Modernleşme ve Sekülerleşme Kıskacında Ramazan Sancısı

Erol Aydın

Bizim toplum da modernleşme deyince batı, batı deyince de sekülerleşme anlaşılmaktadır. Bu durum ta Tanzimat’la bünyemize girmiş bir virüstür. Osmanlı’nın geri kalmışlığına bu şekilde son verileceği iddiası ile yola çıkılmış olsa da toplumsal değerlerin yozlaşması ile süreç tamamlanmıştır. Batının ilim, bilim,yenilik ve teknolojisi yerine seküler hayat tarzı benimsenerek yansımaları bugüne kadar uzanmıştır. Bu çaba Osmanlıyı yıkılmaktan kurtaramadığı gibi geriye sadece taklitçilik ve modası kalmıştır. Bunun yanı sıra bireysellik ile birlikte dinin toplum için gerekli olup olmadığı nifak olarak sokulmuştur. Dinin sadece kişiler üzerinden okunması sonrasında da araftaki insanlar savrulmuşlardır. Aileden taklidi iman ile Müslüman olunacağını sanan bireyler araştırma ve inceleme zahmetine katlanmayınca da ortaya yeni bir din anlayışı çıkmıştır. “Bu zamanda, bana göre, olur mu öyle şey!” gibi giriş cümleleri ile dini dizayn etmeye kalkışmak art niyet değilse cahilliğin zirvesi olmaktadır.

Bu tür seküler insanlar için Ramazan’ın gelmiş olması bir şey ifade etmeyecektir. Hatta kendileri yaşamadığı için sürekli karşısına çıkan; oruç, iftar, sahur, teravih ve mukabele gibi dini kavramlar onun için Ramazan sancısı olacaktır.

Hatta bir partinin ilçe başkanı rakı sofrası kurarak Ramazan’ı karşıladığını söyleyecek kadar bu topluma ve değerlerine yabancılaştığını görmek de sürpriz değildir. Ondan sonra da bu millet niye bize vermiyor diye sosyolojik derinliklere dalıyorlar. Bunun yanında bu düşünce ve hayat tarzının bir yansıması olarak da Ramazan fırsata dönüştürülmektedir. Bu fırsat vatandaşın hayatını kolaylaştırmak için değil âdeta boğazını sıkmak için kullanılmaktadır. Bolluk, bereket ve rahmet kapılarının açıldığı bu özel günlerde iğneden ipliğe her şeye zam yapılarak sabır sınırları zorlanmaktadır. Eskiden rekabet adına aynı ürün için farklı fiyatlar ile ortaya farkındalık konur ve aradaki açık sürümden telâfi edilirdi. Günümüz de ise tröst ve kartel bir anlayışla kuruşuna kadar aynı etiketlerle karşılaşmak inanılmaz bir istikrar olarak gözlerimizin şaşı olmasına sebep olmaktadır.

Fiyat artışları otomatiğe bağlandığı için bunun denetimle kontrol edilmesi aşaması geçilmiştir. Sadece daha fazla kazanma hırs ve tamahı ile insaf, vicdan, ticaret ahlakı ve bütün değerler ayaklar altına alınmıştır. Ramazan sadece doymayan nefisler için doyumsuz bir hırs olarak gözlerimizin dönmesine sebep olmuştur. Yüce Allah Ramazan da büyük şeytanları bağlasa bile küçük şeytanlar boş durmamaktadır.

Sonuç olarak; bir yanımız Ramazan geldi hoş geldi derken,  diğer yanımız insanlarda ki bu yozlaşmanın nereye kadar devam edeceği konusunda kaygılarımıza neden olmaktadır. Bizler oruç tutarken, orucun da bizi tutması dileklerimle esenlikler diliyorum.