Pazarcık ve Elbistan merkez üslü iki depremde, resmi rakamlara göre yıkılan bina sayısı 6 bin 444, “yıkıldı” ihbarı gelen bina sayısı ise 11 bin 302 olarak açıklandı. Özellikle Pazarcık depreminin sabaha karşı 04.17'de olduğu düşünüldüğünde, basit bir hesapla her binada ortalama 5 ev, her evde 4 kişi olduğu düşünüldüğünde bile enkaz altında on binlerce insanın olduğu ortaya çıkıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye için iki büyük depremden sonra en yüksek seviye olan 3'üncü seviye acil durum ilan etti. Örgüt, depremlerin sağlık üzerindeki kısa süreli ve ani etkisi kadar çok sayıda insanı uzun süreyle etkileyen sağlık sorunlarını tetikleme potansiyeli de olduğunu vurguladı.
Bugün depremin üzerinden tam bir hafta geçti. Havanın soğuk olmasına rağmen birkaç gündür bazı bölgelerde ceset kokularının yükselmeye başladığı bildiriliyor. En çok dile getirilen korku ise bir salgının ortaya çıkması… İYİ Parti Lideri Meral Akşener, özellikle çöplere işaret ederek, “Toplanamıyorsa kireç dökülmeli yoksa kemirgenler başlar. Biz bunu İzmit depreminde yaşadık. Tecrübeyle konuşuyorum” dedi.
Bu endişeyi konunun Türkiye’deki en önemli uzmanlarından Mehmet Ceyhan SÖZCÜ’ye anlattı.
Corona virüsü pandemisi sırasında Türkiye’nin en güvenilir bilim adamları arasında yer alan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı başkanı… Eş zamanlı olarak Enfeksiyon Hastalıkları Derneği ve Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği başkanlıklarını da yürütüyor.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın deprem bölgesindeki 10 ilde yaşanabilecek muhtemel sağlık sorunlarına ilişkin çarpıcı tespitleri şöyle:
“CESETLERDEN DİREKT BİR HASTALIK BULAŞMAZ”
“Direkt enkaz altındaki cesetlerden bir hastalık bulaşması söz konusu değil. Ancak orada bir sürü hayvanlar var, köpekler var… Cesetleri parçalayabilirler. Dolayısıyla bu yollah herhangi bir mikrop, bakteri ortama saçılırsa bu etkileyebilir.. Havanın soğuk olması bunu geciktirir. Bu çok büyük bir tehlike değil.”
“KEMİRGENLER ORTAYA ÇIKACAK”
“Biz daha önceki depremlerden biliyoruz, Gölcük depreminde gördük… Henüz çıkmadılar ortaya ama şu andan itibaren aç kalınca kemirgenler çıkacak ortaya… Sıçanlar, fareler… Bunlar insanları ısırabilir.
Depremlerde altyapı parçalandığı için bunlar çok sayıda ortaya çıkabilir. Kemirgen ısırmalarıyla çok sık karşılaşabiliriz.”
Tabi insanın aklına ilk kuduz geliyor. Türkiye’de kemirgenden kuduz riski yok. Ancak tabi bir kemirgen ısırdığı zaman önerdiğimiz belli bir antibakteriyel tedavi var. Onu başlıyoruz ama kuduz riski asıl başı boş köpeklerden doğacak.
Bunlar barınamadığı için kuytu bir yer bulursa, burada yarasa tarafından ısırılabilir. Kuduz olabilir. Bunların ısırmaları kuduz yönünden risk oluşturacak.
Deprem bölgesinde bu olaylar normal yerlere göre çok daha sık görülür. Onun için temas öncesi aşılama öneriyoruz ama bırak temas öncesini temas sonrası aşılamada bile sıkıntı var.
Dolayısıyla ne yapıp edip kuduz aşısını temin etmeleri lazım. Yurtdışından ihaleye falan bakmadan bir an önce ordaki insanlara yetecek kadar miktarda, o bölgede kalan nüfusa bakıp, onların hepsi risk altında diye düşünsen bile… En azından bunların yüzde 20’si kadar bir kuduz aşısı temin edilmesi lazım.”
“EN KORKTUĞUMUZ ŞEY TETANOZ”
“İkincisi depremde en çok korktuğumuz şeylerden biri de tetanozdur. Çünkü bu yıkıntı altından çıkarılan yaralıların tamamına… Eğer bir şekilde 5 yıl içinde tetanoz aşısı olmadığı öğrenilebilirse hemen çıkarılır çıkarılmaz yapılacak ilk işlerden biri tetanoz aşısı yapmak olmalı.”
“SAĞLIK BAKANLIĞI AŞI ÜRETİLEN TESİSİ MÜHÜRLEDİ”
“Fakat maalesef Türkiye’de bazı dalavereler nedeniyle aşı üretilemiyor. Türkiye’de üretilen, önce Türkiye’de üretiyoruz yerli, milli aşı diye övündükleri aşı üretim tesisini iki ay önce Sağlık Bakanlığı gitti mühürledi… burası uygun değil diye…”
“KEYMEN AŞIYI TÜRKİYE’YE GETİREMEDİ”
“Sinovac’ı getiren Keymen adlı firmaya bu işi verdiler… Hindistan’dan difteri tetanoz ve Hepatit B aşısı getirecekti. O da söz verdiği tarihte getiremediği için şu anda Türkiye’de difteri tetanoz ve Hepatit B aşılarında çok ciddi sorun var. Yani yok bu aşılar.
Şimdi burada tetanoz vakaları çıkmaya başlarsa, tetanoz da kuduz da çok yüksek oranda öldürücü… Tanıyı koyduğunda kurtarmak çok zor hastayı…”
“ÇADIRDA VE KAPALI ORTAMDA HER TÜRLÜ HASTALIK BİRBİRLERİNE BULAŞACAK”
“Öte yandan bir de öyle bir zamanda oldu ki deprem… Tam bu sene artan grip, covid, RSV gibi, solunum yolu enfeksiyonu yapan virüslerin çok arttığını ve insanların eski senelere oranla çok daha yüksek oranda bu hastalıklara yakalandığını konuşurken oldu deprem.
Şimdi ortam soğuk ve bu insanların ayrı ayrı değil aileleri… Büyük çadırlarda, salonlarda, toplu halde tutuyoruz bu insanları. O insanlar solunum yoluyla her türlü hastalığı birbirlerine bulaştıracaklar.”
“BÖLGEDEKİ İNSANLARIN AŞI OLMASI LAZIM”
“Onun için bölgedeki insanların öncelikle grip aşısı olması lazım. Covid’in yayılmasını önlemek için de Covid aşısı eksik olanların aşılarının tamamlanması lazım.
Bunun planlamasını ordaki insanlara bırakmamak lazım. İsteyen gelsin aşı yapayım dersen kimse gitmez çünkü ordaki insanların canı yanıyor. Yakını enkaz altında. O insanın aşı düşünecek hali yok. Bunu Sağlık Bakanlığı’nın düşünmesi lazım.”
“KURTARMA EKİPLERİNE DERHAL TETANOZ AŞISI YAPILMALI”
“Öte yandan bölgedeki yardım ekiplerinin, sağlık ekiplerinin, arama kurtarma ekiplerinin sağlığının korunması lazım. Çünkü onlar hastalandığı zaman bütün iş aksayacak. Dolayısıyla ekiplerin eksiklerinin tamamlanması lazım.
Kurtarma ekibinde çalışanların hepsine acil tetanoz aşısı yapmak lazım. Benim bakanlıktan öğrendiğim kadarıyla bir yerden aşı bağışı bekliyorlar. Ama şu anda aşı yok.
Kurtarma ekipleri yaralanıyorlar. Tetanozun en çok bulaştığı yerler, toprak, çimento ve özellikle demir… Bunlarla ufak yaralanmalarda bile bulaşabilir.
Kurtarma ekibinin derhal aşılanması lazım.”