ANCAK...
Dil açısından çok yanlışı var. Türkçeyi güzel kullanmak yüze makyaj yapmaya benzer. Aşırıya kaçar, renkleri tutturamazsanız yüzünüze bir tuhaflık siner. Rüküş olarak nitelendirilirsiniz.
İşte, yazılı ve sözlü anlatımda Türkçeyi de güzel kılan bir makyaja ihtiyaç vardır. Türkçe noktalamayla, yazım kurallarıyla eklerin yerinde kullanımıyla, anlatım ve anlaşırlık makyajıyla bir anlam kazanır.
DOĞRUSU
18 yanlışlı bir yazıyla meramınızı anlatamazsınız.
Şimdi yukarıdaki aynı yazıyı yeniden doğrusuyla yazalım.
"Sinan Bey,
Ben bir ev hanımıyım.
Sizi çok beğenerek, aynı zamanda takdir ederek takip ediyorum.
Atatürk'ü sizden daha iyi anlatan olmadı.
Ben cahil biri olarak çocuklarıma Atatürk sevgisini elimden geldiğince anlattım.
Benim çevrem tutucudur.
Sırf bu yüzden hiç dostum yok.
Benim düşüncem şudur: Atatürk'e düşman olan bana da düşmandır.
İyi günler.."
TÜRKÇE ÖLMEDİ, ÖLMEYECEK...
Yazı, kişiliğin aynasıdır... Yazanı karakter, dil, kültür ve bilgisel donanım. açısından ele verir.
Özellikle sosyal medyada Türkçenin kullanımına özen gösterilmediğini üzülerek görüyoruz.
Dilin can suyu, kurallarına uygun kullanılmasındadır. Türkçeyi iyi kullanalım ki yaşasın. Öldü diyenlere inat Türkçeyi özenli kullanarak var kılalım.
Yazı okunmak içindir.
Okunaklı, anlaşılır, duru bir yazıyı herkes okur. Binlerce insanla sanal da olsa iletişim kurabilirsiniz.
Aksi halde yazdığınızı sadece kendiniz okursunuz.
YALNIZ SANALDA MI?
Her evin olmazsa olmazı televizyonlarda çeşitli programlar izliyorsunuz.. Nedir o salya sümük programlardaki konuşmalar? Adeta Türkçe binlerce kez öldürülüyor; Bu tür programlarla DİL sıradanlaştırılıyor. Dilinizi tanıyamaz hale geliyorsunuz. Televizyon alt yazılarında da birçok yanlışla karşılaşıyorsunuz cık cık çekerek.
İşte birkaç örnek:
"Çocuğun sözlerinin çarptırılması doğru değil ."cümlesindeki 'çarptırılması' sözcüğü 'çarpıtılması' biçimde kullanılmalıydı.
"Hesap verecek sözünü yanıt geldi." de 'sözünü',sözüne olmalıydı.
"Sağlık Bakanlığı PCR testi zorluğunu kaldırdı." cümlesindeki 'zorluğu' sözcüğü 'zorunluluğunu' biçimiyle kullanılmalıydı.
Bir diğer cümleye bakalım şimdi:"Meydan okumanın tek yolu vardır, oda üretmektir"..cümlesindeki 'oda 'sözcüğü size neyi çağrıştırıyor?.. Oda sözcüğü o da olarak yazılsaydı yazıdaki anlam kargaşasının önüne geçilirdi kuşkusuz.
Bu yanlış kullanımları yazan da hiç okumuyor anlaşılan.. Çünkü gün boyu ekranda sırıtıyor bu yanlışlar.
DİLİ YAŞATMAK ,ONA SAHİP ÇIKMAK VE ONU İYİ KULLANMAKLA OLASIDIR..
TÜRKÇE DÜŞÜNELİM…
TÜRKÇE OKUYALIM...
TÜRKÇE KONUŞALIM...
TÜRKÇE ,BİNLERCE YILLIK GEÇMİŞİ OLAN KÖKLÜ BİR DİLDİR..
DİLİMİZDEN UTANMAYALIM...
YANLIŞ KULLANARAK DİLİMİZİ DİLİM DİLİM DİLİMLEMEYELİM...
SOKAKTAKİ VATANDAŞ TÜRKÇESİ
Mikrofonlar uzatılıyor güncel sorunlarla ilgili olarak çarşıdaki, pazardaki vatandaşa..."aman Allahım" diyesiniz geliyor konuşmaları duyunca. Anlatımı "şey, yani, aynen" gibi sözcüklere yüklemişiz. Sözcük yetersizliğinden derdini anlatamıyor vatandaş. Bu insanlar hiç mi okul görmemiş diye düşünüyorsunuz..