Münakaşa; dostları azaltırken, düşmanları çoğaltmaktan başka bir işe yaramayan bir eylemdir. İşin içine nefis ve enaniyet girdiği için üste çıkmak, galip gelmek, baskın çıkmak, pes ettirmek ve de kazanmak için şeytan sürekli mücadelenin sürdürülebilir olmasını istemektedir. İnsanoğlu da bu tuzağa düşmeye meyyal olduğu için bir ömür bu şekilde tüketilmelidir.
Mevzu; bazen siyaset, bazen din, bazen de sosyal meseleler olur fakat sonuç değişmez, kalbe söz geçirilmesi mümkün olmadığı için havanda su dövülmeye devam edilecektir. Kalp boş ve diri olunca, onu öldürmediğin sürece de bu durum değişmeyecektir.
Emeklilere zam konusu güncel ve gündem olduğu için onun üzerinden gitmekte fayda olur diye düşünüyorum. Yapılan zammı herkes yetersiz buluyor, karşılaştırma ve mukayese yapıyor. Yetmiyor çeşitli argümanlar ileri sürerek savunduğu davayı haklı hale getirmeye çalışıyor vs. Bu konuda çok az insan sağduyulu ve reel düşünceye sahip olduğu için onların da sesleri bastırılıp linçe maruz kalıyorlar.
Öncelikle emekli demek, çalışma hayatının sonunda en asgari düzeyde bir düzen kurmuş kişi demektir. Genellikle çocukları ile meseleyi halletmiş, en azından bir evi ve arabası olduğu için belli bir standardı mevcut olmalıdır. Zaten çalıştığı süre zarfında bunları gerçekleştirmediyse ona % 100’de zam verseniz yaşam kalitesini yükseltmeniz mümkün değildir.
Şimdi ülkede tam 15 milyon emekli var bunun ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için Yunanistan’ın sadece 10 milyon nüfusa sahip olduğunu göz önünü aldığımızda ne kadar büyük bir emekliye sahip olduğumuz ortaya çıkacaktır. Buna karşılık sadece 5 milyon memur mevcuttur. Dolayısıyla memur dediğin muhtemelen kirada oturan çocuk okutan ve de emekli birisine göre daha dezavantajlı birisi demektir. Bu kapsamda herkese aynı oranda zam vermek yine haksızlık olacaktır.
Bu işin faturasına baktığımız zaman 15 milyon için de istenen 8 bin lira seyyanen zammın aylık maliyeti 120 milyar tutmaktadır. Bunun yıllık maliyeti trilyonu bulduğu için de hesap makinesinin ekranı yetse bile sizin bunu okumanız mümkün değildir. Hesap ortada bu yükü devletin kaldırması olası değildir. Popülist olarak bunu alsanız bile yemeniz mümkün değildir, zam ve vergilerle daha fazlasını geri ödersiniz.
Sonuç olarak; devlet insan için vardır. Onu yaşatmak görevi olsa da devleti batırmak adına bunu yaparsa geleceğimizi yok etmiş olur ki o da iş değildir. Bu konudaki spekülasyon devam edip giderken, kervan yoluna devam edecektir. O yüzden de kimse kendini yormadan akıl, mantık kalbinin sesini dinleyerek mutmain olmaya çalışsın aksi takdirde heder olup gidecektir. Su akar yolunu bulur yeter ki sağlık olsun.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın