Ressam Çevirgen: "Sanatı çocukluktan itibaren her bireye aşılamalıyız"

Soyut resimleri ile tanınan Ressam Safter Çevirgen, sanatın gelişiminin, sanatı çocukluktan itibaren her bireye aşılanmasıyla mümkün olacağını söyledi.

Çevirgen, bir duygunun, tasarımın, güzelliğin dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümüne sanat denildiğini ifade ederek, “Üretmek esaslı çalışmaların yöntemini belirleyen unsur sanattır.

Sanatın tanımına karşılık farklı anlayışların, görüşlerin ileri sürülmesi; sanatı icra edenlerin sanat adına veya sanat olarak algıladıkları, hissettikleri, yaşadıkları, icra ettikleri farklı düşünceler sebebiyledir.

Sanatın teknik tanımına karşılık farklı anlayışların, görüşlerin ileri sürülmesi; sanatı icra edenlerin sanat adına veya sanat olarak algıladıkları, hissettikleri, yaşadıkları, icra ettikleri farklı düşünceler sebebiyledir.

Yorum ve disiplinler farklı da olsa çizgi hep sanata doğru yönelir, sanatla buluşmak zorundadır, diye düşünüyorum. Dolayısıyla sanat adına ortak bir tanım yapmak neredeyse imkansız, karmaşa oluşturmasına şaşırmamak gerekir.

Sanatta duygular esastır, dizelerle yapıldığında şiir, notalarla yapıldığında müzik, yontularla yapıldığında heykel, desen ve boyalarla ise resim olur” dedi.
Gözleme dayalı olarak sanatçının ilk önce toplumdan beslendiğini, kendi içinde yorumlayıp halka sunduğunu kaydeden Çevirgen, şunları söyledi:
“Sanatı içinizde yoğunlaştırmak zorundasınız, ancak bu şekilde sunum yapılabilir, dolayısıyla içinizde çok dirayetli bir benlik bulunmalı. Duygusallığın ve dışavurumun ölçülerini belirlemek yıpratıcı olabiliyor.

Bir işi öğrenirseniz o işin işçisi olursunuz, eğer aklınızdan bir şey katarsanız o işin ustası olursunuz, ama duygularınızla bir şey katarsanız sanatçısı olursunuz.

Üretim için sürekli aç kalmak zorundasınız, açlık derken merak ve araştırmayı ele alıyorum, doygunluk üretkenliğin en büyük düşmanıdır. Asla zirve diye bir yer yoktur sanatta.”
Ressam Safter Çevirgen, sanatçının farkındalık ve idrak duygularının üst noktada olması gerektiğine inandığını vurgulayarak, “Sanatçı bir avcı gibi her ayrıntıyı görebilmeli ve zihninde oluşan işareti çok iyi yorumlayabilmeli diye düşüyorum.

Üretkenlik çok özel meziyet ve bunun her sanat dalında geçerli olduğuna inanıyorum.

Biraz inatçı biraz da sorgulamacı olmak gerekiyor. Sanatçı izlenimlerini biriktirir, yorumlar, yoğunlaştırıp halka sunar, halka sunduğu eserler aslında halkın kendisidir. Farkındalık biraz acı vericidir, yalnızlaşmak, anlaşılamamak gibi riskler barındırır” şeklinde konuştu.
 

KÜLTÜR SANAT Haberleri

Yılmaz Güney'e ait olduğu yıllar sonra anlaşılan öykü gün yüzüne çıkarıldı
Başkan Altıok: “Yüzlerce yıllık tarihi mirasıyla herkesi Yumurtalık’a bekliyoruz”
Adana Mimarlık Festivali başladı
Mersin Kitap Fuarı’nın Ardından
Dr. Gökhan Gündoğdu müzesinde tarihi akşam