Gıda dağıtımının ve tüketiciye ulaştırmanın kalbi perakende sektörüdür.90 ‘lı yıllardan sonra hızlı bir yapılanmanın ve değişimin hâkim olduğu sektörün ne kadar önemli olduğu son yaşadığımız olaylarda ortaya çıkmıştır. Yerli gibi görünen yabancı yatırım ortalıklarının sahip olduğu marketler zincirlerinin piyasaları nasıl yönlendirebildiğine açıkça görmekteyiz.
Bu sektörde rekabet sonucu yerli zincir marketlerin biraz da yanlış yönetimler sonucu iflas noktasına geldiği ve kayyumlara devredildiği gerçeğini de bilmek zorundayız.Belirli şehirlerde şube sayıları kısıtlı olan yerel zincir marketlerin arkasında devasa finans kurumlarının olduğu yaygın zincir marketler karşısında rekabet olanakları da oldukça kısıtlıdır.Yüksek miktarda alım yapabilen bu yaygın zincirler aynı zamanda üretim zinciri de yönlendirebilmektedir.Üretim zincirini de kısmen yönetenler alım fiyatlarını da kendileri belirleyebilmektedir.
Olayın diğer bir önemli konusu da 90’lı yılların sonlarına doğru sektörün dağıtım ağları distribütörlük denilen tek dağıtıcılık ve satıcılık modeline geçilmesiyle geleneksel toptancı yapımızda önemli değişiklikler olmuştur.Büyük üretici firmalar kendi finans yapılarını daha fazla korumaya alarak tek dağıtıcılık modelini piyasalara dayatarak kabul ettirmişlerdir.Bundan sonrası ise önceleri büyük Gross marketler arkasında ise yaygın zincirlerin ucuzluk marketleri adı altında her köşe başında açılmasıyla devam ediyor.Yerel zincir marketler ise rekabete dayanamayarak kısmen de yanlış yönetimler sonucu ya yaygın zincirler tarafından satın alınmış ya da kendi şubeleri haline getirmişlerdir.
Dağıtım ağlarındaki gelişmeler ile yaygın zincirlerin hızla büyümesi süreci ile aynı andan gelişmiştir.Yüksek miktarlarda alım gücü ile bir kısım üreticilerin iştahını kabartmıştır.Üreticiler ürettiklerinin önemli bir kısmını bu yaygın zincirler aracılığı ile tüketiciye kolaylıkla ulaştırınca belirgin şekilde rehavete kapılmış olup iç piyasaları ihmal etmişlerdir.Bu kolaycılığa kaçan üretici firmalar zaman içinde bu sisteme bağımlı hale gelmiştir.
Bütün bu gelişmelere karşın iç piyasanın dinamikleri bu sisteme tamamen bağımlılığı önlemiştir.Piyasanın önemli bir kısmına hakim olmalarına karşın Alt Pazar diye de nitelendirilen piyasalarda kendi koşullarını oluşturmuştur
.Özellikle yabancı kökenli (temizlik sektöründe ki detarjan ve kozmetik üreticileri) üreticiler kontrolsüz bir şekilde fiyat artışları yaparak zaten düşük olan satın alma gücünü oldukça olumsuz şekilde etkilemektedir.Yerli üreticiler artan maliyetler ve rekabet şartlarında kısmen de olsa fiyatlarına zam yapmak zorunda kalmışlardır.
Gıda ve temizlik sektöründe pazarın ciddi bir kısmına yerli görünümlü yabancı firmalar hakimdir.Üretim ve dağıtım ağlarının kontrolü bu firmaların elinde olunca yapılan zamlar da tüketicileri ciddi anlamda zor durumda bırakmaktadır.
Son olarak Koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında alınan önlemler halkın büyük oranda evlerinde gıda ve temizlik ürünlerini ihtiyacı fazlasından talep etmesinden dolayı mevcut stoklar bitirilmiş yeni alınan ürünler de artan talepten dolayı zamlı fiyatlardan alınıp raflara konulmuştur.Bir yandan ürün bulamama gereksiz yere artan talepler fiyatların artmasına neden olduğu gibi bir takım fırsatçılara da olanak tanımıştır.
Son günlerde başta temel gıda maddelerinde başta bakliyat,ayçiçeği yağı ve kolalı içecekler olmak üzere temizlik grubu ürünlerindeki fiyat artışlar piyasaların mutlak şekilde kontrol edilmesini de zorunlu hale getirmektedir.