Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, kadınlara ve çocuklara yönelik suçları küçümseyenlerin, tolere edenlerin o koltuklarda oturamayacağına dikkat çekti.
CHP’li Dr. Şevkin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) CHP Genel Başkan Yardımcıları Lale Karabıyık, Milletvekilleri Saliha Sera Kadıgil Sütlü, Gamze Taşçıer, Candan Yüceer, Neslihan Hancıoğlu, Jale Nur Süllü, Emine Gülizar Emecan, Suzan Şahin, Aysu Bankoğlu ve Sibel Özdemir’le birlikte “İstanbul Sözleşmesi”nin tek taraflı feshine karşı çıkmak için basın toplantısı düzenledi.
CHP’li kadın milletvekilleri 12 Nisan 2021’de Amsterdam'da Türkiye'deki kadın cinayetlerinin protesto edildiği kırmızı ayakkabı eyleminden çekilen fotoğraflardan oluşan dövizler eşliğinde Dr. Şevkin’e destek verirken kürsü üstüne de kırmızı ayakkabılar bırakıldı.
“TAHAMMÜL EDEMEYİZ”
Aileden sorumlu bir bakanın kadına yönelik şiddeti akıl almaz bir şekilde ‘tolere edilebilir’ olarak değerlendirmesine tahammül edilemeyeceğini vurgulayan Dr. Şevkin, göreve geldiği ilk günlerde minik bir çocuğua karşı davranışları da göz önüne alındığında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın görevi derhal bırakması gerektiğini kaydetti. Dr. Şevkin, “Tolere ettiğiniz, hafife aldığınız şiddet kadınları hayattan koparıyor sayın bakan” diye konuştu.
Ayrıca Yeldana Kaharman'a, Nadira Kadirova'ya, Gülistan Doku'ya, Rabia Naz'a ne olduğunu açığa çıkarması gereken İçişleri Bakanının, bir gün kadınların iç çamaşırıyla ilgili konuşup bir gün sonra da ‘çocuk pornosu’nu dile getirip adeta bu suçları normalleştirmesini kabul etmediklerini belirten Dr. Şevkin, “Kadınlara ve çocuklara yönelik suçları küçümseyenler, tolere edenler o koltuklarda oturamaz” dedi.
“Türk toplum yapısına” uymadığı safsatasıyla uzun süredir kaldırılmak istenen İstanbul Sözleşmesi’nin her gün en az bir kadının öldürüldüğü ülkemizde kadınlar için hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Dr. Şevkin, “Toplumsal cinsiyet” kavramının tanımını yapan ilk uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul etmesidir” ifadelerini kullandı.
13 YILDA 3580 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ!
Türkiye’de son 10 yılda kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığını, 2020 yılında 300 kadın öldürülürken 171 kadının ölümünün de şüpheli olarak kayıtlara geçtiğini, 2021 yılının ilk dört ayında 95 kadının cinayete kurban gittiğini, 59 da şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini belirten Dr. Şevkin, Türkiye’de 2008 yılından 2021 yılının Nisan ayı sonuna kadar ne yazık ki 3580 kadınımız hunharca katledilmiş. Mayıs ayı içerisinde de üzülerek söylüyoruz ki; kadın cinayetleri hız kesmiyor. Daha iki gün önce Adana-Kozan’da iki kadınımız ne yazık ki acımasızca hayattan koparıldı” diye konuştu.
“DİLEKÇELER MEYDANLARA ASILIYOR”
Kadınların artık ‘Ölmek istemiyorum’ dilekçelerini meydanlara, binalara astığını, iktidar mensuplarının ölmek istemeyen kadınların sesini duymadığını vurgulayan Dr. Şevkin, şunları söyledi:
“Onlar duymak, görmek istemese de, bizler kadınlarımızın sesini her yerden duyurup.Bu konuda mücadelemizi sürdüreceğiz. İstanbul Sözleşmesi; en temel insan hakkı olan yaşam hakkını koruyan bir sözleşmedir. Tek taraflı fesih kararı ülkemizde 43 milyona yaklaşan kadın nüfusuna vurulan büyük bir darbedir. Cumhurbaşkanı’nın kararı yanlış ve hukuksuzdur. Kazanılmış haklarımızdan taviz vermek bir yana İstanbul Sözleşmesi’nin daha etkin olarak uygulanması için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Devletler, kadınların eğitim, ekonomi, siyaset ve iş hayatına uyumu için pozitif eylem, tercihli muamele veya kota sistemi gibi geçici önlemler alabilir ve hatta almak zorundadır. Fesih kararına imza atanlar ve bu kararı destekleyenler az önce genel hatlarıyla açıklamaya çalıştığım sözleşmenin neresinden rahatsız olduklarını da kamuoyuna açıklamak zorundadır.
“VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Kadınları ötekileştiren, vitrin süsü olarak gören, kadını giyim kuşamıyla yargılayan, kadın katillerine mahkemelerde yargılanırken kravat taktıkları vb gibi gerekçelerle iyi hal indirimi sağlayan, İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshinden sonra kadın cinayetlerinin azaldığını savunan zihniyete şiddetle karşı çıkıyoruz. Laik-demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınların kazanımlarından geri adım atılmasına asla müsaade etmeyeceğiz ve mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Kadınlar, tüm olumsuzluklara rağmen yaşama hakkına sıkı sıkıya bağlı kalacak. Kadınlar umudu aşılayacak. Asla umutsuzluğa kapılmayacak. Kadınlar bu kötü düzeni sona erdirecek. Kadınlar dünyayı değiştirecek. İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmeyeceğiz ve sözleşmeyi uygulatacağız. Yaşasın İstanbul Sözleşmesi. İstanbul Sözleşmesi yaşatır. Vazgeçmeyeceğiz. Kadın cinayetlerini durdurun. Kadın cinayetlerini durdurun. Kadın cinayetlerini durdurun!”