Batı kültürü, kadını, erkeğe ceza olarak yaratılmış bir varlık olarak görürken, Doğu kültürü, kadını insanlığı ruhu olarak tanımlar.
Doğu ve Batı Kültürlerinin kadına bakışta geçen süreçleri bir kenara bırakarak şunu söyleyebilirim.
Bir kadının üretimden soyutlanıp sadece anneliğe mahkum edilmesi o toplumun geleceğine yapılan bir düşmanlıktır. hangi aşamada olursa olsun üretim, insanlaşma sürecinin en değerli kilometre taşıdır.
Bu açıdan kadınların merkeze alındığı üretim kooperatifleri, "üretim kooperatifleri" olmanın çok ötesinde bir anlam ifade eder.
10 Şubat 2020 tarihinde 01 Esas Adana AVM'de düzenlenen kadın Kooperatifleri Etkinliği bence çok değerlidir ve sürekliliği olmalıdır.
Stantların olduğu yere girince atmosfere bir çok duygunun egemen olduğunu hissediyoruz. Üreten, yaratan, düşünen, kıyaslayan, yorum yapan, sonuç çıkaran insanların oluşturduğu güvenli atmosferi solumak isteyenler gidip etkinliğe uğrasınlar.
İMLEYTUT VE İMFEYŞET
Kınalı eller standı hemen ilgimi çekti. Şerrüf Nene'min veya annemin mutfağında olduğumu hissettim. Adını söyleyemediğim ve bize ait olmayan yemek istilasından kurtulmak hepimizin görevi olmalıdır. Yaprak, kuru patlıcan, salça vesaire...
Şaka olsun diye stantta neşe ve güven içinde duran hanımlara sordum:
"İmleytut ve İmfeyşet var mı?"
"Aaaaa istiyorsanız hemen yapıp getiririz..."
SAYIN SABRİ TARİ...
Şimdi sözlerim Adana İl Kültür ve Turizm Müdürümüz değerli dostum Sabri Tari'ya...
geçtiğimiz ay beni onurlandırarak, gastronomi ile ilgili bir toplantıya davet ettiniz. Orada yemek kültürü konusunda araştırmalar yapmış değerli hocalarımız ile dünya şampiyonu olmuş aşçılar vardı. Ve Gastronomi ile ilgili otoriteler bulunuyordu. Yerel lezzetler konusu açılınca:
"İmleytut ve İmfeyşet" dedim, anlayan bir kişi çıkmadı.
"Tahinli Ispanaklı İçli Köfte ve Ispanaklı Tahinli D Börek" dedim yine kimse bilmedi. Bu coğrafyada insanların yarısı bu yemekler ile beslendi.
Gastronomi konusundaki çalışmalarınızı yürekten destekliyorum. En kısa zamanda bu yemekleri de menünüze katmanızı rica ederim.
Nasıl mı yapılır?
Kınalı eller var iken bize söz düşmez.
DÖNÜYORUZ KINALI ELLERE...
Oradaki hanımlara sordum:
"Gerçekten eliniz kınalı mı?"
Hemen avuçlarını açtılar. Bu arada kooperatifin (Kınalı Eller Kadın Hareketi) Başkanı Hüsniye Gül ile sohbet ettik. Konusuna hakim olarak hareketi anlattı. Ayrıca bana bir broşür verdi. Anlattıklarının özeti burada yazılıydı.
"Kınalı Eller Kadın Hareketi 2015 yılında, üniversite mezunu farklı meslek gruplarından (Ziraat Mühendisi, Avukat, Doktor, Öğretmen, Gastronom, Biyolog, Mali Müşavir, Muhasebeci, grafik Tasarımcı, Bankacı) 14 kadının bir araya gelerek ne yapabiliriz düşüncesi ile başladı. Kendileri gibi okuma şansına sahip olamamış bu kadınlar, üretimin her alanında (tarımda, hayvancılıkta...) olmalarına rağmen yaptıkları işin tanımı yoktu. Emekleri yok sayılıyordu. 2015 yılından beri ne yapılabilir sorusuna cevap olarak bu sosyal sorumluluk projesi doğdu. Kınalı Eller Kadın Hareketi, kırsaldaki kadınlarımızın refah düzeyini arttırıp söz sahibi olmalarını, kayıp emek güçlerinin bilincine varmasını sağlayan, gönüllülük esasına dayalı sivil toplum örgütüdür.
Emeğe saygı, dürüstlük, güvenilirlik, sağlıklı beslenme için doğal üretim ve kamu yararını gözeten bir anlayış ile hareket eden Kınalı Eller Kadın hareketi, toplumsal ve kültürel mirasımızla ilgili duyarlılığın arttırılmasını ve yerleşmesini amaçlamaktadır. Bu nedenler sorunların değil çözümün bir parçası olarak, toplumun kalkınmasına katkıda bulunmaktır..."
Olay bu...
Başkana, "yerel Yönetimlerden destek alıyor musunuz?" diye sordum.
"Kuruluşta elbette Sayın Zeydan Karalar'dan büyük destek gördük, şimdi de Seyhan Belediyesi desteklerini sürdürüyor..."
"Peki yeterli mi?"
"Biz yöresel ürünleri değerlendirmek ve gelir çeşitliliğini arttırmak için yola çıkmışız. Tabi ki ne kadar çok destek olursa o kadar daha geniş kitlelere ulaşırız..."
Doğallık, saflık ve lezzeti çağrıştıran stantta, eşimle beraber bizi ağırlayan başta Başkan Hüsniye Gül olmak üzere, Zerrin Küçükaltın, Nermin Tapçı, Belgin Sabuncu, Elif Birbiri, Selin Bağ Funda Gül ve Seher Çıra'ya teşekkür ediyorum.
SONUÇ OLARAK
Gördüğüm şu;
Belediyelerin bu kooperatiflere desteği, aydınlanma yolunda yaşamsal öneme sahiptir.
Belediyelerin bunu fark etmiş olmaları gelecek hakkında umut verici...
Ama yetmez.
Kooperatif başkanları dinlenmeli ve onların yürüyeceği yol açılmalıdır.
Not: Okuyucularım bilir; Verim Kooperatifi hakkında düşüncelerimi yazarken, sonunda belediyelerden dileklerimi yazmıştım.
https://www.kucuksaat.com/tam-bir-adana-kumasi-verim-kooperatifi-4501h.htm