Çevre ve insan odaklı olmayan rantçı zihniyetin doğayı katlettiğini, katliamların da insanlığı tehdit ettiğini söyleyen Tanburoğlu. “İklim değişikliği ve çölleşmenin insanlığı bekleyen en büyük tehlikelerden biridir. Doğa, kendinden alınanları bir gün mutlaka geri alır. Sürdürülebilir yaşamı destekleyerek doğanın, yaşamın ve ekonominin bir arada olabileceğini anlamak zorundayız. Doğanın katledilmesi başta insan olmak üzere tüm canlıları tehdit ediyor. Doğayı, ranta kurban edemeyiz ” diye konuştu.
İNSANLIĞI BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE İKİM DEĞİŞİKLİĞİ
Birleşmiş Milletlerin çevre konusunda gerçekleştirdiği ilk önemli konferansın 1972 yılında toplandığını söyleyen Tanburoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “O tarihten bu yana konferansın başlama tarihi olan 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” olarak kutlanıyor. Nüfus artışı, değişen tüketim alışkanlıkları, kentleşme, kâr odaklı denetimden yoksun üretim ve sayısız etken sürdürülebilir gelişme, dengeli kalkınmanın önünde engel oluştururken beraberinde yer küremizi tehdit eden çevre sorunlarını da insanlığın gündemine taşıyor. İklim değişikliği, çölleşme, önlenemeyen kirlilik, insanlığın bugünü ve geleceğini tehdit eden en önemli sorun olarak karşımızda duruyor. Ülkemizde iklim değişikliği ile mücadele alanında ciddi bir çalışma yapılmamaktadır. Paris’teki 21. Taraflar Konferansında 195 ülkenin oybirliği ile 2015 tarihinde kabul edilen Paris Anlaşması, küresel iklim değişikliği ile mücadelede dönüm noktası olarak görülmektedir.
HER BEŞ ÇOCUKTAN BİRİ SU KITLIĞI TEHDİDİ ALTINDA
UNICEF’in yayınladığı bir analize göre dünya genelinde 450 milyonu çocuk olmak üzere yaklaşık 1,5 milyar insanın su kıtlığı tehdidi altında yaşadığını ortaya koyuyor. Bu her 5 çocuktan 1’inin günlük ihtiyaçlarını karşılayacak suya erişemediği anlamına gelir. Dünya genelinde her yıl 25 milyar ton verimli toprak erozyon sonucu yok oluyor, sadece 2023 yılında 12 milyon orman alanını çıkan yangınlarda yitirdik. Dünyada 2,7 milyar insan çölleşme tehdidi altında. 2050’de bu sayının dört milyara ulaşması bekleniyor. Çevre konusunda öne çıkan başlıklardan biri de plastik atıklar. Yapılan araştırmalar 1950-2023 yılları arasında dünya genelinde toplam 8 milyon 300 bin metrik ton plastik atık üretildiğini ortaya koyuyor. Küresel önlemler alınmadığı takdirde 2040 yılına gelindiğinde deniz ve karalarda kirlilik yaratan plastik atık miktarı 1 milyar 300 milyon tona ulaşacak, adeta plastik atıklardan oluşan yeni bir kıta yaratılacak. Rastgele attığımız plastik poşetin doğada bin yıl sonra tamamen yok olduğu düşünürsek nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olunduğumuzu görürüz. Bu kirlenme nedeniyle dünyadaki oksijenin yüzde 70’ini üreten okyanuslar plastik atık tehdidi altındadır. Her alanda hızla yoksullaşan, birikimlerimizi hızla tüketen Türkiye, AKP’nin 22 yıllık iktidarında yanlış çevre politikalarına ve ranta teslim edildi. Gün geçmiyor ki ülkenin farklı bir bölgesinden çevre felaketine ilişkin bir feryat yükselmesin. İnsanlar, ağacına, deresine, doğasına, geleceğine sahip çıkmak için direniyor, iktidar ise bu isyana sadece kulaklarını tıkıyor, gözlerini kapatıyor. Her alanda olduğu gibi çevre politikaları konusunda da yeni bir bakışa ve sorunları çözecek etkin politikalara ihtiyaç vardır. CHP iktidarında biriken sorunları hep birlikte çözeceğiz. Daha yaşanabilir bir çevrede, güzel günler göreceğiz.”