Ressam Safter Çevirgen, sanatın, dünyanın dengesi olduğunu ifade ederek, “Dili, ırkı, rengi ne olursa olsun ortak değerlere sahip insanların ortak noktası sanattır. Üretim ve dışavurum, insanın sanata olan çabasıdır” dedi.
Çocukluk dönemlerinden beri resim sanatına ilgisi olduğunu ifade eden Çevirgen, “Hayatım boyunca müzik, fotoğrafçılık, yazarlık ve resim çalışmalarını bir arada yürüttüm.
Resim alanında çok değerli hocalarla çalıştım ve çok yönlü araştırmalar yaptım. Evrensel özellikleri, özgünlüğü, tekliği, yeniliği ve kültürlerin farklılığı sanatın tanımını yapmayı zorlaştırmaktadır.
İnsanların vazgeçilmez uğraşı olan sanatın tarifini sanat tarihçileri, felsefeciler, tarihçiler, sanat ve estetik bilimi ile uğraşanlar farklı şekillerde yapmak zorunda kalmaları bu durumu açıkça ifade etmektedir.
Yontularla heykel, notalarla müzik, renklerle ise resim. Dolayısıyla insan ve sanat ilişkisi ilk çağlardan başlayarak her dönem paralel olarak etkileşim içinde olmuş ve değişime ayak uydurma kaygısını da beraberinde taşımıştır.
Resim sanatını da bu çaba ve anlayış içerisinde renkler ve çizgiler başta olmak üzere her türlü malzemeyle yapılan anlatım tekniği olarak tanımlayabilirim” dedi.
Çevirgen kendi resimleri hakkında ise şunları söyledi:
“Üretmek için içimde oluşan kaygıdan ya da kaygıdan dolayı üretme isteği arasında gidip gelmekteyim. Doygunluk sanatçının en ağır yüküdür. Zirve diye bir yer asla yoktur sanatta. İdrak edebilmek, ardından yorumlamak ve sonrası ifade edebilmek üretimin basamakları olsa gerek. Kendimi sorgulayıp, kendimle yüzleşiyorum resimlerimde. İnsanın iç dünyasını ele veren en belirgin organ göz sanırım. Benim resimlerimde göz vardır hep.
Takip eden, gözetleyen, korkan, panikleyen, mutlu, kaygılı gözler. İnsanların birbiri üzerinde baskı, tedirginlik, üzüntü, beklenti ve de merak hissini vurgulamak istiyorum hep.”
“İnsanın olduğu her yerde sanat da vardır. İnsanın herhangi bir yöntem ya da araçla kendisini ifade edebilme kaygısı sanatı ortaya çıkaran temel unsur olmuştur” diyen Çevirgen, “Sanatçı, yaşadığı duygunun aynısını, başkasına da hissettirebilme yeteneğine sahip kişidir.
Sanatçının üreticiliği, hayal gücü, gelişim çizgisi, sürekliliği çok önemli başlıklar olsa da sanatçı da asıl olan özellik sabır ve inattır” ifadelerini kullandı.
Toplumların gelişmişlik düzeyi ile sanat arasında bir ilişki olduğunun altını çizen Safter Çevirgen, ”Sanat ve çağ orantılı yürür. Sanata ve kültürel değerlere saygı duyan milletler, büyük bunalımlar, ağır buhranlar ve siyasi çalkalanmalar neticesinde belli bir seviyeye ulaşmış, düşünce havuzu geliştirmiş uluslardır.
Sanatın önemi de buradan gelmektedir. Sanat dışavurumun temel öznesidir, öğrenilen her parametre, her estetik bilinç ve farkındalık sanatla ifade edilebilir. Bu yüzden sanata destek ve yatırım, belli bir bilinç, doygunluk ve tecrübe gerektirir” şeklinde konuştu.