Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda özellikle kırsalda köy muhtarlığı önemli bir prestijin ötesinde aynı zamanda güç merkeziydi. Elinde, “Mührü Süleyman’ı” bulunduran köy muhtarı devletin gücünün yanında jandarmayı da yanına aldığında kimsenin yan bakması bile söz konusu olmazdı. Bu anlamda cahil köy halkına her türlü kötü muamele, zorbalık hatta işkence vakayı adiyedendi. Bu durum dilimize de deyim olarak, “Muhtar Kafası” olarak geçmiştir. Muhtar kafası; devletin gücünü arkasına alarak kendi çıkarı için kullanmak için kullanılmıştır.
Tabi bütün bunlar günümüzde çok şükür geride kalmıştır. Fakat içinde bulunduğumuz dijital çağla birlikte muhtarlığın işlev ve fonksiyonu da değişmiştir. E-devlet sayesinde birçok resmi evrak artık sanal ortamda elde edildiği için muhtarlığın sembolik anlamının ötesinde misyonu da büyük değişim ve dönüşüme uğramıştır. Bu değişim ve dönüşüme uyum sağlayan bazı sıra dışı muhtarlar bulundukları belde de sosyal destek hizmeti olarak vatandaşa katkı sunmaya devam etmektedirler. Mekân ve makamlarını adeta bir ortak platforma dönüştürerek buluşma noktasına çevirmişlerdir. Vatandaş ihtiyaç fazlası her türlü eşyasını muhtara havale etmekte o da bunları sosyal medyanın da gücüyle ihtiyaç sahibi kişilere ulaştırmaktadırlar. Bunun yanında geri dönüşüm malzemelerini yine değerlendirmek adına ortaya koydukları gayret ile hem doğayı korumuş olmakta hem de elde edilen gelir ihtiyaç sahiplerine pay edilmektedir.
Bu tür sıra dışı ve çizgi ötesi muhtarların hakkını teslim etmek için onları kamuoyunun gündeminde tutmak da hakkı teslim etmek adına elzem olmaktadır. Yaşadığım belde de İzmir Balçova Onur Mahallesi Muhtarı Sn. Hamit İhsan Tanes buna güzel bir örnek teşkil etmektedir. Üniversite mezunu ve sosyolog olması, yabancı dil bilmesi, sürekli yurt dışına çıkması yanında ortaya koyduğu projeler birçok takdire mazhar olmuştur. İnsancıl ve hümanist yapısı, her seviyedeki insanla hemhal olması, sosyal yönünün kuvvetli olmasıyla herkesin sevgilisi olmaktadır. Bir muhtardan daha ne yapması beklenir ki?
İkinci bir örnek ise; Manisa Yunusemre 50.Yıl Mahallesi Muhtarı adaşım, hemşerim ve de arkadaşım Sn. Erol Akar’dır. Kendisinin aynı zamanda halk ozanı olması dolayısıyla hem sazı hem de sözü ile bütün kapıları açmaktadır. Aynı zamanda vatandaşın gönlüne de girerek başarılı hizmetler sunmaktadır. Mahallesi ile ilgili problemlerin çözümünde sazının teline dokunduğunda bütün kurumları seferber ederek hızlı ve ivedi çözümlerle aksiyon almaktadır.
Sonuç olarak; işsizliğin çözümüne katkı olarak her muhtara bir özel kalem müdürü atamak gibi afaki bir vizyonu bir tarafa bırakırsak, bazı muhtarlar yeni duruma adapte olmuş görünüyorlar. Devlet elinin en ucu ve demokrasinin başlangıç noktası olarak yeni misyon ve vizyonla muhtarlıklar yeniden dizayn edilirken bunun dışında kalanlar zaman içinde refüze olacaklardır. Örnek ve model muhtarların sayısının artması demokrasi ve sosyal devletin tabandan tavana doğru inşasında yeni “Muhtar Kafası” olarak önemli bir basamak teşkil edeceklerdir. Bu da gelişme yolundaki ülkeler için az şey değildir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın