Adana halkının insanlık tarihine mal olmuş sayısız dayanışma örnekleri vardır. Ancak bir tanesi var ki, dünya siyaset tarihine de örnek olmuştur.
Ufukta 2. Dünya Savaşı’nın kara bulutları dolaşırken, (1935 yılları) hava kuvvetlerini güçlendirmek ulusal bir göreve dönüşmüştü.
İşte o dönem “Sabri Gül” adında bir genç ortaya çıkmış, Türk Hava Kurumu Başkanı sıfatıyla, Adana halkına önderlik etmişti.
Onun çabası, başta çiftçilerimiz, diğer kurumlar ve Adana halkını ortak bir amaçta birleştirmiş ve on uçak satın alarak ordumuza bağışlanmasını sağlamıştır.
Cumhurbaşkanının bizzat takdirlerine mazhar bu gencin hayatını ve çalışmalarını yazmak benim neredeyse rüyalarıma giren bir hayalim olmuştu.
“Olmuştu” diyorum; Kitap geçtiğimiz ay bitti.
Kitabın son kontrollerini yaparken bir konu dikkatimi çekti.
Türk Hava Kurumu başta Kızılay olmak üzere Türkiye’nin en saygın kurumlarından biridir. Türk Hava Kurumu’nun tarihi, esasında Cumhuriyet’imizin de tarihidir.
2000’li yıllarda maalesef, bu güzide kurumda tamamen yönetim kaynaklı aksamalar oldu. Kurum, kamuoyunun zihninde önceliğini neredeyse kaybetti. Ülkemiz adına üzücü yıllar.
Fakat altı yıl önce kuruma Talat Özyürek başkanlığında bir yönetim geldi. Bazılarına göre, kurum öylesine yara almıştı ki, yeniden ayağa kalkması mümkün değildi.
Ancak öyle olmadı. Talat Bey, göreve başlamasından itibaren, bıkmadan usanmadan çalışmalara devam etti.
Bunu biliyorum. Çünkü ben de bu yönetimde aynı süre içinde Denetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptım ve hala devam ediyorum.
Yaptığı ilk iş, şehit ailelerini ziyaret etmek oldu. “Bu vatanı onlara borçluyuz…” diyerek aileleri ziyaret etti ve anne ve babalarının elini öptü. Kendilerine kurumun bir plaketini sundu.
O ailelerin hüzünlü mutlulukları gözlerimin önünden gitmedi.
Ardından, il ve ilçelerimizdeki okulları gezdi. Okul müdür ve yöneticilerine Türk Hava Kurumunu ve amaçlarını anlattı. Daha sonra okullarda Model Uçak kurslarını organize etti.
Malzemeleri THK karşılıyordu ve okuldaki çocukların, yüreğine bu ülkenin havacılığına hizmet etme duygularını yerleştirdi. Çocukların zihnine havacılık kavramını yerleştirdi. Onların amaçları arasına “pilot olmak” fikri de girmişti.
Çocukların gözlerindeki ışıltıya yüzlerce kez tanık oldum.
Kurum, kurban derileri ve bağışları konusunda Türkiye’deki bütün şubeleri geride bırakacak düzeye geldi.
Gönlü güzel insan hangi kuruma gelirse orayı güzelleştirir.
Elbette bunları Adana halkının ruhunda var olan dayanışma gücünden alıyordu.
Sabri Gül’de bu gücü Adana halkının o ulvi dayanışma gücünden alıyordu.
*
“Sabri Gül: Adana’nın Çelik Kanatları” kitabının son okumalarını yaparken, son bağlamda, aklımdan Talat Özyürek geçiyordu ve şunu düşündüm:
“Milli kurumlarımızın onurunu taşıyacak gönlü güzel insanlara ihtiyacı vardır. Görevini bilen, devraldığı mirasın sorumluluğu ile daha ileri adımlar atmayı hedef edinen insanlara…
Çünkü ancak bu tür insanlar, yaşadığı yere göre değil, taşıdığı yüreğe göre yaşar.
Ve bu insanlar yüzünden insanlık adım adım ilerler…