İş insanı Murat Sancak, FETÖ’nün yayın organı Bold Medya’nın kendisine yönelik hazırladığı videodaki iddialara tek tek yanıt verdi. Yıllardır FETÖ’ye karşı dimdik mücadele ettiğini vurgulayan Sancak, iş hayatında FETÖ’nün engellemelerine sıkça maruz kaldığını, bunun hâlâ da sürdüğüne dikkat çekti.
Bold Medya’da 11 Mart’ta “Sancak Başı! Amca-Dayı-Yeğen Şebekesi...” başlığıyla bir video yayınlandı. Videoda, iş insanı Murat Sancak ve Ethem Sancak’a yönelik iftiralar yer aldı. Videoda Sancak’ın İstanbul Göztepe’deki Medical Park Hastanesi’ni hiçbir izin ve ruhsat almadan yaptığı, 2015’te arabasının kumar borcu yüzünden kurşunlandığı, Silivri’deki Hazine arazisini fabrika yapmak için aldığı ancak fabrikanın faaliyete geçmediği, Suriye’deki örgütlerle yasa dışı petrol ticareti olduğu, Adana Demirspor başkanlığını da kara para aklamak için yaptığı iddia edildi. İddialar, FETÖ’den ihraç edilen polislere ve suç örgütü lideri Sedat Peker’e dayandırıldı.
İddialarla ilgili Aydınlık’a özel açıklamalarda bulunan Murat Sancak’la iş hayatından siyasete, Adana Demirspor başkanlığından Türkiye’nin milli projelerine çok sayıda konuyu konuştuk. Devlet bürokrasisinde kripto FETÖ mensuplarının olduğunu ileri süren Sancak, kendine yönelik iftiraların kaynağının da bunlar olduğunu belirtti.
‘RUHSATSIZ HASTANE MÜMKÜN DEĞİL’
İstanbul Göztepe’deki Medical Park hastanesinin ruhsatsız şekilde yapıldığı iddiasının “külliyen yalan” olduğunu belirten Sancak, şunları kaydetti:
“Bırakın binanın ruhsatını, bir hastane açmak için o kadar çok büyük süreçten geçiyorsunuz ki bu mesele o kadar basit değil. Sağlık Bakanlığının, Çalışma Bakanlığının bütün ruhsatlarını almadan bir çivi bile çakamazsınız. Bunların amacı şu, ortaya yalanı at, köpürt köpürt köpürt… Yalanı on milyon kişi dinler ama doğrusunu açıkladığın zaman yüz bin kişi izler. Bunlar tamamen insanları itibarsızlaştırma amacıyla attıkları iftiralar.”
DÜNYADA OLMAYAN CİHAZ ÜRETİLDİ
Sancak, “Pos cihazı satışından büyük paralar kazandı” iddiasına ilişkin şunları sıraladı:
“Bu video, aslında Türkiye'nin bu alanda neden kendi markası olmadığı, neden kendi markalarının gelişmediği, neden dünyada markalarımızın olmadığının kanıtıdır. Bizim geliştirdiğimiz, dünyada olmayan ve Türk mühendislerinin geliştirmiş olduğu bir cihazdı.
“Post cihazlar ayrı, yazar kasalar ayrıdır. Bunları hibrit olarak tek bir kasada birleştiren cihaz ürettik. Normal poslarda beş banka girilebiliyorken bu cihaza 53 banka girilebiliyor. Maliye Bakanlığı kolaylıkla denetleyebiliyor. Hakkari’de bir bakkalın hangi marka sakız sattığı, kaç tane sattığı bile görülebiliyor. Dünyada olmayan bir ürün.
İTHAL ÜRÜNLERDEN DAHA UCUZ
“Poz cihazlarında Verifone, Ingenico markaları var. Birisi Fransız, birisi Amerikalı. Bilgisayarlarda ise IBM en büyük firmalardan bir tanesi. IBM bilgisayarı dört bin dolara alabiliyordunuz. Poz cihazında da her bir bankadan 300 dolar, beş banka bin 500 dolar… Esnafa toplam maliyeti altı bin dolarken biz bu cihazları 590 avroya piyasaya sunduk.
280 MÜHENDİS ÇALIŞTI YAZILIMI HİBE ETTİ
“Bu projeyi dönemin Gelirler İdaresi Başkanı Mehmet Kilci'ye anlattık. Kilci ayağa kalktı, ‘Siz bunu bu ülkeye kazandırın. Ben sizin heykelinizi dikeceğim.’ dedi. 280 mühendisle yaklaşık 5-6 yıl çalıştık. Maliye Bakanlığına yazılımı kodlarıyla beraber hibe ettik. O dönem Gelirler İdaresi Başkanlığında yaptığımız bir toplantıda Başkan Yardımcısı Mustafa Güneş, ki kendisi FETÖ’cü ve şu an firari, döndü bana dedi ki ‘Sen devletten zengin misin? Niye bunu devlete hibe ediyorsun?’ Ben de ona ‘Ben devletime hibe ediyorum. Çünkü şu an kullandığınız yazılım şirketinin arkasında İsrail var. Maliye Bakanlığının bütün verileri onlarda toplanıyor. Ondan dolayı bu kodların sizde olmasını düşündüğüm için veriyorum.’ dedim.
‘50 MİLYON DOLARA SATABİLİRDİM’
“Aslında bir tüccar olarak yazılımı 50 milyon dolara devlete satabilirdim. Hatta her yıl 3-5 milyon dolar da bakım ücreti adı altında para alabilirdim. Ama ben hibe edeceğimi söyledim ve sözümün arkasında durdum. 2013 sonunda bu sistem devreye girecekti.
“O dönem cemaat P… şirketi ile ortak başka bir yazar kasa işine girmemi istedi. Kendi projemi bırakıp buna ortak olmamı istediler. Hatta Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca da devreye girip beni P… şirketine ortak etmeye çalıştılar. Ben de 1-2 görüşmeden sonra ortaklık yapmayacağımı söyledim.
“Sonra Türk maliye tarihinde olmayan bir şey yaptılar. Normalde yazar kasa şirketi olabilmek için Maliye’ye başvurup şirket sahibi olamıyordunuz. Mali onaylı yazar kasa şirketi olabilmeniz için doğrudan Ankara'ya başvuruyordunuz. Cihazınızla beraber gidip ODTÜ’ye onayından geçtikten sonra Maliye Bakanlığı size şirket açma hakkı veriyordu. Yani cihazınız hazır olmak zorundaydı.
“Ama Mustafa Güneş’in önderliğinde Bakanlıkta bir tebliğ yayınlandı. ‘Mali yazar kasa şirketi olabilecekseniz, mali onaylı yazar kasa şirketi cihazı üretebilecekseniz şimdiden esnafa fatura kesebilirsiniz.’ denildi. Maliye tarihinde böyle bir şey yok.
‘SAHTE ÜRÜNÜ SATTILAR’
“O dönem bunu fırsat bilip bir uyanık adam çıkıp ‘ben cihaz satacağım’ diye bütün esnafa fatura kesip parayı toplasaydı herkesi dolandırılacaktı. Rakibim olsunlar diye P… şirketinin önünü açtılar, birkaç şirketin önünü açtılar. Üstelik sahte sahte cihazları onayladılar.
“Öyle bir cihaz dünyada yokken, yazar kasayla pos cihazını alıp kabloyla bağlayıp, dışarıdan modifiye edip, yazar kasa-pos olarak dışarıda sattılar. Teknik kılavuza aykırı aslında.
“Bugün bile hâlâ sadece Ingenico diye bir firma var. Aynı bizim gibi yapabilen tek firma. Onlar da şu an hâlâ modifiyeli ürünü satıyorlar. Bizim ürünümüze yüz bin stok yükleyebiliyordunuz. Kamerası bile var. Eve hizmet götürdüğünüz zaman hangi adrese götürdüğünüzü kayıt altına bile alabiliyordunuz. Ama 2023 sonunda 135 milyon dolar zararla bu iş duruyor.
‘P... ŞİRKETİNE ORTAK OLSAM ŞU AN İÇERİDEYDİM’
“FETÖ bu işime engel oldu. Eğer o dönemde P… şirketiyle ortak olsaydım belki 150 milyon para kazanacaktım. Ama bugün FETÖ ile işbirliği yaptığım için içeride olurdum. Öyle bir grupla ortak olmayı hiçbir zaman düşünmedim.
“AK Parti iktidara gelmeden önce Türkiye'nin 18. zenginiydik. Şimdi bazı kendini bilmezler bizi AK Parti'nin zengini zannediyor. Tam tersine! AK Parti döneminde fakirleşmiş bir aileyiz. Bu olay zaten bunun en büyük göstergesi. Şirketimiz Türkiye'de dört milyar dolar ciro yapan, yüzde 50’sini 725 milyon dolara sattığımız, Avrupa'nın ikincisi, dünyanın 17’nci ilaç dağıtım şirketiydi. Bunu AK Parti iktidarından önce başardık. AK Parti iktidarının bize çok şey kazandırdığı doğru değil.”
TÜRKİYE’DE İLK KEZ ÜRETİLECEKTİ
2017’de kurulan Maxicells ilaç firmasının henüz fabrika kurulmadan Kızılay’dan kan almaya başladığı ve 30 milyon ünite kanın ortadan kaybolduğu iddiasıyla ilgili de konuşan Sancak, şunları aktardı:
“Maxicells aslında ilaç firması değil. İlaç firmasının çok ötesinde. Hemofili hastalarının tedavisi için üretim yapacak olan bir fabrika… Dünyada bu ürünü üreten 13 fabrika var ve hepsi tekel. Biz bu konuda dışa bağımlıyız. Bizim projemizle ilk kez Türkiye’de üretilecekti.
“CHP lideri olan Özgür Özel, 2019’da Meclis’te benim adımı çok zikretmişti. ‘Bir çivi bile çakmadı.’ dedi. O zaman haber göndermiştim. Bir tane CHP’li iş adamı gelsin, 600 milyon avro para yatırsın. Beş yıl para kazanmayacak, beş yıldan sonra para kazanmaya başlayacak… Gelsinler devredeyim… Yeter ki bunu ülkemize kazandıralım. Hiç kimse bu işe girmez. Kaba inşaat bu işin yüzde beşi. Önemli olan içindeki cihazlar ve lisans… Lisans sahibi olmadan üretim yapamazsınız.
“En büyük teknoloji firması Glad bizim çözüm ortağımızdı. Bu işi yapabilecek bir firma olduğumuz için 2017’de ihaleyi bize verdiler. Sözleşme süreci 14 ay sürdü. Ağustos 2018’te ilk imza atıldı.
‘BAKANLIK TAHKİM KARARINI UYGULAMIYOR’
“Silivri’de 63 bin metrekarelik alanda inşaat tamamlandı. Ama devletin içinde bürokrasideki hâlâ tespit edilememiş gizli FETÖ'cüler her türlü engellemeleri yaptı. Kandan elde edilen plazmayı aldığımız, yurt dışına gönderdiğimiz doğru değil. Daha Kızılay bize bir litre bile kan teslim etmedi.
“Bu aslında kan değil. Kanın içinden ayrıştırılan plazma, beyaz kan… Kızılay normalde plazmayı bize teslim edecekti. O ürünle özel izinle üç yıl boyunca Türk malı üretim yapılacak ve bunu insanlarımıza teslim edecektik. Ama gerçekleşmedi. Gerçekleşmediği için zorluk çıkarttılar. Tahkim’e gittik. Tahkim’i de kazandık. Tahkim’de karar çıkmasına rağmen hala Çalışma Bakanlığı bu kararları uygulamıyor.
“Hatta biz dedik ki ‘Kızılay'a bunu devredelim. Şu anda 550 milyon avro değeri olan şirketi sıfır bedelle devredelim. Yeter ki bu ülkemize kazandırılsın.’ Bu fabrikayı ülkemize kazandırdığımız zaman yurt dışına olan bağımlılık ortadan kalkacaktı.
“‘Hazine arazisi Sancaklara peşkeş çekiliyor’ dediler. Benim devletten teşvik almam için araziyi almam lazım. Maalesef algı yaratıyorlar. Devletin yanında milli projeler yapanlar hep kötüleniyor. BMC'de de öyle oldu.
SALDIRIDAN ÖNCE GELEN MEKTUP
Murat Sancak, 2015’te İstanbul Hadımköy’de aracının “kumar borcu” nedeniyle kurşunlandığı iddiasını da yalanladı. Aracını kurşunlayanın FETÖ olduğunu şöyle anlattı:
“Ben o dönem Star Medya'nın başkanı, Türk Medya'nın başkan yardımcısıydım. 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’yle en önde mücadele eden gruplardan biriydik. Star gazetesinde FETÖ’nün dünya imamlarını açıkladık.
“Olaydan iki buçuk ay önce Ethem (Sancak) Beye Berlin’den ‘sana evlat acısı yaşatacağız’ diye tehdit mektubu geldi. 24 Temmuz 2015’te MLKP, Star Medya’ya bomba yerleştirdi, yedi dakika kala tesadüf eseri güvenlikçinin görmesiyle kurtulduk. Yoksa 100-150 çalışanımız ölecekti.
“Olaydan 15 gün önce dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'la beraber Çevik Kuvvet’e atış yapmaya gittik. Ben askerde keskin nişancıydım. İyi silah kullandığımı biliyorlardı. Atıştan sonra silahlarımızı polislere teslim ettik, temizlesinler diye. Ama sağ olsunlar silahımı kırmışlar. Yani yanımda taşıdığım silah kırıldı.
“Eve genelde tek giderdim. Şoför ve korumamı bırakır eve kendim dönerdim. Sabah da beni Star Medya'da karşılarlar. Ama Allah'ın işi... Kurşunlama olayından bir akşam önce yemeğe gitmişiz. Yemekten geç döndük. Korumayla şoföre ‘yarın sabah siz gelin beni alın’ dedim.
“Ertesi sabah (20 Ağustos 2015) kurşunlama olayı Fatih Üniversitesi'nin önünde oldu. Fatih Üniversitesi FETÖ'nün. O gün Üniversite'nin kameraları bozuktu. Neden? Fatih Üniversitesi’nin kamera sistemini yapan kim? OYAK… Danıştay saldırısında da kameralar bozuktu. Oradaki kamera sistemini kuran da OYAK’tı.
ZAMAN’IN HABERİYLE MEKTUPTAKİ BENZERLİK
“Ertesi gün Zaman gazetesi ‘Ethem Sancak'ın oğlu Murat Sancak'ın zırhlı aracına silahlı saldırı’ diye haber yaptı. Berlin’den atılan mektupta ne deniyordu? ‘Sana evlat acısı yaşatacağız’… Ben Ethem Sancak'ın oğlu değilim. Sağ olsun Ethem Bey beni çok sevdiği için her yerde oğlum diyor, onlar da oğlu diye biliyor.
“Allah'tan o gün ölmedim. Ölsem ‘kumarbaz gitti’ lekesiyle kalacaktım. Ertuğrul Özkök 12 milyon dolar kumar borcum olduğunu iddia etti. Çıksın ispatlasın nerede oynamışım kumarı.
“FETÖ’den ihraç olan polisler benim hakkımda iftira atıyor, kumar borcundan dolayı Emniyet’e gelirdi diye. Benim kimseye 1 kuruş kumar borcum yok. Ethem Sancak da benim 1 kuruş borcumu ödemiş değildir.”
‘SURİYE’DEKİ ÖRGÜTLERLE TİCARETİM OLMADI’
Sancak’a yönelik iddialardan biri de suç örgütü lideri Sedat Peker’e ait. Suriye’deki örgütlerle ticaret yaptığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu belirten Sancak şunları ifade etti:
“Sedat Peker iki kız çocuk babası. Hep o hassasiyetini dile getirdi. Ben de aynı hassasiyetle yanıt veriyorum. İki kız çocuğu babasıyım. Suriye ticaretinden kızlarımın boğazından bir damla su girmemiştir.
“Ne Suriye'de bir ticaretim oldu ne Hatay'a gittim ne Kilis’e ne de Gaziantep'e… Sadece Adana Demirspor'un yarı finalde elendiği maç için Hatay’a gittim. Onun dışında da gitmedim.
“Sedat Peker videoyu yayınladıktan sonra Başsavcılığa kendimi ihbar ettim. ‘Bu iddialar asılsız ama araştırılmasını talep ediyorum.’ dedim. Halk TV'ye de telefonla katılıp on dakika açıklama yaptım. Ama kanal bu açıklamamı haber yapmadı.”
‘KULÜBE İKTİDARDAN DESTEK ALMADIK’
Adana Demirspor Kulübü Başkanlığını bırakması sonrası hedef haline getirilmesi konusunda da konuşan Sancak şunları söyledi:
“Başkanlık bana iki defa teklif edildi, ikisinde de reddettim. Ama Adana Demispor'un kayyıma gideceğini, oradaki gençlerin Adana Demirspor’un peşinden koştuğunu görünce takım ayakta kalsın diye başkan oldum.
“Bunu da iktidar partisinin desteğiyle yapmadım. İktidar partisi milletvekilleri maçlarıma bile gelmediler. Belediyelerden, iş adamlarından hiçbir destek almadık. Bu kadar özveride bulundum. Bir işi aldığım zaman adam gibi yaparım. İliğime kadar Adana Demirsporluyum. Başkanlığı bıraktım. Ama sonuna kadar maddi manevi hep yanlarında olacağım.
“Beş yıllık başkanlığımda gösterdiğim performans herhalde hiçbir başkana nasip olmaz. Bütün kulüplerin taraftarları beni seviyor. Çünkü taraftarlar benim dürüst olduğumu gördü. Adil bir insanım. Kendi lehime haksız yere verilen pozisyonları bile eleştiririm.
‘BAHİS ÇETELERİYLE MÜCADELE İÇİN BIRAKTIM’
“Başkanlığı futbolun içine çöreklenen çetelerle mücadele etmek için bıraktım. TFF’ye yapılan saldırının arkasında bahis çeteleri vardı. Önümüzdeki günlerde de bu konuyla ilgili açıklama yapacağım. Beni takip edin. FETÖ’nün kanalı Bold Medya’da bu videonun yayınlanmasının amacı bu zaten. Ön almak için beni itibarsızlaştırmak istiyorlar.”