Bütün toplumların amacı iyi insan yetiştirmektir. Toplumu insanlar oluşturduğu için çekirdek ve özün sağlam olması esastır. Terbiye ailede verildiği için de özellikle anneler bu konuda hayati öneme haizdirler. Çocuk dünyayı tanımaya ilk önce yakın çevresi ve ailesinden başladığından sözümüzün dışında her davranışımız çocuk için terbiye olacaktır.
Terbiyeden özet olarak anladığımız, iyi davranıştır. İyi davranış, sözden daha etkili bir yöntem ve metottur. İyi davranışın tersi olan kötü davranış da yine çocuk için olumsuz algı ve terbiye olarak bilinçaltına yerleşeceği için özellikle çocuk okula başlayıncaya kadar geçen süre hayati öneme sahiptir. Bu süreçte aynı zaman da kişilikte oluşacağı için bu süre verimli bir şekilde değerlendirilmelidir. Kötü örnek ve model oluşturmamak için azami dikkat o çocuğun geleceğinin ötesinde toplumunda geleceğini yakından ilgilendirecektir.
Çocuk okula başladığında artık terbiye sürece büyük oranda tamamlanmış olacaktır. Okulda almış olduğu artık talimdir. Talimi ise doğru bilgi olarak anlamak faydalı olacaktır. Öğrenim hayatı boyunca her türlü bilginin ötesinde doğru bilgiyi elde etmek ve bunun farkında olmak çok değerlidir. Okula yeni başlayan çocuğun zihni boş olduğu için verilen her bilgiyi anında kapacaktır. Burada öğretmenlere büyük görev ve sorumluluk düşmektedir, bilginin ötesinde doğru bilgi ile çocuğu donatmak onu geleceğe hazır hale getirecektir. İçinde bulunduğumuz bilişim çağında bunu gerçekleştirmek çok mümkün olmasa da en azından duyarlı olmak gerekir. Çocuğu oyalamak için eline akıllı telefonları tutuşturmak en büyük yanlış olarak çevremizde rastladığımız davranışlardandır.
İyi davranış; yani terbiye, doğru bilgi; yani talim bir araya gelip, bir terkip oluşturduğunda ortaya edep çıkacaktır. Görüldüğü üzere çokça bahsedilen edebin ortaya çıkması bir sürecin sonucunda oluşmaktadır. Terbiye ve talim olmadan edebin ortaya çıkması söz konusu değildir. Edepten de salih ve sahih yol bunun yanında had bilme anlaşılmalıdır. İyi ve doğru davranışın yanında bunun sınırlarını bilmek bizlere edep olarak geri dönecektir. Haddini bilen kendini bilir, kendini bilen Rabbini bilir, Rabbini bilen de eşrefi mahlûkat olarak başka bir boyuta geçmiş demektir.
Sonuç olarak; kadim medeniyetimizde aklıselim, kalbi selim, zevki selim bir nesil yetiştirmek amaç olmalıdır. Bu üç selime ulaşmış kişi; ilmiyle, irfanıyla, nezaketiyle, belagatiyle, edebiyle, iyi davranışı, doğru bilgisi ve güzel huyu ile amacına ulaşmış demektir. Âlim ve arif olan bu kişi toplumu müreffeh bir seviyeye taşıyacaktır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın