Muharrem İnce vakası

Hüseyin Kılıç yazdı...

1-Muharrem İnce’nin çıkışının hiçbir esprisi yoktur. Ancak bir mantığının olmaması bazı hesapların yapılmadığı anlamına gelmiyor. İnce iyi anlamda popülizm yapabilme becerisi olan, ama entellektüel kapasitesi sınırlı olduğu için ülke ve dünya koşullarını okumaktan yoksun bir siyasetçi. Bu tür siyasetçiler kendilerine olağanüstü kerametler atfettikleri için bir süre sonra sistematik olarak yanlış yapmaya başlıyor.

2-Bu yazı pekçok bahsi ve hesapları dışarıda bırakan bir yazı olacak. Daha çok İnce’nin parti içi mücadelesi ve Genel Merkez ile ilişkilerine odaklanacak. İnce,  Kemal Bey’in karşısına iki defa aday olarak çıktı. Aday olduğu dönemler partinin Ekmeleddin vakası ile rejim değişikliği plebisitinin yaşandığı , Kemal Beyin bu dönemeçlerdeki tarihsel hataları ile yıprandığı ve ciddi eleştiriler aldığı dönemlerdi. Nedenlerini burada uzun uzun tartışmadan şunu söyleyelim, ikincisinde daha çok yıpranmakla birlikte Kemal Bey aygıtı kontrol etmenin verdiği güçle, pirus zaferleri ile koltuğunu korudu. İnce bu  adaylıklarında parti içi memnuniyetsizliklerin sözcüsü oldu.  Her iki adaylığında da ciddi bir potansiyeli arkasına aldı. Partinin gençlik kollarından geldiğini söyleyen İnce, kabiliyetli bir siyasetçi olarak sivrildi , üstüste milletvekili oldu, grup başkanlığı ise onun parlamasına uygun bir zemin sağladı. Parti içi verdiği mücadele, Genel Başkanlık iddiası onu zorakide olsa Genel Merkez tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmeye kadar vardı.

3-Aynı İnce parti içinden gelen kendisinin liderliğini engellemeye dönük hamleleri savuşturma konusunda ise çok acemi davrandı. Asıl siyasi becerisini göstermesi gereken alanlarda akılcı hamleler yapamadı. Kendiliğinden, irticalen davrandığında halk ile rahat diyalog kurabilen İnce, siyasetin zeka, öngörü, hırs kontrolü gibi liderliğin önemli başlıklarında maalesef ergen bir siyasetçi olmanın ötesine geçemedi.

4-Genel Merkezde Kemal Bey sonrasına hazırlık yapan, bu anlamda daha uzun vadeli hesaplar kovalayan, Kemal Bey’in etekleri altında güç toplayan siyasetçiler açısından İnce, parti içinde etkisizleştirilmesi gereken bir siyasi aktördü. Bunu da çok usturuplu bir biçimde yaparak İnce’yi her defasında kendisine zarar verecek hamleler yapmaya mecbur bıraktılar. İnce bir süre sonra evin yaramaz , haylaz çocuğuna dönüştü, yüksek egosu, halkta karşılığı olduğu inancı ile Bizans entrikalarını savuşturacağı yanılsamasına kapıldı.

5-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra İnce yapacağım dediği pekçok şeyi yapmadı. O gecenin hakkını verememesi, sonrasında yaptığı açıklamalardaki inandırıcılık eksikliği ciddi kredi kaybetmesine neden oldu. Zamansız bir imza toplama işine girdi, sözüne güvenilir siyasetçi imajını boşa düşürecek talihsiz girişimlerde bulundu. Halbuki adaylığın verdiği karizma, genel merkezin ideolojik ve siyasi bir dizi yanlışı İnce tarafından eleştiri konusu yapılabilir ve bu durum kendisini partililer nezdinde bir doğal önder, kritik kavşaklarda sözüne başvurulabilir bilge bir siyasetçi konumuna taşıyabilirdi. İnce bunların çok az bir kısmını yaptı. Dar bir ekiple Türkiye’nin meselelerine odaklandı, zaman zaman göz doldurucu tv proğramlarına katıldı, ama o kadar. Türkiye’nin ve dünyanın içine girdiği, pandeminin etkisiyle de insanlığın nasıl bir gelecek tahayyülünü daha yoğun tartıştığı bir dönemde İnce akılda kalır, etkili bir söylem üretemedi. Bir çıkış, manifesto veya bildirge tarzı bir siyasetle toplumun karşısına çıkmadı.

6-Kurultaya hazırlık döneminde İnce gelişmeleri sadece izlemekle yetindi. İl kongrelerine katılmadı tek adaylı, belediye imkanları kullanılarak dizayn edilen kongrelere yönelik bir eleştiride bulunmadı.

Adeta kaderine razı olmuş bir havaya girdi. Parti siyasetine müdahale etmesi gereken anlarda bundan kaçınırken sınırötesi operasyonlar, Ayasofya başta olmak üzere iktidarın manipülatif “ yerli ve milli söylemi “ ile rezonansa girdi, mevcut devlet aklının içinden konuştu.

Bu çıkışları da parti tabanında kendisine yönelik güvensizliği daha derinleştirdi. İnce’den beklenen ulusalcı çizgisini siyasi iktidarın içi boş “ yerli ve milli söyleminden “ ayrıştıracak çıkışlardı.

7-İnce bugün çıkışını muhtemeldirki Kemalistlerin, Cımhuriyetçilerin partiden tasfiyesi olarak değerlendirecektir. Kurultayın bilinen sonuçlarından birinin bu olduğunu yadsımak mümkün değildir.

10 Aralık hareketinin parti içindeki güç ve etkinliğinin arttığı aşikardır. Ancak partinin tabanı ne saray iktidarı ile “ egemenlik “ kavramı üzerinden yanyana gelen, ulusalcılığı yurtseverlik vurgusundan uzaklaştırılıp bir tür gericiliğe dönüştürülmesine prim verecektir ne de ilkesiz ittifaklar ile partiyi önce siyasi merkeze ve buradan da sağa yönelten liberallere çıpalanacaktır.
Partinin yerel seçimlerde elde ettiği başarı, hangi gerekçeye dayalı olursa olsun Genel Başkana bir kredi olarak dönmüştür. Herşeyden bağımsız olarak sıradan partili parlementer sistem ile birlikte yeniden Cumhuriyetin temel değerlerine dönüşü umut etmektedir.

8-Dananın kuyruğu partinin göstereceği Cumhurbaşkanı adayının siyasi kimliği netleştiğinde kopacaktır. Eğer gösterilen aday Cumhuriyet değerlerinden uzak, ilericiliği ve modernliği temsil etmeyen, Erdoğan geleneğinden bir aday olursa tabanın tepkisi daha bir billurlaşacaktır belki de İnce bu hesapla şimdiden harekete geçmiştir. Ancak işlerin bu noktaya gelmemesi için Kemal Bey’in olaya müdahale etmesi gerekmektedir. Siyasi ittifaklar konusunda giderek sıkışan partinin, kendi tarihini hasım olarak bellemişlerle ortaklaşmak için siyasette göstermiş olduğu zerafeti evlatlarından esirgemesi doğru değildir.

Partinin yaşadığı son kurultay süreci, parti içi demokrasi konusunda yaşanılan eksiklikler, gücü ele geçirenlerin siyasi iddialarını iktidar olmak için değil parti içine çevirip kullanmaları pekçok kişide tasfiye endişesi yaratmıştır.

Partinin bu aşamada böyle bir lüksü yoktur. Cumhurbaşkanı adayı yaptığınız kişiye asgari sargıyı göstermeniz ülke sorumluluğunuzun doğal sonucu olmalıdır. İnce’nin de saray şakşakçılarının iştahlarını kabartan bu tür çıkışlardan uzak durması ve bu tür hamlelerin parti tabanında ezeli olarak mahkum edileceğini bilmesi gerekir.

GÜNDEM Haberleri

Aydınlar Ocakları 51. Şura Bildirisi açıklandı
Taner Talaş; Adana, kişilere özgürlükçü bir tutum sergilemeyi aşılayan bir şehirdir
Orhan Kemal'in evi Sarıçam'da 2+1 daire parasına satılık!
Burhanettin Bulut'tan gazeteci döven meclis üyesi açıklaması: "Disiplin kuruluna sevk edildi"
AK Parti Yüreğir Kongresine tek liste ile gidiliyor: İşte yeni başkan, yönetim kurulu ve il delegelerinde öne çıkanlar