Taner Talaş'ın objektifinden - 3

Taner Talaş'ın objektifinden - 3

El için yaşamak ya da Zeki Müren modeli.

İçine doğduğumuz toplumun alışkanlıklarına aykırı yaşadığımıza inanan Dedem bizi şöyle uyarmıştı;

“Biz el için yaşıyoruz”

Bunun anlamı gayet açıktı.

İnandığımız gibi, içimizden geldiği gibi, kendimiz gibi yaşayamayız.İçinde yaşadığımız toplumun doğru yanlış tüm kabullerine göre yaşamalıyız ki, sıkıntılar çekmeyelim.Bu durum çok sıkıntılı bir zihine işaret ederken, içinde ciddi miktarda kurnazlık barındıran politik bir duruma da işaret eder.

Amerika’nın Orhan Kemal’i olan yazar John Steinback;

Aynı insanın bir birey iken durumu ile bir grubun içerisindeki durumu arasındaki fark, bir insan ile köpeğin arasındaki fark kadar der.

Bı konuda meramımı anlattığım kanaati ile bu bahisi burada kapatıyorum.

Yukardaki mektup fotoğrafını Zeki Müren’in müze haline getirilen Bodrum’daki evinin duvarından çektim.

Evvela kaligrafik olarak ne kadar kaliteli bir yazı biçimi.

Ayrıca meramını anlatmasını o kadar ustaca becermiş ki.

Mektubu okuyan kişinin, iletişimin sıkıntılı olduğu bir dönemde konuyu anlamama gibi bir durumu yok.

Mektuba düştüğü dipnotta ise, şuurlu olduğunu belirtmesi okuyan açısından mektup hakkında olası tüm şüpheleri ortadan kaldırıyor.

Diğer resim ise Zeki Müren’in kıyafetlerinden oluşuyor.

Sahne kostümü dediğimiz kategoriyi yaratan kişilerden biri olan Zeki Müren’in kostümleri de sıra dışı.

Ama tüm bu anlattıklarımdan sonra benim açımdan Zeki Müren konusunun en kıymetli yeri topluma rağmen oluşturdu kişiliği ve bu kişiliği saygın kılmasıdır.

Müze haline getirilen evi her gün binlerce insanın ziyaret ettiği bir mekan haline gelmiş durumda.

Takriben 1 saat durdum.

Toplumun tüm kesimlerinden ,tüm kategorilerinden insanların saygıyla ziyaret ettiğini gördüm.

Bunların içerisinde, özellikle son on yıldır LGBT başlığı altında diğer cinsel tercihleri aşağılayan ve yok sayan görüşlerin etkisi altında bulunan muhafazakar insanların çoğunlukta olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Bu durum meramımı anlatmaya yeterli.

Zeki Müren topluma rağmen tercihlerini ve meyillerini yansıtmaktan kaçınmamış, bunun yanında radikal muhafazakarlığın gazabına uğramamayı da becerebilmiş bir sanatçı .

Burada akıllı bir stratejiden çok, onurluca şahsiyetini sergilemeyi ve savunmayı becerebilmiş bir insan görüyorum.

Zeki Müren el için yaşamamış.

Ruhu şadolsun.

Uluslararası yerine Enternasyonel tercih edilmiş, olabilir.

Ama Fransızca Cafe yerine daha Türkçe olan Kafe tercihe layık görülmüş.

Uluslararası Kitap Kafe.

Biraz ürktüm, içeri giremedim.

Bu kuruluşla ilgisi olup, kefil olan bir tanıdık varsa benle iletişime geçerse memnun olurum.

Tek girmeye cesaretim yok.

27 Mayıs 1960 darbesinin Adana boyutlarını yazdım, bitirdim zannediyordum.

Fena yanılmışım.

Basın tarihimizin önemli gazetecilerinden Turhan Dilligil, Yassıada ve Balmumcu Garnizonu’nda 170 gün hapis yatmış.

1965/1969 arası Adalet Partisi Adana milletvekiliği yapmış.

Ardından 3 sene daha hapis yatmış.

Adalet gazetesini kurmuş.

Bu gazeteyi daha sonra Alaaddin Kaya’ya satmış.Gazetenin ismi Zaman Gazetesi olmuş.

Hepimizi ilgilendiren Biyografisini yazacağım.

Hatıratı okuyunca haberdar oldum.

Bir daha söylüyorum.

Adana tarihi anlaşılmadan, Türkiye tarihi anlaşılamaz.

Adana tarihini güncellemeye devam.

Fazla bilinmez ama Atatürk’e de Baba denirdi.

Hatta Atatürk’e çok yakın bir isim olan Falih Rıfkı Atay’ın “Babanız Atatürk” isimli bir kitabı da vardır.

Merhum Süleyman Demirel,isminden çok BABA sıfatıyla anıldı,halâ da öyledir.

Müslüm Gürses deyince de aklımıza ilk gelen ve yakıştırılan sıfat BABA’dır.

Üçününde çocuğu yoktu.

Babalık:
İçinde korku,karizma,güç,iktidar,şöhret,hayranlık ve türevleri bulunan bir şefkati,sevgiyi ve saygıyı barındırır.

2.Abdülhamid’in Dışişleri Bakanı Tevfik Paşa’ya dediği gibi;
“İyi bir hükümdarın görevi buyruklarına BABA’lık etmektir.
Padişahlar bakanlarının babasıdır.Bir baba evladını paylayacağı gibi,bir padişah da baba sıfatıyla kendilerini paylayabilir ve bazı kere bu paylama haksız da olabilir”.

Baba meselesini ,Anne meselesinden hayli ayrı değerlendirmekte fayda vardır.
Bir baba olarak böyle düşünüyorum. 

1/6