Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı hem sosyete hem de iş dünyasının bilinen simalarından. Suzan Sabancı, bankacı olmasının yanı sıra birçok uluslararası kuruluş, dernek ve vakıflarda da etkin rol alıyor. Aynı zaman da çok iyi bir müziksever, özel dersler alacak kadar bir dans tutkunu, önemli bir sanat koleksiyoneri ve tam bir spor aşığı. İşte bilinmeyen tüm yönleriyle Suzan Sabancı…
SUZAN SABANCI’YA GÖRE BAŞARI GETİREN 5 MADDE
Adını iş dünyasının çeşitli alanlarında duyurmayı başaran Suzan Sabancı, başarının formülünü, “Yaptığınız işi severek yapmak, takım arkadaşlarınızla ahenkli çalışmak ve zamanınızı iyi yönetebilmek bence başarılı olmada çok önemli. İş hayatında bence tutku ve disiplin de başarı için olmazsa olmaz” diyerek 5 maddede açıkladı.
“SPOR VE MÜZİK BENİ YOĞUN TEMPODA RAHATLATIYOR”
Bankacılığı stresli bir meslek olarak görmediğini söyleyen Suzan Sabancı, “Ben genelde her zaman her konunun bir çözü- mü olduğuna inanan bir insanım. Yaptığınız işi iyi biliyorsanız ve iyi bir takımınız varsa, önünüze ne gelirse gelsin bir çözüm bulursunuz. Önemli olan bir sorun çıktığı an, her paydaşın kazanabileceği, herkes için uygun ve doğru olan bir çözümü mümkün olduğunca yaratabilmek. Bugüne kadar çalışma arkadaşlarımla pek çok konunun üstesinden disiplinle, tutku ve ahenkle geldik. Bankacılık elbette yoğun tempolu bir iş. Ancak hem spor yapmak hem müzik dinlemek beni bu yoğun tempoda rahatlıyor ve dinamik tutuyor” ifadelerini kullandı.
GÜLER SABANCI GİBİ ŞARAP ÜRETMEK İSTİYOR
Suzan Sabancı, tıpkı Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı gibi şarap üreticiliği yapmak istiyor.
Hepimizin bildiği gibi Güler Sabancı, Türkiye’nin ilk butik şaraplarından Gülor markasını yaratmıştı. Bankacılığı severek yaptığını söyleyen Suzan Sabancı da, ilerde yapmayı hayal ettiği işin şarap üretmek olduğunu şu sözlerle itiraf etti:
“Hiç pişmanlık duymadım ve mesleğimi her zaman çok severek yaptım. Benim başladığım dönemden bugüne bankacılık sektörü çok gelişti. Bu değişimin parçası olmak ve içerisinde yer almak bana çok büyük bir heyecan verdi. Şu anda çok şapkam var, açıkçası otelcilik gibi bir girişimi düşünmüyorum. Vakit bulabilir miyim, emin değilim. Ancak bir gün iş yüküm azalırsa, işler hafiflerse, ufak bir şarap bağı alıp şarap üretmeyi çok isterdim.”
SUZAN SABANCI’YA GÖRE GİRİŞİMCİLERE DESTEK ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI SAĞLAR
Cankurt’un sorduğu, “Bu kadar önemli bir göreviniz olmasına rağmen gençlere ve girişimcilere destek olmak için de büyük çaba gösteriyorsunuz, bu konudaki çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz, gençleri ve girişimcileri neden bu kadar çok önemsiyorsunuz?” sorusunu Sabancı, “Girişimci bir ailenin ferdiyim. Rahmetli dedem hiç yoktan sanayi ve finans iş kolları geliştirerek aileye devretmiş. Onun ardından beş oğlu da çok aktif bir şekilde çalışarak bütün bu iş kollarını büyütmüş. Üçüncü nesil olarak bu önemli görevleri biz devraldık. Dolayısıyla aile kültüründe girişimciliği çok önemli görüyorum. Gençleri ve girişimcileri her konu desteklemekten hoşlanıyorum, heyecan duyuyorum. Ben her zaman yeni projelerde yeni fikirlerden, üretmekten heyecan duyan bir kişi oldum. Girişimcilik hiç o kadar kolay değil. Kişinin kendine güveni lazım, başarısızlıktan korkmaması lazım. Böyle insanları bulup ne kadar desteklersek, ülkemize ekonomik ve sosyal olarak o kadar katkıda bulunabiliriz. Buna inanıyorum.” diyerek yanıt verdi.
TÜRK DİZİ VE FİLM SEKTÖRÜNÜN BAŞARISI İÇİN GALA DÜZENLEYECEK
Amerikan Türk Cemiyeti Eş Başkanı olan Suzan Sabancı, “Amerikan Türk Cemiyeti olarak en önemli görevimiz Türkiye'nin başarılarını ve potansiyelini yurt dışında etkin bir şekilde anlatabilmek. Bu amaçla önemli organizasyonlara imza atıyoruz. Bu sene Türk film ve dizilerinin uluslararası başarılarını kutlayacağız. Dünyaca ünlü sanatçılar ve yapım şirketleri galamızda olacak. Geçen sene Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını büyük bir coşkuyla kutladık. Ondan önce ise başarılı Türk girişimcileri onurlandırdık. Bunun yanı sıra önemli burs programlarımızla yetenekli gençlerimizi destekliyoruz. Cemiyetin yerelden evrensele uzanan bir köprü olmasını ve ikili ilişkilere önemli katkılarda bulunmasını hedefliyoruz” diyerek gala müjdesini duyurdu.
SANAT İLE HAMİT BELLİ TANIŞTIRDI
Sanat dünyasına nasıl adım attığını açıklayan Sabancı:
“Ben 1989 yılında Akbank'a geçtiğimde ilk olarak Hamit Belli’yle çalıştım. Kendisi sanat düşkünüydü ve büyük önem verirdi. Ben de çağdaş sanatı o zamandan beri destekler oldum. Gürol Sözen sanat danışmanımızdı. Beni pek çok sanatçıyla tanıştırırdı, ben de bu vesileyle sanat dün yasının içine iyice girdim. Başarılı bir ekonomik ve finansal performans tek başına bir ülkenin refahının, gelişmişliğinin ve medeniyetin bir göstergesi değil. Bunun yanında, kültür ve sanat alanındaki atılımlar da çok büyük önem taşıyor. Kültür ve sanatın bir toplumun geleceğe bırakacağı en önemli miras olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden sanatı desteklemeyi çok önemsiyoruz. Akbank Sanat bizim için çok önemli. Yılda 700'ün üzerinde etkinlik gerçekleştiren bir kurumdan bahsediyoruz. Akbank Caz Festivali'nden Akbank Kısa Film Festivali'ne bütün et kinliklerimizle sanatseverlerle olmayı sür düreceğiz. Aynı zamanda Contemporary İstanbul ve Sabancı Müzesi iş birliklerimiz de yine önemli sanat faaliyetlerimizden”
Çağdaş sanatı çok sevdiğini söyleyen Sabancı, “Dansı çok severim. Çok eskiden Sait Sökmen’le stüdyosunda dans dersleri aldım. Rumba, salsa, tango ve vals dersleri... Sonra New York'ta çocuklar için çok vakit geçirdiğim bir dönemde oradaki dans stüdyolarında Latin dans dersleri almaya devam ettim. Bana göre dans en keyifli spor. Hatta en keyifli kardiyo” ifadelerini kullandı.
AYNI ZAMANDA RADYO PROGRAMI YAPAN SABANCI’NIN HOBİSİ MÜZİK, FOBİSİ KLOSTROFOBİ
“Son olarak, kendinizle ilgili bilmediğimiz bir yönünüzü, bir alışkanlığınızı, bir hobinizi veya bir fobinizi bizimle paylaşmanızı istesem ne derseniz?” sorusuna Sabancı, “Spor dışında müzik dinlemeyi çok seviyorum. Spotify muazzam bir kalite getirdi hayatımıza, sporda yürüyüşte her yerde müzik dinliyorum. Kendime ve arkadaşlarıma playlist'ler yapıyorum. Hatta yakın zamanda Kiss FM'de bir seri programım başladı. Radyo sahibi üniversiteden çok sevdiğim arkadaşım bana "Senin çok iyi müzik zevkin var, herkes keyif alıyor, neden bu zevkini paylaşmıyor- sun, bizim radyoda çalar mısın" deyince ben de "neden olmasın?" diyerek yola çıktık. Çok heyecanlıyım ve dinleyicilerden gelen güzel geri bildirimler beni çok mutlu ediyor. Fobi olarak; bende biraz klostrofobi var, karanlık ve kapalı yerlerden huzursuz oluyorum.”