Koronavirüslü günler başladığından mücadele süreci belirli bir plan dahilinde işlemeye devam ediyor.Bu süreçte başta Sağlık Bakanlığı ve ona bağlı Bilim Kurulu ve diğer yetkililer büyük bir özveri ile görevlerini yapmaya çalışmasına karşın bir kesim yapılan çalışmaları beğenmemekte,eksik bulmakta,bahaneler üretmektedir.
Bu kesim çözüm üretmek yerine alınan önlemleri küçümseyerek moral bozmaya,kafa karıştırmaya devam ediyorlar.Nitekim son olarak sokağa çıkma yasağı öncesi kısmen de olsa yaşanan panik havası da işte bu kesimlerin yarattığı olumsuz durumun bilinçlerde oluşturduğu korku ve edilgenliğin sonucudur.
Yaklaşık iki aydan beri alınan tedbirleri boşa çıkartmaya çalışarak,önemsemeyerek kafa karışıklığı ve güvensizlik yaratan belirli bir kesim elindeki tüm olanakları kullanarak olumsuz faaliyetlerine devam ediyorlar.
Bu kesim vakaların ilk göründüğü anlarda vakalar gizleniyor yaygarasını yapmaya başladılar.Vaka sayıları açıklanmaya başlayınca da bu sefer rakamları tam olarak söylemiyorlar diyerek olumsuz tutumlarına devam ettiler.Vaka sayıları açıklandıkça sürecin iyi yönetilmediğini iddia etmeye başladılar.
Güvensizlik ve endişe yaratmaya çalışanların diğer bir iddiası ise alınan tedbirlerin yetersizliği konusu idi.Tedbirler yetersiz diyenden,alınan tedbirleri küçümseyenden,beğenmeyenden geçilmedi ortalık.Ekranlar ise konunu uzmanı olmayan ve her konuda uzman olanların lafazanlığından geçilmedi.
Bunun ötesinde en önemli etken kötümserlikti.Güvensizliğin ve kafa karışıklığının beslediği kötümserlik korkunun ve paniğe sürüklenmenin de kaynağı oldu.Her türlü kafa karıştırıcı karşılaştırmalar yapıldı.Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden daha kötü olacağı sosyal medyayı doldurdu.Sağlık sisteminin çöktüğü,sağlıkçıların yetersiz olduğu ve malzemesizlik tekrarlanıp durdu.
Bunlar olaya devletin kamucu bir anlayışla olaya yaklaştığını ve yükselen kamuculuğu nedense görmek istemediler.Başta iş insanlarını,bürokratları,milletvekillerini,belediye başkanlarını sorumluluğa davet eden kampanyayı zırnık yok diyerek karalamaya çalıştılar.Zorlukları milletçe karşılamanın önemini kavramak yerine karalamaya devam ettiler.Devletin millete sahip çıkamayacağı algısını yaratmaya çalıştılar.
Bilim kurulunun değerli üyelerini beğenmemezlikten gelerek bunlar bilim adamı mı havası yaratmaya çalıştılar.Ekranlara çıkarttıkları yalakalar dikkate alınsın diyerek işi Bilim kurulu istifa etsine kadar götürdüler.
İşte bütün bu kara propağandalar herkeste olduğu gibi halkın bir kısmında güvensizlik ve korku yarattı. Yurttaşlarında bu olumsuz havadan etkilendiği bellidir.Yapılan kara propağandalar tedbirsiz ve gereksiz koşuşturmaların da kaynağı olmuştur.
Sonuç olarak yaşanan paniğin en önemli nedeni bu kara propağandacılardır.Kamu yönetimi de bu konuda gerekli tedbirler almak durumundadır.Bu durumda devletin olduğu kadar halkın sorumlulukları vardır.
Bu durum da panik ve korkunun kaynağı olan kötümserlik çıkmazında değil iyimserlik okyanusunda Aydınlık günlere yelken açmalıyız.