Şem’i Molla

Hacı Hüseyin Kılınç

Bu toprakların kadim sorunu Şem’i Molla’ların çokluğu, her devrin adamı olmayı becerenlerin bolluğudur. İktidarlar, nüfuz sahipleri değişir, ancak onlar hiç değişmez. Her gelene ayak uydurmasını, kendilerini vazgeçilmez kılmayı bir yolunu bulup becerirler. Yeni gelenlerde bildik nedenlerle bu tür adamlarla çalışmayı tercih eder. Etrafınıza bakın böyle tonla adam görürsünüz siyaset de, belediyeler de şurda burda....  Ortak vasıfları uyanık olmak, sivrilmemek ve alçalmaktan yüksünmemektir. Sahiplerini yüceltirken kendilerini sürekli küçültmeyi iyi becerirler. Koltuğun verdiği güçle kendinden geçenlerde etraflarını Şem’i Molla’larla donatmak bir süre sonra tedavisi zor bir hastalığa dönüşür. O tiplere alıştıkları için herkesin de öyle olduğunu zannetmeye başlarlar. 

Bu karmaşada kendine bir soytarılık mevkii bulamayanlar da mızmızlanır, bağırır çağırır sadece. Halbuki Şem’i Molla’lar parsayı çoktan toplamaya başlamıştır bile. Yahya Kemal Siyasi Hikayeler kitabında bu örnek üzerinden Osmanlı’nın çöküşünü hicveder. Bir bölümle bitirelim; çünkü “ devlet uysal ve uslu bendeler isterken “ tüm muktedirler için geçerlidir aslında bu kelam. 

“ Bu çeşit mahluklar devrin en pençeli adamlarını, hükümlerini her an ve derhal yürütenlerini sezerler ve yalnız onlara bağlanırlar lakin bağlandıkları kimseler -bu devlette adet olduğu gibi- ikbalden düşer, idam olunur yahut nefyedilirse vakit kaybetmeksizin hemen yerine geçen kudret sahiplerine, bazan ilk efendilerini mahvederlerin hizmetine girerler, aynı sadakati gösterirler ve onların emniyetine mazhar olurlar. “