İnsanlığın ilk dönemlerinde ihtiyaçlar sınırlı ve tedariki ise kolaydı. Hayatını idame ettirebilmek için çok fazla şeye ihtiyaç duymaz, o öğün için karnını doyurduğunda başka kaygısı olmazdı. Para kavramı olmadığı için de değer, eder, fiyat, paha ve bedel gibi kavramlar da mevcut değildi. Daha sonraki dönemlerde ise ihtiyaçların karşılanması için sadece trampa, takas veya mübadele ile bu sorun halledilirdi.
Bunun yanında insan kişisel olarak örtünmenin dışında özel bir aksesuara da ihtiyaç duymazdı. İşin en güzel tarafı ise bütün bu olumsuzluklara rağmen insanlar mesut ve bahtiyar bir şekilde yaşamaktaydılar. Günümüzün en önemli hastalıkları olan; stres, sıkıntı, travma, depresyon ve gerginlik olmadığı gibi bunların ortaya çıkması için sebep de mevcut değildi.
Günümüzde ise bu kadar gelişme ve ilerlemeye rağmen ihtiyaçlar sınırsız ve doyum noktası da belli değildir. Bütün bu sınırsızlığa rağmen mutluluk ise masallarda ki Kaf dağının ardındadır. Ortalama modern bir insanın kişisel olarak üzerinde taşıdıkları bile bir vitrini donatacak kadar fazladır. Taşıma konusunda bayanlar genelde çantalı oldukları için meseleyi bir şekilde halletseler de erkeklerin işi biraz daha zordur. Sırf bu yüzden bazı erkekler de çanta ile dolaşmak durumundadırlar. Çünkü başka türlü bunları üzerlerinde muhafaza etmesi mümkün değildir. Kışın giyilen kıyafetlere bağlı olarak bu durum bir nebze kolay olsa da yazın bir tişört ve bir şortla bunları kontrol etmek mümkün değildir.
Kadınları bir tarafa bırakarak, bir erkeğin kişisel varlıklarını listelersek ortaya çıkan doküman inanılır gibi değildir. Öncelikle herkesin bir cüzdanı mevcut olup içindekileri artık saymaya sayfalar yetmez. Bunun yanında olmazsa olmaz cep telefonudur. Bazıları şarjı biterse halimiz nice olur diyerek yedek batarya ile dolaştıkları da bir gerçektir. Bu durum bağımlılığın hangi boyutlarda oluğunu göstermesi açısından da önemlidir. Kol saati, künye, kolye, küpe, ev ve araba anahtarı, güneş gözlüğü gibi yazarken yorulduğum için devamını siz tamamlayabilirsiniz.
Yani demem o ki söz de modern insan, bu büyük bir yük altında yorulmakta ve tükenmektedir. Aslında bu durum acı ama gerçek olması açısından insanın çilesi olarak görülebilir. Bu kadar çok aksesuar olunca da bunların hepsini muhafaza etmek çok kolay değildir. Bir yerler de unutulması ve kaybolması da her daim olasıdır. Bütün bunlara rağmen günümüz insanı ilk insan kadar mutlu da değildir.
Sonuç olarak; gelişme, ilerleme, tekâmül hangi düzeyde olursa olsun kapitalist sistem sizdeki doyumsuzluğun farkında olarak sürekli sizi aldatmaya devam ediyor. Bu tuzağa düşmeyen ve direnen fani sayısı yok denecek azdır. Hep daha fazlası dayatılarak sopanın ucundaki havuca ulaşmamız hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Paradigmayı değiştirmeden bundan kurtulmanın yolu da maalesef mevcut değildir!
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın