Sosyolojik Bakış Açısı ile Otopark Sorunu

Erol Aydın

              Arabası olan herkesin ortak sorunu otopark, giderek sosyolojik bir vaka olarak gündem oluşturmaktadır. Şehir planlaması ve imar açısından sürekli rantın gözetilir olması sonucunda ihmal edilen otopark, sıkıntı oluşturmaya devam ediyor. Yollar ve sokakların sabit, araçların sürekli arttığı şehirlerde problem sosyal boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.

              Yasalara göre kaldırım ve yollar kamuya aittir. Yani buralardan herkes eşit bir şekilde istifade eder. Fakat uygulama da durum hiç de öyle değildir. Kapımın önü, dükkânımın önü denilerek bu alanlar adeta gasp edilmektedir. Bunun tek istisnası belediyeye işgaliye vergisi öderseniz o alanları babanızın çiftliği gibi kullanabilirsiniz. Bunun dışında çeşitli engeller koyarak buraları kapatamazsınız. Bunu yapmanız kabahatler ve karayolları kanununa göre suç teşkil edeceği için gerekli cezayı müeyyideye muhatap olursunuz. Bunu ya vatandaş bilmiyor ya da insanlarla uğraşmak istemediği için “eyvallah” diyerek mesele geçiştirilse de kanun hükmü oldukça açıktır.

              Burada sürücülere de önemli görevler düşmektedir. Uygun park etmedikleri için başkalarını zor duruma sokuyorlar veya meselenin kangren olmasına katkı sunuyorlar. Ayrıca kul hakkına da girmiş olsalar da bu konu çok ilgi alanlarına girmediği için bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Bu insan tiplerini sosyolojik olarak incelediğimiz zaman karşımıza üç farklı profil çıkmaktadır.

  1. SAF VE RAHAT İNSANLAR: Bu tipler iyi niyetli ve içinde kötülük olmadığı için düşünemedikleri için araçlarını gelişigüzel park ediyorlar. Gizli ajandaları, kinleri, nefretleri ve nemelazımcılıkları olmadığı gibi kimsenin aleyhinde de bir şey düşünmüyorlar. Tek kusurları düşünemiyor olmaları bu yüzden bu tür insanlara işleyişi bozsalar da tahammül edilebilir.
  2. BENCİL VE EGOİST İNSANLAR: Bu tip insanlar sadece kendilerini düşündükleri için bu tutumlarını trafikte de devam ettiriyorlar. Otopark konusunda oldukça rahatlar, kendileri yer bulduğunda başkasını düşünmek akıllarının ucundan bile geçmiyor. İcabında üç kişilik yeri işgal ettikleri gibi başkalarını da zora düşürmek zerre umurlarında olmuyor.
  3. “İNSAN” OLAN İNSANLAR: Bu tiplerin hayatı düzen ve disiplin üzerine kurulduğu için her konuda kurallar ne ise ona harfiyen uyuyorlar. Arabaya biner binmez emniyet kemerini takarlar, trafikte kendilerinden başka araç olmasa da sinyal verirler, park ederken nizami olarak park ederek başkalarının da hayatını kolaylaştırırlar. Bu tiplerin yüzsuyu hürmetine hayat biraz daha kolaylaşmaktadır.

Sonuç olarak; bizim aslında otopark değil “insan” sorunumuz var. İnsanı düzelttiğimizde her sorun gibi otopark sorunu da kendiliğinden hallolmuş olacaktır. Aracının önüne ve arkasına başkası yanaşması diye ortalayanlar; masa, sandalye, tabure, saksı, bariyer ile yer tutanlar olduğu sürece bu konuda alacağımız mesafe olmayacaktır. Bütün bunları yazmak belki problemleri ortadan kaldırmasa da bu konuda mustarip olan insanların hislerine tercüman olarak en azından “emri bil maruf” açısından safımızı belli etmiş olacağız ki bu da az şey değildir.

Esenlik dileklerimle,

Erol Aydın