28 Şubat sürecinde uygulanan anti demokratik baskılar, İslam sembollerine ve değerlerine karşıtlık, çoğu büyük kentlere göç eden veya etmekte olan dindar ahaliyi tahmin edilenin ötesinde rahatsız etmişti. Refahyol hükümetinin çeşitli algı oyunlarıyla yıkılması, başörtülü kızların üniversitelere alınmaması, Fadime Şahin, Ali Kalkancı senaryolarıyla oynanan tiyatrolar, dindar kesimlerde büyük kırgınlık ve kızgınlıkla karşılanmıştı.
Elbette bunun halk nezdinde bir karşılığı olacaktı ve oldu. Halk; 3 kasım 2002 seçimlerinde, İslami kadrolarla, üzeri örtülü bile olsa İslami söylemlerle meydana çıkan, Ak Partiye büyük teveccüh göstererek tek başına iktidar şansı verdi.
Ak Parti’nin, İlk 10 yılda aldığı mesafe, AB 'ye uyum çabaları ile milletimize büyük umutlar vermişti. Sonrasında başlayan; Suriye savaşına dahil olma, çoğu acil olmayan müteahhitlik ihaleleri, israfın, gösterişin hakim olması, hukukun, atamalardaki liyakatin zayıflaması, faydadan ziyade zarar veren özelleştirmeler, dışarıdan yatırımcı getirebilme yerine yüksek faizli borç almalar, muhafazakar camianın en büyük şikâyeti olan eğitim sisteminin, bina yapmak dışında ciddi bir dönüşümünün olmaması, gün geçtikçe çoğalan, ancak etkisi olmayan üniversiteler, diyanetin siyasallaşması ,Ak partiye oy vermiş kitleleri derinden sarsıyordu
Neredeyse muhafazakâr insanların günümüzde en çok konuştuğu, mesajlaştığı konu yaşanan bu deformasyondu.
İşte siyasal İslam kavramı en çok ta bu dönemlerde kullanılan kavramların başında gelmeye başlamıştı.
Siyasal İslamcılık Nedir?
Peygamberimizin siyasal yönetim deneyimlerini araştırıp; günümüze uyarlayıp; yönetimde mutlak adaleti, insan kaynakları yönetiminde koşulsuz liyakati, halkın gelişimini ve refahını hedefleyen, israf ve gösterişten uzak, zulme, dince haram sayılan işlere mesafeli politikalar üreten sistemdir.
Bu kutlu çabayı samimiyet ve ihlasla, adanmışlıkla sürdüren kişilere de siyasal İslamcı denir.
Bu çabalar samimiyetten uzaklaşılırsa, siz ne derseniz deyin yaşanan dinî algı ve dindarlar halkın gözünde, olumsuz olarak nitelendirilir. Maalesef ilk dönemlerin samimi çabalarından sonraki metal yorgunluğu, yanlış insanlar, ihtiraslar, yanlış politikalar sayesinde bizde de durum bu şekle dönüştü. Dünyevilik hakim unsur olarak öne çıktı
Hak din olan İslâm, eksiksiz ve mükemmeldir. Kurucusu, koruyucusu Allah'tır. Hata ve yanlış, dinden değil, uygulayanların Zâaflarındandır!
İslamcılık: Kur’an ve Sünnete dönüşü, içtihat kapısının açılmasını, cihat ruhunu uyandırmasını, Müslüman ülkelerin sömürge zihniyetinden kurtulmasını ve İslam'ın yanlış tarihsel tortulardan arındırılmasını savunan, Kuran ruhuna yönelmenin modern isimlendirilmesidir, aslında.
Doğru isimlendirme MÜSLÜMANLIKTIR.
Zaten Rabbimiz Fussilet süresinde bunu açıkça belirtmiş:
"Allah'a çağırandan ve iyi işlerde bulunandan ve şüphe yok ki ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kimdir ki? "
Ancak "İslamcı", "siyasal İslamcı”, Millî Görüşçü, beyaz Müslüman, tarikatçı, direniş eksenine mensup, Sünni, Alevi... Gibi nitelemeler toplumda bolca kullanılıyor.
Bırakalım kim kendini nasıl tanımlamak istiyorsa öyle tanımlasın. Ancak unutulmamalıdır ki İslam'ın özgün bir yönetim anlayışı vardır. Bunları sadece başlık olarak saymak bile yeterlidir.
Yönetsel olarak İslamin 5 şartı:
1- ADALET; Adalet yoksa İslam’ın yönetim anlayışı yok hükmündedir.
2- EMANET; Devleti yönetenler güvenilir olmak zorundadır.
3- EHLİYET; Liyakat esaslı insan kaynakları yönetimi
4- MASLAHAT; Kamu yararının öncelemesi
5- MEŞVERET; İşleri uzmanlarla istişare ile yapmak.
İslam iddiası olan, bunu yaşamı, hedefleri ve projeleri ile ortaya sürenler kendilerini nasıl isimlendirirlerse isimlendirsinler, başarılı olurlarsa, dini yaşama olumlu katkı koyabilirler.
Bu, hem seçimi hem de Allah'ın rızasını kazanma sonucunu getirir.
Çocuk tacizi özelinde, cemaatler, kurslar...
Din, takım tutar gibi tutulmaz, yaşanır. Ortada vahim, yüz kızartıcı bir olay var. İhbar eden, Kuran Hafızı, dindar bir kadın. Biraz empati yapmayı deneyin.
Din zaten mükemmeldir, koruyucusu Allah'tır. Tepki Allah’a, dinine veya İslam değerlerine değil, çirkin, vicdanları kanatan olaya.
Ancak; Çocuk istismarı ne kadar yanlışsa bu çirkin olay bahane edilerek, Allah'ın aziz dini İSLAM ve değerlerine saldırmak, kin kusmak ta yanlıştır.