Olaaa...Volaaa...

Erol Aydın

İçinde bulunduğumuz dijital çağ birçok nimeti ile hayatımızı kolaylaştırsa da farkında olmadığımız birçok şeyi de bizden alıp götürmektedir.  Bu kayıplarla ilgili olarak uzunca bir liste yapılabilir fakat bu listeden ben, “Yerellik” maddesi üzerinde bir deneme yazmak istiyorum.

Başka bir ifade ile bilişim çağı sınırları ortadan kaldırmanın ötesinde her toplumu meydana getiren kültürü de dejenere ederek yerelliğin dibine kibrit suyu dökmüştür.

Bundan sonraki süreçte dünya tek bir kültür ve tek bir popülariteye doğru hızla yol almaktadır. Bunun sonucunda da her toplum bütün değer ve kutsallarını kaybederek melez bir yapıya bürünecektir.

Eskiden iletişim imkanları çok sınırlı olduğu için gelenek ve töre bozulmadan uzun süre muhafaza edilmiştir. İnsan içinde yaşarken çok farkında olmasa da yereldeki değerleri şimdi daha iyi anlıyorum.

Memleketim olan Sarıkamış ve çevresinde belki de bütün o bölgede yerel bir sloganımızın değerini biraz da bölgenin dışında yaşamaya başlayınca daha iyi kavradım.

Tamamen doğal ve anonim olan bu slogan birçok durumda ağızlara pelesenk olmuş durumdadır. İster sevinç, ister heyecan, ister şaşırma, korku veya panik durumlarında tepki değişmeden aynı şekilde ifade edilirdi. Tabi bunu söylemek kolay da yazmak tam olarak karşılar mı bilmiyorum?

Yerelliğin ve doğallığın bir ifadesi olarak 7’den 70’e ve özellikle erkekler, “Olaaa...Olaaa...Volaaa...Volaaa...” diye haykırarak “O”lar, “V”lar birbirine karıştığı için tam olarak nasıl bir ses çıktığını doğal olarak kelimelerle ifade etmek zor olsa da bu şekilde bir nida dağı taşı inletmektedir. Bunu koro şeklinde birçok insan bir arada söylediğinde ortaya çıkan coşkuyu artık siz düşünün!

İşte bu yerellik ve orijinalliktir. Buna bazıları burun kıvırabilir, küçümseyenler olur, demode olarak görebilir fakat bize özgü ve bize has bir haslettir. Meksika’nın sloganlarını veya Amerika’nın danslarını modernlik olarak görenlerin bunu anlamasını zaten beklemiyorum. Fakat bizi biz yapan bu değerleri korumakta bizi yarınlara hazırlayacaktır.

Japonya veya Çin gibi ülkeler hem geleneklerini korumuş hem de gelişme yolunda mesafe kat etmişseler bizler de bunu başarabiliriz.

Sonuç olarak; bilgi, iletişim ve enformasyon çağında yereli koruyarak bunu gerekirse evrensele ihraç etmek gerekmektedir. Bir toplumun hayat tezahürlerinin tamamı onun kültürünü  oluşturmaktadır. Kültürü yok ettiğimizde veya popüler kültüre teslim olduğumuzda bizi hayata bağlayan hayat damarları kopmuş demektir. Şimdi o zaman hep birlikte, “Olaaa Volaaa” diyerek sloganımızı önce ülkemizde sonra da tüm dünyada viral yapalım.

Esenlik dileklerimle,

Erol Aydın