Bir süredir kendisine imza veren delegelerin çeşitli baskılara maruz kaldığını anlatan ve delegelerin “aş ve iş ile terbiye edilmek istendiğini” vurgulayan Kılınç, bu duruma daha fazla müsade etmemek için hiçbir pazarlık yapmadan adaylıktan çekildiklerini açıkladı.
Kılınç Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında şu ifadelere yer verdi:
“Eleştirimiz somut herhangi bir şahsa, makama, kuruma karşı değildir, bir anlayışı ve yaklaşımı eleştiriyoruz. Meseleleri kişiler ekseninde tartışmanın hem bize hem de muhataplarımıza bir şey kazandırmayacağını da tarih ve siyaset karşısındaki sorumluluğumuz net bir şekilde göstermektedir. Türkiye’yi demokratikleştirmenin, hukuk devletini yeniden inşa etmenin, Cumhuriyeti bugünün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden kurmanın yolu AKP’ye benzemek, onun diline özenmek ve onun parti içi hayatta uyguladığı dayatmacı yol ve yöntemlere özenmekten geçmez. Siyaset mutabakatı, uzlaşmayı dışlamaz, ancak bu yöntem bir dayatmaya dönüştüğünde parti içindeki canlı hayatı soldurur, demokratik iç hayatı zehirler. Bugün yaşanılanlar bunun kanıtlarıyla doludur. Partililerin delege olmak için göstermiş oldukları heyecan tek aday dayatmasının olduğu her kongrede bir ilgisizliğe dönüşmüş, katılım azalmış ve Türkiye’nin temel meseleleri tartışılmadan, iktidar olma coşkusundan uzak kongreler yapılmıştır. Ankara, İzmir ve pekçok yerde kongreler bu şekilde gerçekleşmiştir. Partilinin, delegenin farklı seçenekler arasında tercih yapma hakkı sınırlanmış, parti içi demokratik hayatın göstergesi olan çarşaf liste yerine emrivaki ile blok liste dayatması yapılmıştır. Tüzüğümüze göre aslolan çarşaf liste iken pekçok yerde geleneğimizde olmadığı halde delegeler parti binalarına çağrılıp, önlerine imza föyleri konularak blok liste ve tek bir aday lehine imza toplamak örgütleri parti içindeki demokratik yaşamı ortadan kaldırmanın suç ortağı haline getirmiştir. Hâlbuki partimizi nasıl yerelde örgütler iktidara taşıdı ise yapılacak bir erken genel seçimde de yine örgütlerin iradesi bunu başaracaktır. Bizler İlçe Başkanları’mızın, delegelerimizin bütün bu yaşanılanlardan derin bir mahcubiyet duyduğunu biliyoruz. İktidar olmak adına ve üyelerimizin haklı beklentilerini karşılamak için böyle bir vebalin altına girdiklerinin de farkındayız. Ancak bizlerde tarihimizden ve siyasi birikimimizden aldığımız cesaretle bunu kabul etmediğimizi haykırıyoruz. Elbette bu tartışmayı yoldaşça ve yol arkadaşlığı hukukunun sorumluluğu içinde yapıyoruz.
Bir grup ve Türkiye sol tarihinin sorumluluğunu almış kuşaklar olarak çıktığımız bu yolda partimizin önüne yeni iddialar ve hedefler koyduk. Hiçbir makam ve yerden icazet almadan çıktığımız bu yolda kendimizi topluma adayarak, aşağıdan bir mücadele yürütmenin imkânlarını aradık. Siyasetin okuyarak, tartışarak, emek ve yaşam alanlarını esas alarak yapılması gerektiğine inanıyoruz. Siyasetin bir iddia işi ve asıl olarak da toplumu dönüştürme faaliyeti olduğunun bilinciyle davranıyoruz.
Geldiğimiz noktada adaylığımızla ilgili spekülasyonlara da son veriyoruz. Hiçbir pazarlığa girmeden, siyasal geleceğimize ilişkin hiçbir yerden vaat almadan sadece parti içindeki gerginliğin bir tarafı olmak istemediğimiz için adaylıktan vazgeçiyoruz. İlçe Başkanları’mızın bizi fazla zorlamayın, ‘’ yüreğimiz sizinle ‘’ söylemlerine kulak vererek, partililerimizin ‘’ kabine girdiğimde oyum sizin ‘’ açıklamalarının samimi olduğunu bilerek ve onları daha fazla yıpratmamak için çekiliyoruz. Bize imza veren delegenin aş ve işle terbiye edilmesini kabul etmediğimiz için adaylıktan çekiliyoruz. İradesi zorlanan, hırpalanan delegenin yaşadığı zorlukları bilerek çekiliyoruz. Ancak mücadeleden vazgeçmiyoruz. İddiamız ve kararlılığımız devam edecektir. Ne olduğumuzdan ve nereye geldiğimizden de daha önemli olan uğrunda mücadele verdiğimiz insanların vicdanında nerede olduğumuzdur. Onların vicdanına yerleşmişsek, başka bir siyasetin imkânlarını gösterebilmişsek bunun onuru bize yetecektir.“
adananediyor.com