Bu yaz tatili için yaptığım kitap okuma planımda;
Aslı T.Kızmaz'ın "Benden Ne Olur"
Arda Erel'in "Aman Kendine İyi Bak"
J.K Rowlıng'in "Güzel Bir Hayata"
Osho'nun "Hayata Aşk Mektupları"
Hector Garcia ve Francesc Mıralles'in "Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırları"
Guy Finley'in "Vaz Geçebilmek"
Dale Carnegıe'nin"Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak" ve nihayet,
Dr. David Perlmutter'in "Tahıl Beyin Yaşam Planı" kitaplarını okuyunca neyi düşündüm biliyor musunuz? Anne ve babaların doğacak çocuklarını seçme şansı yok. Doğan çocuklarında anne ve babalarını seçme şansı yok. Aynı şekilde akrabalarımızı da seçme şansımız yok. Bu gerçeklere göre anneye, babaya, akrabalara huyuyla suyuyla benzeme şansı son araştırmalara göre yaklaşık yüzde otuz. Ama bunun ötesinde yaşam boyu her şeyimizi seçiyoruz. Oyuncaklarımızı, arkadaşlarımızı, yeme ve içeceklerimizi, giysilerimizi, okulumuzu, mesleğimizi ve hayat arkadaşımızı, çalışma ve oturma yerimizi.
Daha neler neler... Ama hep seçiyoruz. Sizde şöyle bir oturup düşünün. Seçiyor muyuz, seçmiyor muyuz? O halde sorun, Nasıl seçiyoruz? Seçmesini biliyor muyuz? Çünkü gerekeni seçmemiz için önce kendimizi tanımamız lazım. Bilgimiz, becerimiz, yetkinliğimiz ne? Sonra seçeceğimiz şeyleri çok iyi bilmemiz tanımamız lazım. Bunları birbirleriyle karşılaştırıp uygunluğuna bakmamız gerek. İşte o zaman ''kendimize iyi bakabiliriz'' "Benden Ne Olur'' diyebiliriz.' Güzel bir hayata'' yelken açabiliriz.'' Hayata aşk mektupları’ ‘yazabiliriz. "Uzun ve mutlu yaşam sırları''nı uygulayabiliriz. Üzüntüyü bırakıp yaşamaya bakabiliriz. Tabii bunların hepsini yapabilmemiz için ‘Tahıl Beyin-Yaşam Planı’nı uygulamak gerek. Çünkü bağırsaklarımızdaki mikrobiyotalar (bakteriler) bunu arzuluyor. Onları mutlu edersek onlarda bizi mutlu ediyor. Bunun tek yolu onların hangi yiyecek ve içecekleri tercih ettiğini bilmek. Bunun içinde bilgili olmamız gerek. Yani okumak öğrenmek, gezmek tozmak, deneyim sahibi olmak, yetkinliğimizi artırmak. Yaşamımız boyunca bunları uygulamak ve güncelleştirmek. Demek ki hayatımızın yüzde yetmişi tesadüf değil. Bizim kendimize en uygununu seçmemize ve uygulamamıza bağlı. Ekosistem içerisinde yaşıyoruz ve karşılıklı etkileşiyoruz. Şimdi kendimize mertçe soralım mı?
Kaçımız böyle yaşıyoruz?
Saldık çayıra Mevla'm kayıra... Artık böyle yaşamak bize yakışmıyor. Yakışmamalı.
Hani biz gelecek nesillerin bekçileri, sorumluları idik. Gelecek nesil böylemi kalacak? Veya gerekeni yapmalı ve yaptırmalı mıyız? Neye karar verdim biliyor musunuz?
Hayat ne kadar zormuş. İyi ki kısa. Bu yazdıklarımı hep okuyarak öğrendim. Okumak ne güzel şeymiş. Bilinçli yaşayana ve gelecek nesillerin yetişmesinde sorumluluk duyanlara. Tüm bu yaz kitapları, bana bu satırları yazmamı sağladı. Peki, kendim adına nemi öğrendim? Ne yaparsak ne olursak olalım her şeyden önce alt yapımızın iyi olmasını. Kendimizi takip etmemizi. Nasıl mı? Ne zaman yatıyorum? Ne zaman kalkıyorum? Ne giyiyorum? Ne yiyip içiyorum? Neredeyim? Ne iş yapıyorum? Kiminleyim? Tüm bu soruları kendime soruyor ne haldeyim diye değerlendiriyorum. Sorun olduğunda da yukarda ki kitaplardan öğrendiğim bilgilere başvuruyorum. Çünkü anladım ki anne babalarımız günahı ve sevabı ile ancak yaşam biçimimizin yüzde otuzundan sorumlu. Ama biz yüzde yetmişinden sorumluyuz. Hadi bakalım bundan sonra ne yapacağız???
Prof. Dr. Atabay DÜZENLİ
Doğa ve Yaşam Bilimci
atabayduzenli@gmail.com