Doğu Akdeniz’de hakkımız olan ve yapmakta olduğumuz faaliyetlerimizden rahatsızlık duyan Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan ve destekçileri Fransa ve Almanya olunca, aklıma tarihte yaşanmış bir olay geldi, yazmak istedim.
XVIII. Yüzyılın başlarıydı, Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında ise Fransızlar yaşıyordu.
Fransızlar her sene nehrin Alman tarafına geçip, Almanların yetiştirdiği mahsulün tamamını toplayıp, gasp edip götürüyorlardı.
O sıralar birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise bu duruma ses çıkaramıyordu.
Sürekli bu zorbalığı yaşamak zorunda kalınca da çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıp, imdat istemekte bulmuşlardı.
Almanların mektubu şöyleydi;
"Fransızlar her sene bize zulüm ediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslâmiyet’in de halifesisiniz.
Bizi bu zulümden kurtarın, asker gönderin, ürünlerimizi en azından bu sene olsun toplama imkânı verin."
Osmanlı Sultanı, imparatorluğun zor zamanlar yaşadığı bir döneme denk gelen yardım isteğini incelemiş ve asker göndermeyi uygun görmemişti.
Çözüm olarak sadece Yeniçeri elbisesi göndermeyi yeterli bulmuş ve cevap olarak yazdığı mektupla beraber Yeniçeri Asker elbisesi dolu üç tane çuval göndermişti.
Mektup şöyledir;
"Fransızlar korkak adamlardır, onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetlerini görmeleri yeterli olacaktır.
Çuval içindeki Osmanlı Askeri elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerinde dolaştırın. Karşıdan gören Fransızlar için bu yeterli olacaktır."
Almanlar, hasat zamanı büyük bir heyecanla Yeniçeri kıyafetlerini giyip nehir kıyısında dolaşmaya başlamışlardı. Ertesi gün, nehrin karşısından gelen haber Almanların sevinç çığlıkları atmalarına sebep olmuştu.
Osmanlı İmparatorluğundan yardım geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terk ederek iç kısımlara doğru kaçmaya başlamışlar, Almanlar ise mahsüllerini rahatça toplamış ve Fransızlardan gördükleri zulüm artık sona ermişti.
Bu olay, Mülheim şehrinde yaşayan Almanların gönlünde taht kurmuş, giydikleri Yeniçeri kıyafetlerini daha sonra Mülheim’a bağlı Karlsruhe müzesinde sergilemişlerdi. Şehrin en yüksek tepesine ise Osmanlı Bayrağı dikmişlerdi. Halen her yıl bu olayın yıldönümünde, şehirde karnaval düzenleyip Fransızlardan kurtuldukları günü kutlarlar.
Yaşadığımız şu günlerde görüyoruz ki, Almanya ve Fransa Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’ın peşine düşmüş, tarih boyunca hep olduğu gibi Türk düşmanlığı yapmak yoluna girmiş, Doğu Akdeniz’de hakkımız olan, yapmakta olduğumuz faaliyetlerimizden dolayı kendilerince gözdağı vermeye çalışmaktadırlar.
Kimse unutmamalıdır ki biz Türk’ler, tarih boyunca mağdurun yanında olmuş ve tüm dünyaya adalet dağıtmış bir milletin çocuklarıyız.
Merkel Teyze’yi ve saygısız Macron’u, Almanya’nın Mülheim’a bağlı Karlsruhe müzesini gezmeye ve bu yaşanmış olayı hatırlamaya, her yıl düzenlenen karnavala katılmaya davet ediyorum.
Yurtta Sulh, Cihanda Sulh (M. Kemal ATATÜRK)